Ihanet (Long Vers./bölüm devamı)

10 1 0
                                    

24k-Still 24K

**
"Nerdesiniz siz ? Sewoon nerde ?" Ellerini birbirine çarptırırken gözlerimi açtım.Elleri saçlarımı severken elini ısırdım.

"Ahh !"

Herkez bana döndüğün de ayağımın bağlı olmasına rağmen karnına tekme atabildim.

"Siktir..." Yere yuvarlanırken elimdeki ince ipleri çözdüm ve Önüme gelene vurmaya başladım.

Ta ki Jae tutana kadar.

Fakat ona attığım tokatla yere savruldu.Karnına attığım her tekmede inlemesi çoğaldı.

Ağızından kan kustuğunda ise bir kişi tutmuştu beni.

Euijin.

"Napıyorsun sen ?! Kardeşi-"

"Değil ! O benim kardeşim değil."

Sonra oda bana tokat attı.Jae'nin yanına düşerken üzerime çömeldi."Siz ne olursa olsun kardeşsiniz,senin onun yaralarını kapaman lazım açman değil !"

Gözlerim dolarken,yerde yatarak hıçkıra hıçkıra ağlayan Jae'ye kaydı gözüm.

Içim öyle bir burkuldu ki o an kendindimden utandım.

Ben nasıl annemle bile utana sıkıla paylaştığım kardeşime tokat atabilirim ki ?!

Bunu nasıl yaparım ? Yada Yaptım.

-Yazardan-

Ron yavaşça doğrulurken silahını çıkarmak için uğraşıyordu.

Madem sewoon kendisinin olamıyordu,kimsenin olmayacaktı.

Euijin ise gözünü ona kestirdiğin de Sewoon'un önüne geçti.

"Ron ! Bırak onu !" Ron kemerinden çıkmasına az kala,eline saplanan Hyuntae'nin kurşunuyla silah elinde öylece kalmıştı.

"Euijin'i öldürmeye çalışacak kadar sikimsonik bir insansın."

Mor saçları görüşünü kaparken hissettiği demirimsi tatla kafasını zemine yaslayarak yavaşça ölümü bekledi.

"Sungmin,Z-uk siz Sewoon'u çıkarın.Euijin ve Jae sizde şunu dışarı çıkarın bende şuraları temizleyim."

Sewoon gözlerini büyüttü ve daha demin içine attığı sinirini Hyuntae'den çıkardı."Ölüyor ! o ne olacak !? Aptalsın !"
Hyuntae gülümsemekle yetinirken Sewoon aklını kaçırdığını hissediyordu yavaşça.

"Anlamıyorsun değil mi ?" Hyuntae Ron'a bir tekme savurarak artık haraket etmeyen bedeninin yuvarlanmasına neden olmuştu.
Kan kaybından öldüğünü,yerdeki onun bileğine isabet eden kurşunla deli gibi akan kanından anlayabilirdi herkez.

"O seni öldürecekti.Seni ve Jae'yi."

Sewoon'un gözleri o an HyunTae'den yerdeki ölü Ron'u kucaklamış daha doğrusu kucaklamaya çalışan Jae ve Euijin'e kaydı.

"Nereye götürüyorlar ?"

"Denize."

"Ne ?!" diyerek yakalarından tuttu ardından duvara sabitledi.

"Bırakın onu."

Hyuntae sıkkın birşekilde ittirdi." Ehh ! yeter be ! Sungmin ! çıkarın şunu !"

Sewoon'u sırtına alan Sungmin dışarı çıkarken, gözleri Jae'ye kaydı,karnı hala ağrıyordu anlaşılan.

Karnını tutarak yere çömdü.Fakat bacaklarından süzülen kanı gördüğünde oraya koştu HyunTae.

Ancak yetişememiş ve Jae karnındaki büyük ihtimalle düşmüş olan bebeğinin verdiği acı yerde kıvranıyordu.

"Beni hastaneye g-götür hemen."

HyunTae ağızını açacak iken dudakları ile susturmuş ve kulağına fısıldamıştı.

"Ben hamileydim,bebeğim düştü."

**

-Jae'den.-

Doktorlar beni ameliyata alırken acıdan bayılmış, daha doğrusu sersemlemiş bir şekilde yatakalmıştım.

HyunTae'nin yüzü aklıma geldikçe o herife sövüyordum.

Neden onla nişanlanmıştım ki ? Avukat ise ne olmuş ?

HyungWon abim benim götürüldüğüm sedyeyle aynı hızda koşarken sadece saçlarımı okşuyordu.Bana hala kızgındı anlaşılan.

"Abi." dedim sedye yerdeki kırık falyans parçası ile sallanırken.

"Efendim Jae." Hala somurtuk bir şekilde koşarken bir türlü varamadığımız ameliyathaneyi gördüğünde gülümsedi.

"Ameliyattan sonra konuşacağız küçük hanım."

İçeri alınıp kapıları kapatırken koluma saplanan iğne gözlerimi ağırlaştırmış ve derin bir uykuya yatmamı sağlamıştı.

-HyungWon'dan.-

"Getirdin mi ?" Wonho'ya kafa sallarken ameliyathane kapısına kaydı gözü.

"Bebeği düşmüş." Wonho bana öyle bir bakış  attmıştı ki onun bilmediğini anlamama yetmişti.

"Kimden ?!" Gözleri büyümüş ve yakamdan tutmuştu.

"Geçen hafta hapise giren Lee JooHeon'dan."

Yakamı itirerek bıraktığın da pot kırmış ve JooHeon'un tabut tasarımlarına göz atması için geç kaldığını anlamıştım.

Acele olarak Kihyun'un numarasını çevirdim."Kihyun,Nezarethane'nin önüne adam dikilmesini söyle,Wonho bilmiyormuş JooHeon'u öldürmeye geliyor."

Bir süre sessizlik olmuş ardından da şöyle bir küfür savurmuştu bana.

"Ananı sikeyim HyungWon."

**

-Kihyun.-

"Minhyuk,Shownu ve Changkyun.Acele olarak nezarethane'nin önünde nöbetçi beklemeniz gerekiyor.Wonho mahkumlardan birini öldürmeye geliyor."

Üçüde fırlarken ben morarmış yanağına buz tutan Sewoon'un yanına gittim."Iyi misin ?"

Bana ters bakış atmış yerin dibine gömmüştü."Sence iyi miyim gòt kafalı."

Susup kenara otururken,resmen koşarak nezarethaneye giren Hoseok'la bir siktir çekmiştim.

Bende koşmaya başladım."Siktir,siktir,siktiiiirr."

"Wonho !"

Bana döndüğünde altıma sıçacak vaziyete gelsem de umursamadım.
"Rıza baba seni çağrıyor."

"Türk dizilerini izleme işini fazla abarttın galiba.O herif nerde ?"

Kaşları çatılmıştı ve sürekli siyah saçlarını çekiştiriyordu.
"Hangi adam ?" Kaşları artık birbirine deyecek vaziyete geldiğinde yutkundum.O ise beni yakamdan tutup duvara sabitledi.

"Lee Jooheon."

*

Selam millet ! Sınavlar bitti hah ? ;)
1000 kelime yapacaktım ama heycalı olsun diye biraz geride böldüm.

Geçen bölümün devamı bu.

Seviliyorsunuz.🌹

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 07, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DELİLAH #HightopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin