11. Bölüm ★İstekler★

254 23 65
                                    

Sakin adımlarla yürüdüğü koridorda hala yemekte olan öğrencilerin sessizliği vardı. Sıradaki dersliğine çok fazla vakit vardı, ancak Tom yalnız kalmak ve düşüncelerinde boğulmak istiyordu. Bu yüzden diğerleriyle anlaşmaya başladığından beri ilk defa tek başına yürüyordu bu koridorlarda.

Düşünmek için Hogwarts koridorları belki de en iyi yerdi. Boş ve sessizlik hâkimken geniş koridorlar adeta hayat bularak düşüncelerini sana göstermek istiyordu.

Felsefe taşı gibi oldukça değerli bir büyülü eşyanın çalınacağını anlamıştı. Yine de kabul etmeliydi ki, Felsefe taşını öğrenmesini sağlayan en büyük etken Barty'nin kendisine söyledikleriydi.

Buna rağmen, bu sonuca varmasına rağmen, yine de Felsefe taşını korumak konusunda emin değildi. Felsefe taşını koruması gereken kendisi değildi, öğretmenlerin işiydi bu ama yine de hiçbiri taşın çalınacağı gerçeğini düşünüyor gibi görünmüyordu. Tom ağır bir ikilemdeydi.

Sessiz koridorlara daha fazla dayanamayacakmış gibi hissedince boş bir sınıfa girdi. İhtiyacı olan şey oturmaktı. Yine de boş sınıfta bir tane bile sıra bulunmuyordu. Bunun yerine kocaman bir ayna vardı.

Tom yavaş adımlarla aynanın karşısına geçti. Silik bir görüntü kendi görüntüsünü yok ederek yerine gelirken Tom kaşlarını çattı.

Silik görüntü Tom'a benzese de onun gibi değildi. Etrafında bir sürü insan vardı ve hepsi silik görüntüye saygı duyarcasına bakıyordu. Koyu yeşil gözler ve siyah saçlara eşlik eden soluk beyaz tenine rağmen üstündeki en koyu siyahtan kaliteli cübbeler soluk tenini kapatmıştı.

Güçlü görünüyordu.

Özgür görünüyordu.

Güçlü ve özgür olmak istiyordu...

"Tom!" koridorda kendisine seslenen sesi duysa da cevap vermedi. Şuan karşısındaki görüntü her şeyden önemliydi. Tom büyümüş halini görüyordu. Büyümüştü ve özgürdü. Hayatı boyunca istediği asıl şeye sahipti, özgürlüğe. Birinin baskısı altında değildi, aksine onlar kendisinin baskısı altındaydı.

Gülümsedi.

Sahip olmak isteyebileceği her şeye sahipti o anda. Her şey ama her şeye sahipti.

"Tom!" tekrar duydu sesi, ancak tıpkı geçen seferki gibi umursamadı. Bakışlarını biran olsun çekmeden aynayı izlemeye devam etti. O kadar dalmıştı ki sınıfa giren kişiyi de, parmakları soğuk cama değene kadar aynaya doğru uzandığını da fark etmedi.

" Merlin aşkına!" Barty hızla ilerledi ve Tom'u kendisine doğru çekti. " Sana kaç saattir sesleniyorum, beni duymuyor musun sen?!"

Ona bağırıyordu.

" Kapa çeneni." Barty bir anlık bocaladı. Dün akşam konuştuğu Tom'dan farklı bakan bu Tom'a bir anlık bile olsa şaşkınlıkla baktı. Ardından şaşkınlığı silindi. Tom her zamanki Tom'du.

"Seni saatlerdir arıyorum. Bir sonraki derse sadece 13 dakika kaldı." Tom yine umursamadı. Bakışlarını tekrardan aynaya çevirdi.

" Görüyor musun? Ne kadar mükemmel görünüyor, öyle değil mi?" kastettiği kişi aynada büyümüş görünen kendisi olsa da Barty yanına gelince gözleri irice açılmıştı. Tom buna karşılık gülümsedi.

O da aynı düşünüyor.

Mükemmel olduğunu düşünüyor.

"Vay canına!" Barty büyülenmişti.

Gerçekten mükemmeldim.

" Vay canına, beni övüyor."

Ne?

Journey To The Universe |Tom Riddle AU|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin