Tam karşımdaydı. Kanım donmuştu diyemiyorum çünkü ölüydüm. Ama kıpırdayamadım. Yapabildiğim sadece ellerimi havaya kaldırıp ateş etmemesini umut etmekti. İki adım atıp geri çekildim. Duvara sırtımı dayayarak ellerim havada idamı bekleyen mahkumlar gibi duruyordum. Birşey yapmasını birşey söylemesini bekliyordum. Sonunda konuştu.
"Yere yat hemen!!" diye bağırdı.
Vurulmamak için yatmayı istiyordum ama hareket edemedim. Pompalı tüfekle havaya ateş etti. Yere yat hem...
Diyemeden yere yıkıldım. Bayılmışım.
Hemen korkak demeyin. Ölüyüm zaten. Zombilik hâli ne var bunda?
Bir anda suratıma çarpan suyla irkilerek uyandım. Beni içeriye kadar sürükleyip demir bir sandalyeye bağlamıştı. Gerçekten güçlü olmalıydı. Bunu düşünmemin sebebi doksan beş kilo olmam ve boyumun 1.80 olmasıydı. Gözlerimi yavaş yavaş açıyordum ki kafama silahın dipçiğiyle vurdu.
Bi dur be kadın bi kalkalım sonra tekrar yıkarsın.
Daha ayılmama bile fırsat vermeden vurmuştu. Kafam kanıyordu. Hanım evladı diyebilirsiniz ama canım acımıştı ve gözlerim dolmuştu. Genelde ağlak birisi değilimdir. Zaten sıkıntılarımın uyuyarak geçmesini bekleyen biriyim. Ne bekliyorsunuz ki benden.
Neyse devam ediyorum. Gözlerimin dolduğunu görünce çok şaşırdı. Önümde eğilerek beni izlemeye başlamıştı. Şaşırdığını görünce kafamın acısı bi kenara aileme, akrabalarıma arkadaşlarıma neler olduğunu düşünmeye başladım. Ağlayabilmek için. Sanki bütün acılarımı o an hatırlayıp hepsi için topluca ağlıyor gibiydim. Bunun işe yarayıp beni bırakmasını umuyorum. Bende onun yapabildiği herşeyi yapabiliyordum. Sadece ölüydüm o kadar. Burnumdan balonlu sümükler çıkmaya başlayınca odadan çıktı. Merakla beklerken elinde uzun bir bez parçasıyla gelmişti. Gözyaşlarımı sileceğini düşünürken ağlamam durmuştu. Bezi katlayıp ağzıma geçirdi. Kafamın arkasından ağzımı bağladı.
Bu ne biçim insan lann!?
Dışardaki zombiler bile bu kızdan iyi olabilirdi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi mutfağa girip yemek yapmaya başlamıştı.
Bu numaranın işe yaramadığını görünce kendimi toplayıp nasıl kaçabileceğimi düşünmeye başlamışdım. Burda kalıp onun evcil hayvanı olmaya hiç niyetim yoktu. Sandalyeye o kadar sıkı bağlamıştı ki hareket edemiyordum. Hareket edemeyeceğimi anladığımda kıvranmaktan vazgeçtim.
Bir süre sonra elinde hazırladığı yemek tabağıyla bulunduğum odaya geldi. Tabağı masanın üzerine koyup masayı önüme kadar taşıdı. Bir sandalye de kendine çekti. Yemeğini yemeye başladı. Yerken bir şeyler düşünüyor, sonra tam birşey söyleyecekken yemeye devam ediyordu. Bu gerçekten sinir bozucu bir durumdu. Yemeğini bitirdikten sonra masadan kalktı ve tabağını mutfağa götürdü.
Bütün bunlar olurken hava iyice kararmıştı. Akşam saatleriydi artık. Mutfaktan çıkıp birkaç eşyasını yanına alarak iyi geceler diyip ışıkları kapattı ve merdivenlerden yukarı çıktı.
Tek başıma kalmıştım. İçerisi hafif karanlıktı ama eşyalar seçilebiliyordu. Tekrar iplerden kurtulmak için düşünmeye başladım. Herhangi bir yerimi kımıldatabilsem onun üzerine yoşunlaşacaktım. Malesef ipler çok sıkıydı. Hafiften de acıkmıştım. En iyisinin uyumak olduğunu düşündüm. Kısa süre sonra uyumuşum.
Sabah olduğunda kendimi çoktan uyanmış olarak buldum. Hani kafası yeni geldi derler ya aynen öyleydim. Salondaki sırt çantama kilitlenmiştim. İçindeki etin kokusunu alabiliyordum. İster istemez tüm gücümü kullanıyordum. Öyle bir bağlamıştı ki hâlâ hareket edemiyordum. Sağa sola deli gibi sallanmaya başlamıştım. Ağzımdan kuduz köpekler gibi salya çıktığını hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zombi Olmak
Teen FictionHer zombi salgınında insanlar hayatta kalmak için zombilerle savaşıyordu. Her zaman insanların bakış açısından anlatılan bu hikayeler artık bir Zombinin bakış açısından anlatılmalıydı belkide..