BÖLÜM-3 "MELEK MİSİN SEN"

36 11 1
                                    

Burak sofrayı kimin hazırladığını önemsemeden sandalyeyi çekip oturdu. Önce bir kaşık çorbadan aldı. Sonra birazcık börek, birkaç tane sarma derken karnı tıka basa doldu. Suyunu da yudumladıktan sonra sofrayı kaldırmaya başladı. Önce tabakları bulaşık makinesine dizdi. Daha sonra işlerini bitirdikten sonra masa örtüsünü kaldırmaya başladı. Tam kaldıracakken orada bir not buldu. Üzerinde kocaman kırmızı kalemle yazılmış "Burak'a" yazıyordu. Heyecanla ve korku ile kağıdı açıp okumaya başladı. Notta "Sofrayı Beğendin mi?" yazıyordu. Yine kırmızı tükenmez bir kalemle, güzel bir yazı ile yazılmıştı. Nasıl olur Bütün bunlar tüm bunları kim yazabilir diki? Yoksa tüm bu olayları yaşatan bu kişi miydi? o sırada telefon ile ilgili bir numaradan mesaj geldi. önce "Korkma sakın" yazmıştı. Daha sonra da "sadece gizli bir hayran sana bunları yaşatan" yazıyordu. Burak korkuyla "Sen kimsin" yazabildi. anında cevap geldi tabii "Eğer öğrenmek istiyorsan kim olduğumu mesaj atman yeterli" Burak yine cevap yazdı "Evet evet öğrenmek istiyorum" "Öyleyse yarın evinin arkasındaki Bahçeye Gel seni orada bekliyor olacağım tam saat birde orada ol" Burak sadece "Tamam" yazabildi Burak hemen sabah olmasını istediği için odasına gidip uyudu. tabi geceyi zor geçirdi. uyuması çok zor oldu. Daha sonra birkaç saat yatağında debelendikten sonra uyuyakaldı. sabah uyandı kahvaltısını yavaş yavaş yapmaya başladı. Bir yandan da o kişinin kim olduğunu öğrenmek istiyordu. kafasını saate doğru yöneltti. saat henüz on ikiydi. yarım saat telefon da oyalandı. sofrayı topladı. daha sonra evinin arkasındaki bahçeye gitti. Bahçeye vardığında Saat 12.50idi. O sırada omzuna bir el dokandı. Arkasını döndüğünde, sanki yanlışlıkla dünyaya inmiş gibi duran Defne'yi gördü. O koyu ela gözler, koyu kestane saçlar Burak'ı bırakmıyordu. Defne hepsini tek tek anlatmaya başladı, Burak soluksuz aşkla dinledi:
-Merhaba ben Defne adını söylemene gerek yok Ben biliyorum senin şu Hani eskiden şirkette çalıştığın yer vardı ya o şirketin sahibi Babam. işte senin işten kovulmanın ve sana Babamın 1000 TL vermesinin sebebi benim. sana aşık olduğumu hemen söyleyeceğim kekelemeye gerek yok zaten. seni gördüğümde çok etkilendim. Özellikle de mavi gözlerinden. çok güzel gözlerin varmış. Tabii boylarımızı göz önünde bulundurursak daha iyi olur. sonuçta Ben 1.65 bir kızım. Sen herhalde 1.80 falan varsındır yani. Neyse neyse konuma dönüyorum. işte böyle ve yani Uzatmaya gerek yok Burak.
-...
-Burak cevap versene!
-Ha.. ne?.. Şey..
-Ama Burak ya!
-Seni seviyorum Defne
-Bende seni seviyorum
-Defne
-Efendim?
-Melek misin sen
-Bilmem ki ahhaha
-Sanki melekmişsin sonradan kanatlarını kaybetmişsin de dünyaya inmiş gibisin.❤
-Sanki biraz abartmadın mı?
-Az bile
-Tamam zevzekliğin sırası değil sonra bol bol söylersin bunları.
-Ne oldu ki?
-Sen artık bizimle yaşayacaksın Burak Kaya
-Yok artk?!
-Ziya Deniz in kızıyla uğraşamazsın ben seni çenemle yenerim.
-O konuda hemfikir olabiliriz bak.
-Babamı arıyorum.
-Hayır olmaz dedim
-Kes çeneni!!!
-Ya of tamam ya!
Defne konuştuktan sonra devam eder.
-Burak konuştum kıyafetlerini toparlamaya gidiyoruz.
-Dediğini yapıyorsun ha!
-Tabi canım ne sandın?!
-ee ne yapiyoruz?
-Tabana kuvvet evine gidiyoruz yiyecekleri birine verirsin kıyafetlerini aliyoruz eşyaların uzerine de örtü örteriz kapıyı kilitlersin çıkarız.
-Beynim yandı.
-Çıldırtmaya mı çalışıyorsun sen beni?
-Hadi gidelim ya
-Tamam hadi. Burak'ın evine doğru gittiler. Defne'nin tüm dediklerini yaptıktan sonra çıktılar.
-Defne!
-efendim canım?
-Ya neyse boşver ya
-dur sana içinden geçenleri söyleyeyim ne dersin?
-Söyle
-Dofnom sono çok sovoyorom bonom sovgolom olor moson? Bildim mi
-olabilir belki
-peki olurum
-ne!?!?!
-Olurum dedim aptal.
-Meleğimsin sen benim
-sağol hadi eve gidelim de babamla konuşursun belki
-Ne konuşacağım ki
-Bilmem babamın dediklerine cevap ver yeter
-Defne sen nesin böyle ya
-Neydi bu şimdi
-Sonra açıklarım hadi gidelim
-Dur bekle Mehmet Bey gelecek.
-O kim?
-şoförümüz
-peki tamam
-İşte geldi atla hadi
İkisde arkaya oturdu birbirlerinin gözlerine baktılar kaybolurmuşçasına. Yaklaşık 15 dakika sonra araç durdu. Mehmet Bey'in sesi duyuldu.
-Defne Hanım, beyefendi.!
-Ha şey merhaba ben Burak
-Memnun oldum bende Mehmet Ziya Bey içerde sizi bekliyor.
-Hadi girelim Burak.
İçeri girdiklerinde Ziya Bey koltukta, ayak ayak üstüne atmış, siyah takım elbisesi ve bordo kıravatıyla deri, krem renkli koltukta oturuyordu.
-Babacığım
-Oo kimleri görüyorum ben.
-Mmerhaba Ziya Bey
-Gel otur şöyle... İkinizde
İkisi de oturdular yan yana.
-Sana herşeyi tek tek söyleyeceğim Burak. Ama rahat ol artık burası seninde evin al bu dışarda bir araba var onun anahtarı. Senin. Kızımı üzme başka hiçbirşey umrumda değil
-Peki tamam Ziya Bey
-Şu Bey kelimesini de kaldırsak mı diyorum.
-Tamam ama size Ziya diyemem
-O zaman baba de ama öz baba anlamında değil... Neyse sen orasını anladın.
-tamam baba
-ben gidiyorum birkaç gün ev boş kalacak iş gezisi varmış ben size duruma göre haber veririm. Belki bir ay iki ay bile olabilir.
-tamam baba ne zaman yola çıkacaksın ben hizmetlilere haber vereyim yiyecek hazırlasınlar
-yok kızım ben söylemiştim zaten hazır bile. Ben çıkıyorum. Kendinize iyi bakın.
-görüşürüz baba kendine iyi bak sende. değil mi Burak?!
-Evet evet iyi yolculuklar baba.
Ziya Bey gittikten sonra ikiside otururlar.
-Burak
-efendim sevgilim
-ne yapıyorsun?
-Ela gözlerini izliyorum. Sen?
-Ben de senin mavi gözlerini.
-Sarılabilir miyim sana küçük melegim?
-Tabi ki ama o kadar da küçük değilim
-sen 1.65 ben 1.73 neyse gel bakayım yanıma
-geldimm
Burak kollarının arasına aldi Defne'yi. Sımsıkı sardı onu. Parmaklarının ucuna kadar hissetti onun sıcaklığını. Yavaşça belini sardı. Çekti onun kokusunu nefesinin sonuna kadar. Defne Burak'ın kollarının sıcaklığında uyuya kaldı. Burak kulagina fısıldadı:
-Seni asla bırakmayacağım. Asla sevgilim.
Burak yavaşça arkasında yaslandı.Defne'yi kucağından koymadı. Sarı saçlarını oksadi. Kokladı. Defne'nin başını göğsüne koydu. Çenesini Defne'nin başına koydu. Yavaşça kapattı gözlerini. Asla ayrılamamak için uyanmak bile istemiyordu ikiside. Günlerce böyle durabilirlerdi. Yan yana... İç içe... Defne korkuyla sarsıldı birden. Burak korktu.
-Defne iyi misin?!
-...
-Defne, sevgilim uyan!
-...
-Defne dedim!
-...
-Hayır hayır bunu yapamazsın seni daha yeni tanıdım ve bırakmayacağım sen de beni bırakmayacaksın uyan!
-Bbburakk.
-Defne burdayım. Kollarımın arasındasın.
-Korkuyorum.
-Ben buradayım sevgilim. Neyden korkuyorsun?
-Orada
-Kim orada?
-Burak sıkı tut beni.
-Sevgilim iyi misin ?!!
-Bana doğru geliyor. Ayıracak bizi.
-Defne yapma!
-Su... Su istiyorum.
-Al sevgilim burada işte iç hadi.
Defne suyu yudumladıktan sonra devam etti:
-Beni bırakma. Yoksa ağzına bir şaplak yersin.
-Böyle birşey olmayacak. Neden böyle davranıyorsun? Az önce kim geliyordu?
-Hepsini söz veriyorum sonra anlatacağım. Şimdi tek isteğim az önceki gibi sana sarılıp uyumak.
-Koy kafanı sakin ol ve gözlerini ağır ağır kapat.
-...
-Defne uyudun mu?
-...
-Ne ara ya... Neyse...
İkiside aynı pozisyonlarını aldı ve derin bir uykuya daldılar. Yaklaşık üç saat sonra Defne alnında bir sıcaklık hissederek uyandi. Gözünü açtığında Burak'ın onu alnından öperek uyandırdığını anladı.
-Hiç ayrılasım yok yerimden.
-Benim de seni kollarımın arasından çıkarmaya niyetim yok
-Dur Burak telefonum çalıyor.
Defne konuştuktan sonra Burak'a dondu.
-Burak senin saklanman gerekiyor. Çok sinir bozucu biri gelecekmiş. Söz veriyorum o gidince sana kim olduğunu anlatacağım. Hemen saklan. Odana git. Kapının önündeymiş. Hadi Burak!
-Herşeyi anlatacaksın ama.
-Tamam hadi git git!!

* * *

                                                         DEVAM EDECEK...

BİR ÖMÜRDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin