Babamın aldığı en sevdiğim oyuncağımla dışarıda oynuyordum. Elimde ki bebeğim ve ben vardık sadece etrafta. Çiçekler çok güzel görünüyordu. Havada güneş. Şarkı da söylüyordum. Keyfime denilecek yoktu. Ama tam o esnada iğrenç ve kulakları sağır eden sesi duydum. Sanırım demir kapıdan gelmişti. Elimde ki bebeğim? O nerdeydi? Düşürmüş olamazdım.
Nefes nefese uyandım. O nasıl rüyaydı öyle. Kabus bildiğin. Kabusun etkisindeydim hala. İstanbul'a ziyarete gitme zamanım gelmişti sanırım. Onları çok özlediğim de böyle kabuslar görürdüm hep.
İngilitere'ye geleli 3 sene olmuştu. İstanbul'u da özlemiştim. En çokta ailemi. Abim Kerem'i, biricik annemi ve tabiki yakışıklı babamı. Ama o nasıl bir kabustu öyle. Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan telefonumun çalması oldu. Arayan Leydia'mdı. Ama ben ona Leydim derdim. Buradaki en canımın içi:
"Günaydın yavrum."
"Günaydın balım. Naber? Bugün napıyoruz?"
"Bilmem kuzum da benim acil İstanbul'a ziyarete gitmem lazım."
"Noldu Alas? Önemli bir şey yok dimi bebeğim?"
"Hayır Leydim bir şey olmadı ama hani onları çok özlediğim de gördüğüm kabuslardan gördüm."
"Anladım kuzum. Ama okul ne olacak?"
"Hallederiz kuzum"
"Tamam canım dert etme aldın mı biletini?"
"Hayır Leydim almadım daha."
"Tamam kuzum 1 saate sendeyim gider alırız hemen en kısa süreye."
"Yaa Leydim çok teşekkür ederim."
"Yok kuzum. Önemli değil. Her zaman. Gelince konuşuruz."
"Tamam kuzum."
"Kiss me."
"Sayende Türkçeyi öğrendim ama sen ingilizceye başladın kızım."
"Öyle oldu biraz." Dedim gülerek.
"Öptüm kuzum."
Telefonu kapattık ve hemen mutfağa gittim. Off nasıl aç kalabilirdim. Karnım yine çok acıkmıştı. Yemekle sınanmak en son isteyeceğim şey. Leydim'in biricik açıyım ben. Biraz bir şeyler atıştırıp hazırlanmaya başladım. Bavulumu hazırlasam mı diye düşünürken kapı çaldı. Koşar adımlarla kapıya gittim. Leydim gelmiş olmalıydı. Kapıyı açtım ve kocaman bir kucaklamayla karşı karşıya kaldım. Ah Leydim senin bu ani hareketlerin beni öldürüyor.
"Kızım napıyosun ölüyordum." Dedim gülerek.
"Alas bebeğim lütfen naptım ki?" Dedi şımarık bir şekilde.
Ah ben bu kızı çok seviyordum ama ya. Canım benim. Peki ya şimdi İstanbul'a gidince napıcaktım. 1 haftam onsuz geçicekti. Neyse ki çok kalmayı düşünmüyordum. Leydim'i özlerim ama ben. Kapıda sarılı bir şekilde kalmışız. Düşüncelerimden sıyrılıp Leydime döndüm:"Kızım gelsene içeri. Bavulumu toplamama yardım et hem."
"Kızım bavul mu alacaksın?"
"Kanka nolur nolmaz bir kaç eşyamı alıyım diyorum."
"He tamam o zaman çok şey alma nasıl taşıcaksın? Ağır gelir beni balıma."
"Yaa cansın sen can. Benim Leydim beni de mi düşünürmüş?"
"Kızım tabiki seni düşünücem."
Kıkırdarken aynı zamanda odama çıkıyorduk. Hemen valizimi hazırladık. Ve en yakın zamanda uçak bileti almak için yola koyulduk.
"Kanka sen şimdi neden valizini de aldın yanına?"
"Kanka ya bugün varsa bilet. Bidaha eve gelmemiş oluruz."
"Doğru. Ama sende ne meraklıymışsın beni bırakmaya hee."
"Aaa kuzum laf mı o? Saçmalama çok özlicem seni. Bir kaç günlüğüne zaten. Hemen dönücem."
"Tamam kuzum hadi girelim içeri de bakalım ne zamana varmış."
İçeri girdik ve yarına aldım biletimi. Çok uzun sürmemesi hoşuma gitmişti. Yarın erken saatte yola koyulucaktım.
"Kuzum boşuna aldın o bavulu."
"Olsun kuzum."
"Hadi kuzu ben eve kaçıyım sende dinlen yarın erken çıkıcaksın yola."
"Bebeğim gelseydin bana."
"Boşver kuzum. Konuşuruz telefonda. Hadi dinlen ama."
"Tamam bal görüşürüz."
"Kiss me bebeğim."
Eve geldiğimde aklım hala o öldüresice kabustaydı. O neydi ya öyle. Off hangi ara bu kadar geç olmuştu. Neyse şimdi uyuyayım bari. Sabah erken kalkıcaktım.
İlk bölüm hakkında ki düşünceleriniz ne kuzularım?
Bu arada Alas'ımızı bakalım neler bekliyor olucak?
Alas hakkında ki düşünceleriniz neler baby lerim?
Sizce Alas'ı ne bekliyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCISIN
ChickLit"Ama o..." "Şşştt,sessiz ol." "Ama..." "Sus dedim." "Peki bana? Bana ne yapacaksın?" "Belki de..." "Belki de ne?" "Tamam kes!"