A painter

2

Louis bazı ressamların gerçekten ressam olmadığını düşündü. Resim yeteneği onlara Tanrı tarafından verilmişti ama bazı ressamlar bu özelliği kullanıyorlardı.

Sadece para kazanmak için resim çizen kişiler vardı ve Louis onlara ressam demek istemiyordu bile.

Ona göre ressamlık kutsaldı. Bu yeteneği para için kullanamazdın. Çizerken, çizdiğin şeyi hissetmeliydin. Tamamen gözünde canlandırabilmeli ve kalbinde hissedebilmeliydin.

Evet, Louis hissediyordu. Louis kesinlikle derinden hissediyordu.

Göremediği bir şeyi nasıl hissedebilirdi?

İnsanlara göre Louis görmemesi gereken şeyleri görüyordu. Çünkü kimse yeşil gözlü ve kıvırcık saçlı birini göremiyordu.

Louis'nin gördüğü kişi ne zaman ortaya çıksa kalbinde bir şeyler hissediyordu. Yüzünü hiç bir zaman görememişti ama onun ne kadar güzel olduğunu hissedebiliyordu. Duygular ön plandaydı ve bu duygu açıkça sevgiydi.

Görmediği birini sevebilir miydi? Ya da olmayan birini?

Louis onun kız olduğunu düşünüyordu çünkü hiçbir erkek onun kadar güzel olamazdı. Hem Tanrı aşkına, Louis eşcinsel falan değildi. Olmak da istemiyordu. Eşcinsellere nasıl davranıldığını gayet iyi biliyordu.

Bu düşünceleri kafasından sildi ve sokağa çıktı. Doğa onu her zaman rahatlatmıştı. Çiçekleri görmek hoşuna gidiyordu. Onlar sayesinde dünya daha renkli oluyordu ve daha güzel kokuyordu.

Bir insanla konuşmak yerine ağaçla konuşabilirdi. Sonuçta, o da bir canlıydı, değil mi?

Yürüyüşünü yavaşlattı ve görüntüyü iyice hafızasına kazımaya çalıştı. Bu kesinlikle güzel bir manzaraydı. Doğa resimleri çizmeyi seviyordu. Güzel olan her şeyi çizmeyi seviyordu. Bu yüzden otoportesini de çizmişti.

Hayır, kesinlikle kendini beğenmiş falan değildi. Sadece diğer bütün insanlara rağmen daha içten olduğunu düşünüyordu. Yapmacık değildi ve kendisi gibi davranıyordu. Bir insanı da güzel yapan kendi benliğini kaybetmemesi değil miydi zaten?

Louis birden dikleşti. Güzel olan şeyleri çiziyordu ama kıvırcık saçlı çocuğu neden çizmiyordu? O da çok güzeldi. Üstelik Louis'ye sevgi dolu hissettiriyordu. Eve gidince kesinlikle onu çizecekti. Ama şimdi biraz daha yürüyüp kafasını dağıtabilirdi.