◆ 6 ◆ Uyanış Zamanı

196 18 1
                                    

''Sonsuzluk, zamanın sonsuz bir akışı değildir; fakat zaman uzun bir dönemin içinde, kısa bir parantezdir.''

John Donne

Yatağımda kendi nefesimi dinlerken boş boş duvarı izliyordum. 

7..8..6..

Yorganımın altından kolumu çıkartıp havaya kaldırdım.

5..4..3..

ve hızla çalar saate  doğru indirdim

2..1..''ZIII-'' tak.

üzgünüm çalar saat. Ancak senden önce uyanmış birisini uyandıramazsın. 

Yatağın üzerinde doğrulup elimi yüzümü yıkıyormuş gibi sürdüm. karşımdaki aynadan yansımama bakıp iç çektim. 

İyikide sarışın değildim. Koyu saçlı olmanın avantajı ; yağlandığında uzun bir süre yıkamanıza gerek yok.

Ayağa kalkıp odamın kapısını açtım ve koridoru dinledim. Annemmin yatakodasının kapısı kapalıydı. 

Mutfağa geçtim ve dolaptan kendime bir meyvesuyu alıp kafama diktim. 

mutfaktan çıktığımda kendimi nedense garip bir şekilde rahat hissediyordum.

Rüya göremeyecek kadar derin bir uyku çekmiştim. Başım hiç olmadığı kadar rahattı.

Şimdilik.

Salona doğru ilerlemek yerine ayaklarım beni annemin yatakodasına götürdü. Vedalaşmıştık değil mi? Ama ne içindi?

Kapıyı hafifçe araladım ve içeriye doğru başımı uzattım. Yatağın o verdiği kimsesizliğin soğuk hissi yüzüme vurunca kendimi odaya attım. Kimse yoktu. 

Yatak çok düzgün bir şekilde duruyordu.Bozulmamıştı ve pencere açıktı. 

''Anne?'' dedim bir an yan tarafımdan beni korkutarak çıkacak o solgun suratı bekleyerek. Ama kimse yoktu. arkamı dönmedim. Bulduğum şeyin şaşkınlığıyla geri sarıyormuş gibi geriye doğru yürümeye başlamıştım.

''Anne?'' dedim koridora geri geldiğimde. Neredesin? 

Salona geçtiğimde masanın üzerinde bıraktığım telefonu alırken hemen yanındaki mor yaldızlı kartla karşılaştım. Bir kaç saniye duraksadıktan sonra kartı alarak dışarıya çıktım. 

Apartmanın çıkışında önümden geçen taksilerin hiçbirine bakmadan  cadde boyu koşmaya başladım.

Nereye gidiyordum? Hiçbir fikrim yoktu. 

Koş Aidan...

Bu sefer ses o kadar beynimin gerisinden geliyorduki. Güçsüzleşmiş ve duyulamayacak kadar kısıktı.Artık bana engel olamayacak kadar sessizleşmişti. Belkide bir nedenden dolayı artık bu hastalıktan kurtuluyordum? Kim bilir?

Turistlere ve diğer insanlara  çarpmamaya dikkat ederek kaldırımdan hızla koşuyordum ve birden duvara yapışık hortumlardan birisini tuttuğum gibi kendimi frenledim. 

Tabi... başka nereye gelmiş olabilirdim ki? Bana 'Hayır git buradan geri dön Aidan!' diyen iç sesimi ve o fısıltıya dönüşmüş bayan sesini duymazdan gelerek sorularıma cevap bulacağımı hissederek binaya girdim. Işıkların sönmüş olduğu merdivenlerden çıkarken nefesimi tutuyordum. Sekreterin olduğu yere geldim ve kıza gülümseyerek yaklaştım.

''Merhaba.Geçen gün buraya bir randevu için gelmiştim-''

''Bay Romen? Ummm..Bayan Lancy şuan musait değil..Lütfen-'' sözünü tamamlamadan ona doğru eğilip fısıldadım ''Acil.''

Saat 25'i bulduğunda...*ASKIDA*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin