Ağzıma elini kapatan bir adet Emre. Elinden kurtulmak için baya çaba sarfettim ama nafile. Bağırmak ondan kurtulmak istiyordum ama olmuyordu. Birakmıyordu kulağıma doğru yaklaşıp "sen ne güzel şeysin öyle" diyerek alkol kokan pis nefesini üzerime üfledi. Ben daha ne olduğunu kavrayamadan beni duvara ittirip sırtımın soğuk duvarla temas etmesini sağladı. Sırtıma değen soğukla biran irkilsemde bir elini sol omzumdan duvara yaslayıp iğice yaklaşması beni daha çok korkutmuştu. Aramızdaki mesafe azmış gibi yaklaşmaya devam etti. Boynumda hissettiğim iğrenç dudaklarıyla bir an ayaklarım tutmayacak yere yığılıcam sandım ama sadece gözlerimi sımsıkı kapamakla yetindim.
Sonra durdu ve tok bir ses koridorda yankılandı. Tereddütte kalsamda gözlerimi açarak olanları idirak etmeye çalıştım. Gelmişti yosun yeşillerin sahibi gelmişti. Ona karşi aşırı bir güven hissediyordum. Nedenini sormayın çünkü bilmiyorum. Evet burdaydı ve şuan Emrenin üzerinde ona durmaksızın yumruk atıyordu. Bişeyler söylüyodu ama benim kulaklarım çoktan uğuldamaya başlamıştı. Muhtemelen küfür ediyordur. Sırtımı duvarda kaydırarak olduğum dere oturdum sessizce ağlamaya başladım. Mert agladığımı anlamış olmalıki Emrenin üzerinden kalkarak hemen yanıma geldi. "Nilay. Nilay iyimisin tmm güzelim geçti" diyerek kafamı göğsüne bastırdı. Burnuma dolan temiz nane kokusuyla bir nepze yatıştım "M-mert eğer sen gelmeseydin o serefsiz beni taci..." sözlerimi bitiremeden sessiz çiğlıklarim birer haykırışa dönüştü. Ağlıyordum, Mertin omzunda hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Kaç saniye veya kaç dakikadır aynı pozisyonda olduğumuz konusunda bir fikrim yoktu. Emre hala yerde baygı yatıyordu. Yüzü gözü kan içinde kalmıştı. Mert olduğu yerde dikleşerek benide belimden tutup kalkmama yardım etti. Çıkışa doğru yürürken ikimizde sessizdik. Barın arkasına park edilmiş siyak Range Rover'ın yanına gittik. Mert soför koltuğuna oturup yanını işaret etti. Benden ağır kapıyı acıp Mertin yanına oturdum 15- 20 dk'lık sessiz bir yolculuk geçirmiştik. Araba lüks villaların olduğu bir sitenin önünde yavaşladı ve durdu. Mert önde ben arkada gidiyordum. Site kapısının önündeki adamlar Merti görür görmez hemen baş selamı verip kapıyı açtılar. Bir apartmanın içine girip 9. kata çıktık evet yanlış okumadınız 9. kata. Benim yükseklik korkum vardı asansörden inip bir dairenin önüne geldik Mert cebinden çıkarttığı anahtarla kapıyı araladı. İçerisi zifiri karanlıktı Mert salon olduğunu tahmin ettiğim bir odaya girdi. Bir abajur yakarak odanın loş bir hava almasini sağladı. Peşinden çekingen adımlarla yanına ilerledim. "Şey ailen evde yok mu?" dedim. Hiçbirşey demeden sadece yüzüme baktı ve odadan çıktı. 5dk sonra elinde birkaç parça kiyafetle geri döndü. Oda üzerini degişmisti. Altına siyah eşofman üzerine gri tişört giymişti. Elindeki kıyafetleri koltuğun üzerine bırakarak " üzerindekilerle rahat edemezsin üzerini değiş" dedi ve odadan çıktı. Haklıydı üzerimde dizimin 1 karış üzerinde biten siyah bir elbise vardı. Bununla rahat edemezdim. O çıktıktan kıyafetlere göz attım bordo bir tişört ve siyah eşofman vardı. Önce tişörtü giydim. Tişört elbisemle aynı boydaydı. Ona karşı nedensiz bir güven hissediyordum. Biraz tereddütte kalsamda vediği eşofmanı giymedim. Üzerimi degiştikten sonra elbisemi kenara kaldırıl salonun kapısını araladım. Koridorun sonunda hafif bir aydınlık vardı. Oraya doğru yürüdüm. Kapısı hafif aralık bir oda vardı kapıyı ittirip içeri girdim. Mert uzerindeki tişörtü çıkarmıştı. Sonra gözüm odanın duvarına kaydı pardon olmayan duvarına. Odanin bir tarafı kompile camdı. Mert camın önünde sigarasını içerken geldiğimi anlayıp arkasına döndü gözleri üzerimde gezindi ve açıkta kalan bacaklarımda durdu. Sonra hemen gözlerini kaçırıp sessizce yutkundu. Gözüm kavislene adem elmasına kayarken bude benim yutkunmama sebep olmuştu. Aramızda ablayamadığım bir gerginlik olurken sağ omzuma çarparak odadan ayrıldı bende arkasında ilerlerken bu odanın tam karşısındaki odaya girdi. Muhtemelen burası misafir odasi gibi bi yerdi Mert bu gece burda yat eğer birşey olursa ben karşıdaki odadayım diyerek odadan çıktı. Sade bir odaydı siyah beyaz ağırlıklıydı. Çift kişilik bir yatak , 2 kapaklı bir dolap ve bir komodin vardı. Yatağa girip telefonumun ekran kilidini açtım Eceden gelen 12 cevapsız çağrı vardı. Beni çok merak etmiş olmalıydı. Mesaj bölümüne girerek Eceye mesaj attım;Gönderilen: Bitanem♡♡♡
Ece babama sizde kalacağımı söylermisin ben herseyi yarın anlatıcamsana.Gönderen: Bitanem♡♡♡
Kuzum olanlardan az çok haberdarım. Ben getirdim seni oraya Özür Dilerim.Gönderilen: Bitanem♡♡♡
Sıkma kendini senin bir suçun yok hepsi o Emre itinin yüzünden..Mesajı yollayıp gözlerimi kapattım.
Gece telefonumun melodik sesiyle gözlerimi araladım. Gözlerim önce arayan isme sonra saate kaydı. Saat 4:12'di ve arayan banamdı. Bi an içime çok kötü bir his bindi ellerim titremeye başladı. Daha nolduğunu anlamadan yanağımdakı ıslaklıkla telefonu kulağıma götürdüm.
- Alo baba
- k...kızım
- Baba anneme bişey mi oldu?
- kızım.. annene akciğer arıyorduk ya artık gerek kalmadı
- Ne..nasıl gerek kalmadı.
- Kızım annenin beyin ölümü gerçekleşti.Son dediği cümle beynimde yankılandı hiçbir tepki veremiyordum.
Bölüm nasıldı
Lütfen vote ve yorumlarınızı unutmayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNLÜK
Genç KurguAnnesinin hastalığı yüzünden kendine pek zaman ayıramayan Nilay okula sürekli bakımsız ve dağınık gittiği için çoğu kişinin onu aşağılamalasına maruz kalmıştır. Peki ya onun sabrı nereye kadar. Nilayın dönüm noktası ne zaman olucak.. Gelin Nilayın d...