ÖLÜM SOLUCANI

1 0 0
                                    


    Griffinhavada harika bir akış içerisinde süzülüyordu. O kadar yol gitmelerine rağmendaha yorulmamıştı bile. Ama olaylar onları bir kez daha durmaya zorlayacaktı.Taylor Bunyip onlara saldırırken yüksekte olan bir kayaya tırmanmış ve bukayayı oyarak bir makara yapmıştı. Ama scandes topraklarına Griffinden ilkindiğinde onu bekleyen sadece Bunyip değildi. Ölüm solucanı adındaki bu değişikbir yaratık Taylora yapışmıştı. Bu yaratık sülük boyunda asalak bir canlıydı.Dış ortamda çok güçsüz olan bu canlı zamanla mutasyon geçirdi. Başkalarınınvücuduna yapıştığında onun kanındaki besinleri yiyerek gelişen bu yaratıkzamanla büyüyüp insanın içine yumurtalarını bırakırdı. Sonrasında daha dabüyüyen bu yaratık yavruları doğunca onlara besin kaynağı olsun diye canlıyı öldürürdü.Bunun sonucunda tek bir canlıyı öldürerek milyonlarca ölüm solucanı doğmuşolurdu. Taylor Griffin ile uçan arkadaşlarına baktı. Bacağında bir zonklamahissediyordu. Onlara söylemek istemedi. Çünkü Julianın her zamanki alaycıtavrını çekmek istemiyordu. Fox yanına geldi ve sen iyi misin diye sordu.Taylor ağzını açmak istiyor ama açamıyordu. Sanki bütün yaşam enerjisitükenmişti. Artık bedenini bile taşıyacak gücü yoktu. Doğrulmaya çalışırkenbirden dengesini kaybetti ve Griffinden aşağı düşmeye başladı. Julia Foxun kısaçığlığını duymuştu. Taylorın yeryüzüne doğru hızla süzüldüğünü gördü. Sert birhareketle Griffini Taylorın yeryüzü ile arasına sokarak ölmekten kurtardı.Ardından acil iniş yaptılar. İndikleri topraklar Singland kabilesinintopraklarıydı. Yere indiklerinde Taylorı sırt üstü yere yatırdılar. Elleri ileyarası var mı diye yokluyor ve Taylora bir şey hissediyor mu diye soruyorlardı.Taylorın bunu söylemeye bile gücü kalmamıştı. Fox sağ bacağında bir şişkinlikhissetti. Paçasını sıyırıp bacağına baktığında oraya yapışmış bir solucangördü. Quentinin bu yaratığı gördüğünde Gözleri büyümüştü. Kekeleyerek bu Ölümsolucanı diyebildi. Fox korkmuş Quentini omuzlarından tutarak sarstı. Buyaratığı nasıl çıkaracağız dedi Fox. Quentin hızla toparladı. Bana lüzumia otuve bir basilisk getirmeniz lazım. Ama zamanımız yok eğer bir saat içerisinde buiki şey elimde olmazsa çok geç olmadan bacağını kesmeliyim. Fox nerdenbulabiliriz basiliski diye sordu.    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Katy söze atladı. Singland kralının yeni yaptığı tuzak için Basilisk topladığını duymuştum dedi. Quentin Fox a bakıp sen Ziibar adasına uçmalısın Fox. Lüzumia otu sadece orada buluna etçil bir ottur. Julia Dr5ake e dönerek bizde Singland Kralına gidelim dedi. Drake kafa sallayarak yanıtladı. Quentin ve Katy Taylorın başında bekliyorlardı.

Fox Kanatlarını olabildiğince hızlı çırpıyordu. Gitmesi gereken Ziibar adasına eğer gemi ile gitmeye kalksa üç saat sürerdi. Bu yüzden kanatlarına şükrediyordu. Ziibar adasına varması yarım saatini aldı. Yere inmek için alçaldıkça değişik bir çiçek gördü ağzı olan bir çiçek. Kağıdı ve kalemi eline aldı. Hala yere inmemişti. Canavar çiçeklere bakarak kalemin çalışmasını bekledi. Kalem çalıştı ve durduğunda beş dakika geçmişti. Geriye yirmi beş dakikası kalmıştı. Kağıt bunun Lüzumia bitkisi olduğunu söylediği anda mızrağını bitkiye fırlattı Fox. Bitkiyi yere inip alan Fox hiç zaman kaybetmeden uçmaya başladı. Tüm gücünü harcamıştı. Taylorın yanına ulaştığında Julia ve Drakein daha gelmediklerini gördü. Quentine baktı Fox. Quentin kesmek için hazırlık yapıyordu. Fox daha beş dakika var gelecekler dedi Fox.

Julia ve Drake Griffini alıp Singlandin başkentine doğru yola çıktılar. Griffin oldukça hızlı uçuyordu. Başkente varmaları sekiz dakika sürmüştü. Griffini başkentin biraz dışında kalan bir yere gizlediler. Koşarak Kralın yeni yaptırdığı saraya girdiler. Bu iyi bir fikir değildi. Muhafızlarla korunan saray inşaatına koşarak giren Julia ve Drake muhafızlar tarafından yakalandılar. Singland kabilesinin özel yeteneği duyguydu. Sizi nasıl bir duyguya sokmak istiyorlarsa şarkı söyleyerek sokabiliyorlardı. Bu yüzden bu iki savaşçı kolayca yakalanmıştı. Julia bir şeyler söylemeye çalışsa da muhafızlar onu dinlemiyordu. Hatta bir tanesi konuşuyor diye kafasına odunla vurmuştu. Julia bu duruma çok sinirlenip bağlı olduğu ipleri parçalayarak adamın üstüne atladı. Adamı öldüresiye döven Julia başlarına daha büyük bir bela açmış oldu. Artık direkt kafese konacaklardı. Julia ve Drake tahtadan yapılma tekerlekli bir alete atılmış ve burada muhafızların onları yenebilecek hayvanları yakalamak için yaptıkları tuzaklara koymaları için parçalamalarını bekliyorlardı. Julia onları götürdüğü bu yolu hatırladı. Griffini sakladıkları yoldu bu. Zar zor da olsa Griffin ile göz teması kurmuştu. Havalanan dev kuş pençeleri ile muhafızlara saldırıyordu. Muhafızların duygularını kontrol etmek için kullandığı hiçbir ses işe yaramamıştı. Çünkü Griffinin kulağı yoktu. Muhafızları kolayca öldüren dev kuş tek pençe hamlesi ile Julia ve Drakein bulunduğu kafesi parçalara ayırmıştı. Julia ve Drake tekrar yapım aşamasındaki saraya koştu. Griffin ise havalandı.

Fox uzakta onlara doğru gelen Griffini gördü. Quentine bekle hala zaman var dedi. Yaklaştıkça Griffin in üstünde kimsenin olmadığını gördüler. Quentine bakıp sakın ben gelene kadar kesme dedi. Kanatlarını çırparak uzaklaştı. Sarayın olduğu bölgeye vardı. Ama ne Julia ve Draketen ne de basiliskten bir iz vardı. Fox yükseklerden etrafı tarayarak uçuyordu. Juliayı gördü. Ona doğru ilerlerken Julia ve Drakein donduğunu gördü. Yaklaştı ve taşlaşmış vücutlarına baktı. Onlara bakarken arkasında bir yılan sesi duydu. Basiliskin nasıl bir yaratık olduğunu biliyordu. O yüzden gözlerini kapatıp sesi duyduğu yere bir mızrak fırlattı. Mızrağın saplanma sesini duydu. Gözlerini açtığında Basiliskin gözlerinin içine bakmamaya çalışıyordu. Basiliskin kafasını kesip çantasına koydu. O anda kendisinde bir değişim hissetti. Sanki kendisini daha güçsüz hissediyordu. Etrafına bakındı. Singland muhafızlarının onlara doğru yaklaştığını gördü. Fox hala kalkanına güveniyordu. Şu ana kadar onu hiç yalnız bırakmamış olan kalkanı kafasına yediği odun sonucu bayılmasını engellemedi.

Quentin Fox u uçarken gördüğünde ameliyata başlamıştı bile. Çünkü eğer Ölüm solucanı Taylorın içine yumurtalarsa Taylorı kurtaramazdı. Hemen sağ bacağını kesen Quentin Taylorın sesini duydu. Teşekkür ederim. Ellerinde olan son suyu Taylora verdi Quentin. Bacağına tampon yapıyordu. O sırada Taylor doğruldu ve çantasını istedi. Çantasından çıkardığı oyma aletleri ile tahtaları yontmaya başladı. Quentin gücünü boşuna harcama biraz dinlen dese de bu Taylorı durdurmadı. Kesilmiş ayağının yerini tutmasa da kendine takma bir bacak yapmıştı. Taylor artık dinlenebilirim diyerek uykuya daldı. Quentin Katyye uyumasını söyledi. Katy uyurken Quentinin gözüne hiç uyku girmiyordu. Çünkü Singland kralının bir manyak olduğunu biliyordu. Fox Julia ve Drakei kurtarır diye düşünmüştü. Sonuçta onun Cree kalkanı vardı. Sabaha kadar gelmelerini bekledi Quentin ama gelen olmadı. Güneş doğmuştu. Taylor ve Katy kalkmıştı. Griffine binerek Kraliyet sarayının yolunu tutmuşlardı. Bu yüzleşme Quentin için çok zor olacaktı. Çünkü kendisi Singland krallığının varislerinden biriydi. Kardeşini öldürmek istemediği için kabileden kaçmış ve tanrıçanın yanına sığınmıştı. Şimdi ise öldürmek istemediği kardeşi büyümüş ve tam bir cani olmuştu. Katy Taylor a bacağın acıyor mu diye soruyordu. Taylor bir şeyim yok diye cevap verse de bacağı dayanılmaz derecede sızlıyordu. Katy bu sefer de dün akşamdan beri ağzını bıçak açmayan Quentine peki senin neyin var diye sordu. Quentin cevap verdi. Ne yazık ki arkadaşlarımızı almak için küçük kardeşimi öldürmem gerekiyor. Taylor ve Katy şok olmuş ama anlam veremez bakışlarla Quentini süzüyorlardı. Ama Quentin haklıydı. Bu savaşı bitirmenin tek yolu Singland krallığını kardeşinden almaktı.

TanrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin