Bölüm şarkısı: Halsey-Castle
Eve sessizce adımlarımı attım. Kapıyı yavaşca kapatarak Ella'nın duymamasını umdum. Parmak uçlarımda adeta bir ajan gibi yürürken ışıkların hepsi açılıverdi. Ella beni bekliyordu.
Akan göz boyalarımdan anlamıştı bir şeylerin ters gittiğini.
Siktir!
"Bir açıklama beklediğimin farkındasındır umarım, Hazel."
2 saat önce
Meşhur telefon sapığım uzun zamandır beni rahatsız etmiyordu. Ve nedenini merak etmiştim. Kısaca bir mesaj yazdım.
Hazel: Hey!?
Çok geçmeden cevap geldi.
Bilinmeyen numara: Ne var?
Hazel: İyi misin sen?
Bilinmeyen numara: İyiyim neden?
Hazel: Hiç. Mesaj atmayınca merak ettim.
Bilinmeyen numara: Senin sevgilin mi yok mu hani?
Hazel: Kimmiş o?
Bilinmeyen numara: Cole
Hazel: Sence benim sevgilim gibi mi duruyor?
Bilinmeyen numara: Siktir! Bu ne zaman çıktı?
Hazel: İki saat oldu. Biliyordum. Cole'unda diğerleri gibi olduğunu biliyordum. Bir kere haksız çıksam dişimi kıracağım ya!
Bilinmeyen nunara: Gerçek değildir belki de?
Sapığım bana teselli veriyor. Mükemmel!
Hazel: Aynen zaten sevgili değillerdir baksana sadece öpüşuyorlar!
Bilinmeyen numara: Şşt sakin ol...
Hazel: Bir daha böylelerine asla yüz vermeyeceğim. Ben çıkıyorum.
Bilinmeyen numara: Dur!
Bilinmeyen numara: Hazel geri gel!
Telefonumu kapatıp cebime koydum. Gözyaşlarım yanaklarımı hafifçe ıslatmıştı. Ellerimle kuruladım ve en yakın bara doğru yöneldim. Kafam bilinmezlere doğru yok alıyordu. İçtiğim bilmem kaçıncı bardaktan sonra kafam hafif uçmuştu ama her şey kontrolüm altındaydı. Ta ki içeri Matthew girene kadar.
Beni görmesiyle yanıma doğru yaklaştı. Kavga çıkaracak gibi durmuyordu. Sakindi. Yanıma oturdu ve kendin bir şeyler söyledi.
"Hazel, öncelikle bilmeni isterim ki kavga için veya seni rahatsız etmek için gelmedim. Tek söylemek istediğim, çok pişmanım ve özür dilerim. Seni gerçekten seviyorum ama sana öyle yapmasaydım beni futbol takımından atacaklardı. Lütfen affet..."
Samimi görünüyordu. Cole'dan bir kazık yemiştim. Daha ne kaybedebilirdim ki?
"Sorun değil affediyorum seni. Herkes hata yapar."
Gözlerindeki ışıltı beni gülümsetti. Mutlu olmuştu. Tabi Cole içeri girene kadar. Yeşil gözlerindeki ışıltı aniden öfkeye dönmüştü.
"Lan! Sen hala akıllanmadın mı?"
Cole bağırarak küçük bardaki tüm insanların dikkatini çekmişti.
Öne çıktım ve Matthew'in elini tuttum.
Tanrım! İyice boka batıyorum.
"Konuşma Cole, o benimle birlikte." dedim kalbimdeki yarayı deşe deşe.
Bunu bana yaptıran sendin!
"Ne diyorsun Hazel? Kolay mı bu kadar? Onun sana yaptığı şeyler?"
Peki senin yaptıkların Cole!
"Affettim."
Ağzımdan çıkan bu istemsiz kelime onu göndermeye yetmişti. Bir daha yüzüme bakmayacaktı fakat bunları kendisi hak etmişti.
Cole son bir kere baktı gözlerime. Sonra kapıyı hızla çarparak küçük barı terk etti.
Elim titriyordu, başım dönüyordu. Deliler gibi ağlamak istiyorum.
Matthew şaşkındı, ona söz bırakmamıştım.
"Ben iyi değilim gidiyorum. Görüşürüz."
"Ben bırakırım seni."
"Hayır lütfen Matt. Bugünlük yeter."
Yeteri kadar üzüntü dozu aldım.
Oradan çıktım ve büyük bir parka oturdum.
Yaşadıklarım benden başka kimsenin suçu değildi..
***
Hepinize merhaba! Uzun zamandır yoktum. Sonunda oturup yeni bölüm yazabildim ve evet yazdığım en uzun bölüm buydu sanırım. Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölum görüşmek üzere! Hepinize iyi günler diliyorum❣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flawless Skin//Cole Sprouse
Короткий рассказBen Hazel... hiç kimseyim. Ruhu insanlar tarafından binlerce kez bıçaklanan biriyim. Sevgiye mağdurum ve hayattan nasibimi aldım. Beni pas geçin.Yaşayan ölü olarak devam ediyorum. (Dikkat! Argo kelimeler içerir.)