ANA TANRIÇA

31 2 1
                                    


Uzak bir galakside dünyadakine çok benzer yaşam formlarının yaşadığı bir gezegen varmış. Bu gezegendekilere tanrıları tarafından bahşedilen özel güçler varmış. Bu gezegende 8 kabile yaşarmış. Her kabile kendi tanrısı olduğuna ve bu tanrıların tanrılar sarayından onları izlediğine inanırmış. Bu tanrıların dışında bir de ana tanrıça varmış. Bu kabileler yıllarca kendi tanrılarını onurlandırmak için savaşmışlar ve bu gezegene hükmetmeye çalışmışlar. Birçok kez hükümdar değiştirse de Son bin yıldan beri ise aynı kabile hüküm sürüyormuş. Fazla gelişmemiş bu kabilenin adı Sioux muş. Bu kabilede altından yapılmış her şeyin özel bir gücü varmış. Savaşçı bir kabile olan Siouxların bu dünyaya hükmetmesi uzun sürmüş. Ne kadar savaşçı olsalar da ne kadar güçlü olsalar da kendi tanrılarının yaptığı hatanın cezasını onlar çekmiş. Tanrı Sioux genç ve hırslıymış. Aynı zamanda da çok saf olan genç tanrı o zamanlar bu gezegene hükmeden kabilenin tanrıçası Sind'e aşık olmuş. Sind bu genç tanrının kabilesi ile uzun yıllardır savaş halindeymiş. Sind bu savaşı kaybedeceğini biliyormuş ve aklına gelen planı uygulamış. Sioux a aşkının karşılıksız olmadığını ama birlikte olmalarına ana tanrıçanın izin vermeyeceğini söylemiş ve birlikte olmaları için ana tanrıçanın altınını çalmasını istemiş. Sioux neden olduğunu anlamasa da kabul etmiş fakat bu hain planın kendisine nasıl bir bela açacağını bilmiyormuş. Sioux ana tanrının altınını çalmış. Fakat Sind ile buluştuğunda olacaklardan habersizmiş. Sind ana tanrıça ve muhafızları çağırmış öylece Sioux un gelmesin bekliyormuş. Sioux yakalanmış. Ona ve halkına bu dünyada sürgün emri verilmiş. Sioux kabilesini yüce dağların ardındaki bir kasabaya sürmüşler. Sioux kabilesinin bu dağları aşması yarım yüzyıl sürmüş. Ama bu sürgün Sioux kabilesine çok şey kazandırmış. Dağın içindeki altın madenini kullanmayı keşfeden Siouxlar aynı zamanda da kendi özel güçlerinin kaynağını bulmuşlar. Bu cezayı güçlenerek atlatmış ve tahta geçmeyi başarmışlardır. Ancak bir sorun varmış. Tanrılarının hapsedildiği dağdan onu kurtarmak imkânsızmış. Bin yıl boyunca tüm güçlerini kullanmışlar ama yine de tanrı Sioux u hapsedildiği yerden şimdiye kadar çıkartamamışlardır.

Bir gözlemci olarak benim olaylara müdahale etmemem gereklidir. Okuduğum okulda yıllardan beri söylenen tek şey budur. Olaylara müdahale etmeyin siz geçmiş ve geleceksiniz siz her şeysiniz. Bende 200 asır önceki olaylarda böyle davrandım. Müdahale etmedim sadece bekledim. Hata yapmışım. 200 asır önce Holland adında genç ve güzel bir tanrı vardı. Babası ve annesi tarafından çok sevilse de ailesi onu sevdiğini pek göstermez ve onun iyiliği için olsa da ona baskı kurardı. Bu Holland ın zamanla içe kapanık olmasına yol açtı. Babası Tanrı kral olan Holland genç yaşına rağmen Tanrıça olmak için yaratılmış gibi bütün gelenekleri öğrenmiş, bütün sınavları geçmişti. Onların tanrı olmasını sağlayan gücü öğrenmişti. Bu güç uzaydan gelmiş konuşan ve parıldayan bir elmastı. Holland sık sık bu elmasın ona koyduğu isim ile Olivia'nın yanına gider ve onunla sohbet ederdi. Ailesi ile bu şekilde konuşmadığı için babası Olivia'nın yanına gitmesini yasaklamıştı. Babası Yancy bu gücü tek kendileri için kullanmış ve Phoebe adlı gezegenin kralı olmuştu. Holland ise bu gücün sadece kendileri için kullanılmasını yanlış buluyordu. Genel olarak mutsuz bir çocukluk geçiren Holland'ın hayatı babasının ona 23. Doğum günü için aldığı ayna ile değişti. Babası Yancy bu ayna hayatında istediğin şeyleri gösterir ama aynanın doğru çalışması için önce seni tanıması gerekir dedi. Bunu duyan Holland hemen odasına koştu. 2 gün boyunca aynaya kendini anlattı. Annesi ve babası kızlarına bu hediyenin iyi gelmediğini düşünüyordu. Zaten içe kapanık olan Holland artık odasından çıkmaz olmuştu. 2 gün sonra odasından çıkan Holland ailesine ben evden gitmek istiyorum dedi. Annesi Valeria ağlamaya başladı. Annesinin ağlamasına dayanamayan Holland onu sakinleştirirken Yancy Holland'ın odasına gitti. Orada gördüğü şeyler Phoebede her şeyi değiştirdi. Aynada Phoebede yaşayan gelişmemiş kabilenin orta yaştaki kralı Vincent' ı gören Tanrı kral Yancy bu işe çok sinirlenerek Olivia'nın yanına gitti. Yancy kutsal elmas bana Holland'ın aynada gördüğü kral Vincent'ı göster dedi. Yancy Vincent'ı bir süre izledi. Sonra Phoebeyi sonsuza kadar değiştirecek emri verdi. Bu aciz yaratığı kızıma layık bir altına çevir ve bana getir. Verilen emri sorgusuz yapan Olivia bir an duraksayarak bana baktı. Beni görebilecek tek şey oydu bu gezegende. Çünkü aynı maddeden var olmuştuk. Sadece amacımız farklıydı. Onun amacı gezegenleri yaşanır hale getirmekti. Benimki ise yaşanılan olayları izlemekti. Yüzlerce binlerce galaksi ve içindeki milyonlarca gezgeni hepsini aynı anda izlemek. Olivia bana sadece izleyecek misin dedi. İkimizde bu olayın geçmişini ve geleceğini biliyorduk. Ben sadece kuralları uyguluyorum diyebildim. Olivia bu olanların suçlusu artık ben değilim sensin dedi ve kendine verilen emri tamamladı. Ben ise izlediğim bir filmi tekrar izliyordum. Sanki ne olacağını bilmiyormuş gibi belki bu sefer farklı olur diyordum ancak her şey tıpa tıp aynı şekilde gerçekleşti. Yancy altını Holland'a götürüp al bakalım istediğin adam şimdi sana layık oldu dedi. Holland altını babasından alırken gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Daha hiç tanışmadığı bir adamı neden bu kadar sevdiğini bilmiyordu. Sanki bir geçmişleri vardı. Altını eline alınca Holland ruhunun derinlerinden gelen bir ses duydu. Bu ses ilk defa duyduğu ama çok yakından tanıdığını hissettiği birine aitti. Vincent Holland sonunda beni hatırladın mı sevgilim dediği anda Holland yaşanan her şeyi bir anda hatırlamıştı. Aniden gelen bu anı akışı Holland'ın acı içinde yere yığılmasına yol açmıştı. Valeria kızını yerden kaldırmaya çalışıyordu. Burnundan ve kulaklarından gelen kan onu korkutmuştu. Holland'ın bilinci kapalıydı. Ama anılar bitmek bilmeyen bir şelale gibi akıyordu. Holland Vincent ile uzun yıllar birlikteydi. O zamanlar çok genç olan çift ani ve bilinçsizce bir karar ile evlenmişti. Holland artık ailesinin evine gitmiyor Vincent ile birlikte kabilenin merkezinde yaşıyorlardı. Çok zaman geçmeden tanrı kral kızını almaya geldi. Kabileyi dağıttı, yaktı ve yıktı. Kızını aldığında bir şeylerin değiştiğini gördü. Kızı hamileydi. Kızı doğum yapana kadar ailesi ile hiç konuşmadı. Doğumdan sonra ise her şey daha kötü oldu. Bebeğine Sioux adını koyan Holland onunla kendini avutuyordu. Ancak Yancy bu bebeğin burada kalmasını istemiyordu. Bebeği bir gece kızından ayırıp babası Vincent a götürdü. Babası bebeğini görünce sevinse de tanrı kraldan hesap sormaya çalıştı. Yancy döndü ve ben ilk başta buraya neden geldim sanıyorsun kızım bana seninle artık birlikte olmak istemediğini ve onu almak için gelmemi söyledi. Doğum yaptıktan sonra ise sana ait hiçbir şeyi istemediğini söyleyerek bana bu bebeği verdi. İsmi Sioux muymuş öyle bir şeyler dedi. Artık seni unutacak. Eğer ki bir daha onun yanına yaklaşırsan sana bunu ödetirim dedi. Bebeğini kaybeden Holland intihara bile kalkıştı. Kızının acısını dindirmeye çalışan baba kutsal elmas Oliviaya giderek ondan kızının hafızasını silmesini istedi. Olivia tekrar emirleri eksiksiz uyguladı. Holland hastane odasında uyandığında artık gerçeği biliyordu. Babası ondan her şeyi almıştı. Kocasını bebeğini her şeyini. Artık bu acının bitmesi gerek dedi içinden. Basit ama etkili bir plan yaptı. Ailesine sanki hiçbir şey hatırlamıyormuş, gerçeği bilmiyormuş gibi davrandı. Onlara sarıldı. Onlarla konuştu. Herkes yattığında planını uyguladı. Olivia'nın yanına gitti ve senin gücünü sadece bizim krallığımızda kullanmamız bencilce dedi. Artık senin gücünü kabileler arasında paylaştırmalıyız. Phoebe'nin tamamının değişeceği emri verdi. Her kavimden bir tanrı var olacak ve her kabilenin kendine özgü bir gücü olacak. Kabilelerin isimleri seçilen tanrıların adları olacak. Her tanrı burada bizim krallığımızda yaşayacak. Sen sevgili Olivia bu istediğimi yerine getirdikten sonra yok olacaksın dedi. Olivia'nın Phoebe için işi bitmişti. Son bir kez bana baktı. Elveda dedi. Her zamanki gibi emri harfiyen uyguladı. Ama Holland'ın bilmediği bir şey vardı. Anne ve babasını bu kutsal elmas olmadan hayatta kalamayacaktı. Kutsal elmasa en son emir veren genç tanrıça artık ana tanrıça olmuştu. Anne ve babasının kendi hayatları ile ilgili verdiği emirler geçersiz sayılmıştı. Anne ve babası yataklarında ölürken Holland bir zafer kazandığını sanıyor ve seviniyordu. 



TanrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin