Arkadaşlar merhaba :)) Ben Tuana ve bu benim ilk hikayem.Umarım beğenirsiniz.Eğer hikayenin ilk bölümünü baştan sona okursanız lütfen yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin.Aklımda güzel fikirler var ve eğer istediğim gibi bir tepki alırsam yazmaya devam edicem.Hikayenin gidişatı hakkında düşüncelerinizi ve yeni bölümde neler beklediğinizi yazarsanız çok mutlu olurum :D İyi okumalaaar :))
Okula doğru ilerlerken bizim okulun şımarık erkeklerine baktım.Kesinlikle hiçbiri bana göre değildi.Küpeli, uzun saçlı ve papyonlu...Kahretsin!İki yıl onları gördüğüm yetmemiş gibi, bu senede görecektim.
Aslında bizim sınıftan çoğu kız böyle erkeklerden hoşlanırdı.Ama ben onlara erkek bile demezdim.Bana göre erkek dediğin küpesiz, kirli sakallı ve dövmeli olmalıydı.
Kafamdaki bu düşüncelerle okulun bahçesine girdim.Arkadaşlarımla eğlenceli ve uzun geçen bir yaz tatilinden sonra tekrar okula gelmek iğrenç bir duygu olsa da kardeşim Rukiye'yi hatırlayınca gülümsedim.O benim tek dostum diyebilirim.Liseye yeni geçtiğimiz zaman aynı tercihleri yapmıştık ve aynı okula düşmüştük.Acaba ne yapıyordu?Telefonumu çıkardım ve hemen onu aradım.Bir hafta önce görmeme rağmen çok özlemiştim doğrusu...
"Efendim kanki?"
"Kanka nerdesin lan?Okula geldim ben."
"Az kaldı kapıdan girmek üzereyim.Çok özledim oğlum okulun bahçesine kadar dayanamıycam hadi gel buraya doğru." -Yine beni yürütecekti uyanık sarışın-
"Tamam lan geliyorum.Hadi öptüm" diyerek cevap vermesine fırsat bırakmadan kapattım telefonu.Geldiğim yoldan geri dönerek okulun bahçesinden çıktım.Sağa bakınca karşımda buldum onu.Birbirimize öyle sıkı sarılmıştık ki...
"N'aber lan." dedi sırıtarak.
"İyidir kanki.Senden n'aber?"
"Bende iyiyim oğlum.O değil yolda ölecem sandım senin özleminden.Gel bidaha sarılcam!"
"Oyy abartma lan.Daha bir hafta önce görüştük.Ne ara bu kadar özledin?" Dudaklarını bükerek baktı.Genelde yalandan üzüldüğümüz zaman yapardık bunu.Kocaman bi kahkaha attım ve bahçeden içeri doğru yürümeye başladık.
Ne olduysa bundan sonra olmaya başladı.Birden karşımda onu gördüm.Sanırım okula yeni gelmişti.Eğer öyle olmasaydı kesinlikle önceden onu görürdüm.Esmerdi.Uzun boyluydu.Hafif sakalı vardı.Gözleri gökyüzü gibiydi.Allah'ım!!Gözlerinin içinde görür görmez kaybolmuştum.Sağ kaşındaki çizik onu daha da çekici yapmıştı.Öyle güzel bakışlara sahipti ki...Hem çekici, hem yaralı...Hemde tanımlayamayacağım bir şekilde.Nasıl desem...Ah evet buldum.Kesinlikle öyleydi.Serseri bakışlıydı.Acaba adı neydi?
Rukiye'nin omzuma vurmasıyla bi an kendime geldim.
"Ne oldu lan karşıdakini mi kesiyosun?" dedi. Hadi ya o kadar belli mi etmiştim?
"Kanki ben bakıyordum ama yeni gördüm ondan"dedim.Yemeyeceğini biliyordum.Hem ondan mı saklayacaktım sanki?
"Hadi lan oradan.Sabahtan beri gözlerini çocuktan ayıramadın.Ama bu sefer yakışıklı birini kesiyorsun.Çakaaal..." dedi anırarak.Bir yandan da kolumdan çekiştiriyordu.Serseri bakışlıyı geride bırakarak -ve tabii bizim sınıfta olmasını dileyerek- sıraya doğru ilerledik.Gözlerim sırada da onu arada fakat bulamadım.Belki de 12. sınıftı.
Sınıfa girdiğimizde her zamanki yerimizi almıştık.Mert maceralarını anlatmaya çoktan anlatmaya başlamıştı.Bizim tayfa onu kahkalarla dinliyordu.
"Sonra kızla eve gittik.Ama kız denmeye bin şahit isterdi çünkü taş gibiydi mübarek.Anahtarı bi çıkardım o sırada kapıyı babaannem açmasın mı?"
"Hahahaa...Oğlum sen cenabetsin.Ben sana deniyor muyum?" dedi Samet.
Samet ve Mert benim Rukiye'den sonra ki kardeşlerimdi.Zamanında onlarla aynı mahalledeydik.Ama o zaman birbirimizle aramız o kadar iyi değildi.Aynı okula geldiğimiz zaman birbirimizle daha yakınlaşmıştık.Sonuçta onlar o papyonlulardan değillerdi.
Sınıf kapısının açılmasıyla tüm sınıf kapıya baktı.Gelen Viking'ti.Yani bizim edebiyat hocamız.Turuncu, kısa saçları ve kilolu olduğu için biz ona Viking diye lakap takmıştık.Bir dakika sonra tekrar kapı çaldı.Ah gözlerime inanamıyordum.Onu görünce çığlık atmamak için kendimi zor tuttum.Gelen bahçede gördüğüm 'Serseri Bakışlı'ydı.Rukiye'ye sırıtarak baktım.Oda bana göz kırptı.
Özür dileyerek sınıfa girdi.Viking:
"Daha okulun ilk günü ama sen geç kalıyorsun beyfendi!" dedi. -kaltak karı-
"Tekrar özür dilerim hocam.Yeni geldim ve sınıfı bulamadım."dediğinde tüm sınıf kahkalara boğuldu.Tabii ben gülmüyordum.Kahkalar devam ederken Melih dalga geçerek
"Sen şimdi birinci sınıf bebeleri gibi ağlamışsındır da."Sınıftakilerden tekrar kahkahalar yükseliyordu.
Yumruğunu sıkıyordu ve çok sinirlenmişti.Bir adım atmıştı ki dayanamayıp:
"En azından senin gibi kafası güzelken sınıfta altına işemiyor!"
Vay be!Bu lafıma ben bile şaşırmıştım.Sınıftakiler hayretle bana bakıyordu.Bizim tayfa sırıtırken, onun arkadaşları sinirliydi.Serseri bakışlı yüzünde zafer gülümsemesiyle önüme oturdu.Arkasını dönerek teşekkür etti.Fırsattan istifade ismini sordum.Hafif bir gülümsemeyle "Metin" dedi."Ayça" diye cevap verdim.Bu ismi asla unutmayacaktım.Metin...
Arkadaşlar umarım hikayeyi biraz anlatabilmişimdir.Gelecek bölümde daha uzun ve heyecanlı şeylere yer vermeyi düşünüyorum.Ancak bu sizin yorumlarınıza bağlı :)) Şimdiden teşekkür ederiim... :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TEK SEN
Romansaİlk görüşte aşık oldular ve birbirleri için herkesleri karşılarına aldılar.Biri yetimhanede büyüyen yaralı fakat bi o kadar da merhametli bir erkek...Diğeri ise sevmeyi ve aşık olmayı o zamana kadar öğrenmemiş bir kalbe sahip olan kız... Büyük bir ç...