Gerçekten çook çook çook özür dilerim. Bir ay falan oldu, yazamadım. Aslında bölümü yazmıştım ama sonra yanlışlıkla sildim. (Aferin bana işte.) Sonra da canım tekrar yazmak istemedi.
Ama uzun bir süre sonra yazmaya karar verdim.
Onun için daha fazla beklemeyin bence. :D3. Her Yerden Mektuplar
Harry, anlatmayı bitirdiğinde ne düşündüklerini anlamak için tek tek yüzlerine baktı.
Hepsi şaşırmış bir şekilde ona bakıyordu. "İşte böyle." dedi.
Diğer yanda Kreacher oradan oraya koşuyor yemek hazırlamaya çalışıyordu. En sonunda hazırladığı çorbaları getirip önlerine koydu.
Çorbanın tadı aynı Harry'nin hatırladığı gibiydi. Ölüm Yiyenler evin sırrını öğrenmeden önce yediği gibiydi yani.
***
Kreacher ortalıkta "Efendi Harry, Efendi Harry!" diye cıyaklayıp duruyor bir yandan da onlara yatmak için yatak hazırlıyordu. Böyle bir ortam -1 sene boyunca çadırda yaşayıp her gün yer degiştirdikten sonra- Harry'ye çok iyi gelmişti.
Yine Sirius'un odasında yatacaktı. Regulus Black'in odasında da Ron yatıyordu.
Düşünceleriyle baş başa kaldı, Harry. Diğerleri gibi.
Ron, abisi Fred'i düşünüyordu. Genelde onunla dertleşirdi. Hermione'yi ona anlatmıştı mesela. Ama şimdi o yoktu. O - o ölmüştü.
George da Fred'i -ikizini- düşünüyordu. Hayatı boyunca yanında her zaman Fred vardı. Böyle bir şeyi asla düşünmemişti. Onun ölebileceğini -onu kaybedeceğini- hiç düşünmemişti. Onsuz nasıl yapacaktı? Nasıl yaşayacaktı?
Percy, bunca zaman nasıl yanıldığını anlamaya çalışıyordu. Tam ailesini kazanmışken kardeşini kaybetmişti bir de. O neşeli gözler, kendisine bakarken son esprisini yapmıştı.
Ginny, sadece düşünmüyordu. Ağlıyordu da. Şu son günlerde yaşananlar fazla gelmişti ona. Abisini kaybetmişti. Altı -artık beş- tane abisi vardı. Fred'le birlikteki bazı anıları canlandı gözünde. Daha fazla ağlamaya başladı.
Harry ise, olanlara hala anlam vermeye çalıyordu. Voldemort gerçekten ölmüştü değil mi? Geçen seferki gibi olmazdı herhalde. Sonuçta şimdi hortkuluklar yoktu. Yara izi de acımıyordu artık. Son bir yıldan beri yara izi ilk defa bu kadar rahattı. Ama içinde hiç dinmeyen bir huzursuzluk vardı.
***
Aradan iki gün geçmiştu. Harry, o gece -diğer geceler de olduğu gibi- yatağında bir türlü uyuyamamış, bir o yana bir bu yana dönüp durmuştu. Sabaha karşı birazcık uyuyabilmişti.
Sabah kapının tıklatılmasıyla uyandı Harry. Kreacher, gelmişti. "Efendi Harry, kahvaltı hazır!" diye cıyakladı. Sonra da kapıyı kapatıp odadan çıktı.
Harry de onun arkasından mutfağa indi. Herkes kalkmış -hiçbirini uyumadığı gözlerinden belliydi- masada oturuyordu. Yüzünde belirsiz bir ifadeyle hepsine "Günaydın." dedi. Sonra da boş iskemleye oturdu.
Hepsi isteksizce bir şeyler yedi. Tam masadan kalkıyorlardı ki Kreacher, "Baykuş Postası!" diye bağırarak kucağında bir sürü mektupla içeri girdi.
Harry, şaşkın şaşkın "Bunlar kime geldi?" diye sordu Kreacher'a.
Kreacher daha da şaşırarak Harry'ye baktı. "Aslında hepinize. Ama çoğu size tabi ki, Efendi Harry!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter Ve Yeni Macera
RomanceHogwarts Savaşı bitmişti. Artık Harry'nin önünde yeni bir hayat vardı. Yeni zorluklar, yeni maceralar... Ve belki de aşk.