BÖLÜM 3 HİSSİZLEŞMEK

14 2 1
                                    

O anda tüm hücrelerimde karıncalanma hissetmeye başladım. Bir yandan hafif bir yanma hissiyle diğer yandan gelen huzur beni yükseltmeye başlamıştı. Garip garip sesler duymaya başlamıştım, aralanan gözlerimin arasında değişik değişik sülietler belirirken, diğer yandan tedirginlik sarmıştı tüm beynimi.
O an boğazıma düğümlenen onca şeyden kendimi uzaklaştırmak isterken, Arda gözlerime baktı ve gülümsedi. Aramızda milimler vardı. Daha da yaklaşmaya başladı ve kafamın içinde oluşan belirsizliklerle aniden irkilerek kalkıp yanından gittim.
Sigaram, çakmağım, ceketim hepsi orada kalmıştı. Kalbim bunu neden yaptın diye beni suçlarken, aklımın içindeki vızıltılar çoğalmaya başlamıştı.
Adımlarımı uçurumun kenarısında kalmışcasına temkinli ve sağlam atmaya çalışıyordum. Beynimde yankılar oluşturan his herneyse bir an önce bitmesini dilerken, "yeter" diye bağırmam dışında herhangi bişey hatırlayamıyorum.
Gözlerimi açtığımda yine rutubet dolu lağım kokusuyla can çekiştiğim, yatak yaylarının bedenime verdiği acıyla irkilmiştim. Kafamı zorlayıp daha geriye giderek bana ne olduğunu anlamaya çalışırken, o süliet ile tekrar göz göze gelmiş gibiydim. Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda odada benden başka kimsenin olmadığına artık kanaat getirmiştim.
"Belki de tanıyan biri beni takip edip zarar vermeyi düşündü, belki de köşe başlarında bekleyen keşlerin elinden zor kaçtım bilmiyorum ama biliyor olduğum tek bir şey var ki bu rutubet dolu odaya bir ömür mahkum kalacak olmam"

  SAAT 00.00
   Aniden uyanmıştım. Kafamı karşımda duran saate çevirdiğimde, saniyenin ilerleyişleri bile beni tereddüte uğratıyordu. Saniye hızla dönerken, içinde oluşan ürperti git gide büyüyordu. Tahtaları ayrılan kırık dökük gıcırtıyla kapının açıldığını duyuyor gibiydim. Ellerim, ayaklarım, gövdem kas katı kesilmiş, kıpırdamaya mecalim yoktu. Duvarda yansıyan gölge beni tereddüte daha da fazla sürüklüyordu. Gözlerimle takip etmeye çalıştığım gölge, git gide büyüyerek yaklaşıyor gibiydi. Ayak parmaklarımı kıpırdatmaya yeltenirken ruhumu beliren gölgeye tutsak etmemek için çabalıyordum.
  Belki de bu içimde yaptığım bir kuruntuydu. Gözlerimi kapatarak olup bitenleri umursamazcasına uykuya devam etmeye çalışacaktım.
O sırada titreyen telefonum içimde daha da büyük bir korkuya sebep olmuştu. Arayan Arda'ydı. Korkmama gerek kalmamıştı, aksine kendimi olabildiğince güvende hissetmeye başlamıştım bile. Telefonu açmak için kolumun bile kıpırdamaya mecali kalmamışken bir hışımla telefonunu açtım.
  "Fıstık, kapıdayım bekliyorum." Dediğinde bütün hücrelerimde hissettiğim mutluluk anlatılamazdı. Fakat bu halde kalkıp onun yanına gidemeyecek olmam içimdeki korkuyu fazlasıyla tetikleyecekti. Cevap hakkımı yutkunup cesaretle "Evde değilim ve şarjım az telef...." diyerek onu şarjımın bittiğinde inandırmaya çalışarak kullandım.

Karanlık GökyüzümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin