Bölüm 3 : ŞİRİN BABA

38 7 3
                                    

Baba...
Baba kelimesi türkçemizde "Çocuğu olmuş erkek." olarak tanımlanmış. Ama ben bu tanımı doğru bulmuyorum. Baba demek her şey demektir.
Bir kızın ilk aşkıdır baba.
Kalbine taht kuran ilk yöneticidir...
Bütün süper kahramanların en güçlüsüdür.
Benim babam da bir zamanlar öyleydi benim için.

Mesajlara takılı kalan gözlerimi telefondan büyük bir azimle ayırabildim. Kısık sesli televizyondan gelen kadının konuşmasını, dışarıdaki arabaların gelip geçtikçe çıkardıkları sesi kulaklarıma bir uğultu olarak geliyordu. Nefesimi tuttuğumu biliyordum ve bırakmaya da niyetim yoktu doğrusu. Dünya dönmeyi bıraktı benim için. Kalbimin ritmi değişti... Ne hissettiğimi nasıl tarif ederim bilmiyorum. Sanki kalbim bir atmaya karar veriyor, sonra kararını değiştirip durmak istiyormuş gibi.
Bir elimde çocukluk anılarım , diğer elimde babamın telefonu...
Öylece kalakaldım odanın ortasında... Koltuğun üstünde uyumaya devam eden babama baktım.
Kahramanım dediğim adama...
Beynimde yankılanan cümleyi tekrar tekrar sorguladım."Bu nasıl olabilir?" Olabilecek bütün ihtimalleri göz önünde bulundurdum. "Yanlış gelmiş olabilir" dedim önce. "Başkasının telefonu da olabilir" dedim. Ama duvar kağıdı bu düşüncemi çürütüyordu.Hatta bir ara koltuktaki adamın, babamın klonlaması olabileceği ihtimali bile aklımdan geçti. Beynim kabullenmiyordu. Sonra vücuduma gelen titremeyle silkelendim ve kendime gelmeye çalıştım. Bütün düşüncelerimi bir kenara attım. Gözlerimi kapatıp kurmak istemediğim o cümleyi kurdum,
"Her şey apaçık ortada." Büyük bir hüzünle babama baktım. Elimdeki telefonu bırakıp odama gittim. Ahşap penceremi açtım, -her akşam yaptığım gibi- ayı izledim. Şu hayatta bakmaya doyamadığım tek şey ay... Akşamüzeri yağan yağmurun bıraktığı mükemmel toprak kokusu havada solunmaya hazır bekliyordu. Akşam ayazına aldırmadan dakikalarca belki saatlerce pencerenin önünde ayı izledim. Gerçekten rahatlatıyordu. Daha sonra içimdeki burukluk ile pencereden ayrıldım. Günlüğümü kaldırmak için dolabımın kapağını açtım. Küçük kutuyu elime alıp daha ayrıntılı inceledim.Masmavi gökyüzü, havada uçan kuşlar, süzülüyormuş gibi duran rengarenk balonlar... Mutluluğu ve özgürlüğü yansıtan bir resim. Dışı çok güzel olan kutunun kapağını açtım. Simsiyah olan içine defteri yerleştirdim. Bu kutu bizi gösteriyordu. Seni, beni, hepimizi...
Dışımız rengarenk ; gülüyoruz , eğleniyoruz, küsüyoruz , bağırıyoruz, geziyoruz...
Ama içimiz kapkaranlık. Ne kadar gülüp eğlensek de yüzünü kapatıp ağlayan bir çocuk var içimizde. Hayata küstürülmüş bir çocuk. Önce mutlu olsun diye bir şeker verilmiş eline, hemen sonra da elinden zorla alınmış o şeker.
Derin bir nefes aldıktan sonra kutuyu daha sonra almak üzere çekmeceye koydum. Üzerimde kaplumbağa yavaşlığı vardı. Yatağıma oturdum. Ayıcığımı kucağıma aldım. Her gece o ayıcıkla uyudum ben. Huzuru hissettim her baktığımda...
Şimdi hepsi yalan mıydı bunların?!?
Ne zamandır bu yalana inanıyorduk?
Neler döndüğünü az çok anlasam da annenin bunları bilmediği kesindi. Babamın ne haltlar ettiğini kesin olarak öğrenmeden anneme bu konuda tek kelime bile etmeyecektim. O gece ilk kez ayıcığımı yatağımdan indirip öyle uyumaya karar verdim. Annem bana "Büyüdün, kocaman kız oldun. Hâlâ ayıcıkla uyuyorsun, kaldıralım istersen?" dediğinde bile keskinlikle reddetmiştim. Şimdi ise kendi rızamla kaldırıyordum yanımdan.Yatağıma uzandım. Hayatımı sorgulayarak uykuya dalmaya çalıştım. Gözlerimden aşağı salına salına inen bir damlayla ağladığımı fark ettim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 02, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BELALIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin