~süpriz~

114 17 3
                                    

Kendimin bile zor duyabileceği bir sesme fısıldadım. Ece.
Ahhh evet Ece burdaydı. Nasıl yani artık eskisi gibi aynı okuldamı olacaktık?. Bu harika hiç değilse 1 tane arkadaşım vardı. Düşüncelerime bozan tiz bir ses;
"Evet seni tanıyalım bakalım" dedi
Bende "adım Nilay Soyal"diyip hemen Ece'nin yanına geçtim. 1. Dersin sonunda biraz önceki hocanın (hani şu tiz sesli olan) adının Sercan olduğunu ve bizim matematik hocamız olduğunu öğrendim. Zaten böyle hocalardan başka bir şey beklenmezdi. Öyle Böyle 5 desi arkada bıraktık Eceyle öğle arası konuşmayı bekliyordum. Ve şu an öğle arasıydı birlikte kantine gidip bir masaya oturduk. Baktım Eceden ses yok söze ben girdim hemen "Eee anlat bakalım ne işin var benle aynı sınıfta" oda heyecanla biranda "Süpriz" diye bağırdı. Tabii benim salak arkadaşın öyle bağırınca etraftaki çoğu gözler bize döndü. Onlara aldırış etmeden konuya geri döndük. Ece;
"Babanla ortak olduk baktık senden bi halt olacağı yok bende mecbur bestime yardım etmek şeysiyke kaydımı bu okula aldırdım. Yani Allahtan istanbul dışına çıkmamışsınız. Yoksa avcunu yalardın" dedi.
Biranda heycan yapıp boynuna atladım. O sırada kafam Ece'nin omzunda olduğu için onun arkasını görebiliyordum. Arka masa bizim sınıfta olduklarını bildiğim bi grup çocuk vardı. Çocuklar bizim hakkımızda konuşuyorlardı, bunu anlamamak için salak olmak gerekiyordu. Pek umursamadım. Genelde böyle şeylere alışkındım zaten. Eceden ayrılıp; "ben bir lavaboya gidicem sen burda bekle" dedim. Beni kafasıyla onayladıktan sonra masadan kalktım ve tuvalete gittim. Aynada kendime baktığımda cidden kötü gözüktüğümü farkettim. Dün olanlar yüzünden uykusuz olduğum için göz altlarım baya bi şişmişti. Normalde koyu pembe renge sahip dudaklarım morarmıştı. Kısacası ucube gibi gözüküyordum. Zaten annemin hastalığı yüzünden okulun neredeyse tamamını bu tiple geçiriyordum. O yüzden umutsamadan tuvaletten çıkıp Ece'nin yanına gittim. Ben geldiğimde Ece her zamanki gibi telefonla instagramda yakışıklı erkek stalklıyodu.
Aslında Ece benim aksime çok güzel ve bakımlı bir kızdı. Bana daha önce benle ilgilenip beni daha iyi bir görünüşe kavuşturabileceğini söyledi. Ama annemle olmaktan zaman kalmıyordu. Zaten ben böyle olmaya alışmışyım. Neyse yanına oyurdum ve; "bakıyorum hiç deyişmemişsin hala stalk yapıyorsun." Ece;
"Tabi kızım şunların tiplere bak ben yerim bunları. Haa bak ben sana ne göstercem bu çocuk bana geçen gün takip isteği yollamış. Salak ben daha yeni görüyorum kabul ettimde daha görmedi.
Okadar hevesli anlatıyoduki onu kırmamak için "kanka varya çocuk kesin sana sırıl sıklam aşık hem bak çocuk taşmışta ben kaçırma derim" deyip kıkırdadım.
Beni mutlu eden çok az sayıda şey vardı. Bunlardan biride Ecey"di.
Ders zili çalınca öğle arası bitmis bizde sınıfa çıkmıştık. Ders tarihti. Tarih hocası büyük bir hevesle dersi anlatırken kimse hocayı dinlemiyordu.
Hocanın soluksuz anlattığı dersi bölen bir kapı sesiydi. Hoca "gel" deyince içeri önce müdür yardımcısı Esma hoca girdi arkasından açık kumral, tenli, hafif sarı saçlara, ne fazla ne az  kaslı bi vücuda, en önemlisi bir cift yosun yeşili gözlere sahip bir çocuk girdi. Adını bilmediğim çocuk sınıfa girdigi anda sınıftaki kızlar anında dedikodu mooda girdi. Hoca;
"Hoşgeldin oğlum. Bize biraz kendinden bahsetmek istermisin?" dedi. Çocuk "Mert Kaya" diyerek en arkadaki boş sıraya yerleşti. Esma hoca dersi böldüğü için özür dileyip sınıftan çıktıktan sonra tarih hocası dersi soluksuz anlatmaya devam etti. Tenefüs zili çalınca adının Mert olduğunu öğrendiğim çocukda dışarı çıkınca kızlar hemen dedikodu yapmaya başladı kızlardan duyduğum kadarıyla çocuğa;

- allahım o gözler neydi öyle
- çocuk kaya değil metoor sanki
-hele o kıvırcık saçları yokmu vb.

Kızlardan garip garip şeyler duydum. Yüzümü ekşiterek önüme döndüm.
Ders zili çaldığında herkez aşşaya indi. Çünkü dersimiz Beden Eğitimiydi. Beden derslerinde hoca genelde bizi serbest bırakırdı bende herkez dışarda olduğu için spor odasına girer müzik dinleyip resim çizerdim. Herzaman yaptığım gibi kantinden kahve alıp basketbol potasının yanına oturdum kulaklığımı takıp yarım kalan resmimi bitirmeye devam ettim.
Tam resmi bitirmek üzereydimki yarım kalan kahveme gelen basketbol topuyla neye uğradığımı şaşırdım. "Kahretsin!! resmim mafoldu" diye bir inilti koptu dudaklarımdan. Ardından bir eliyle saçlarını karıştırarak bana doğru yürüyen bir  çift yosun yeşili gözle karşılaştım...

Bölüm sonu..
Nasıldı beyendinizmi. Bakalım gelecek bölümlerde Nilay ve Mert arasında nasıl şeyler yaşanacak

  Vote ve yorumlarınızı unutmayın

GÜNLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin