ÖTESİ

1.2K 64 31
                                    




Hayatı boyunca herkesle oyuncağı gibi oynamaya alışmış olan genç adam, şimdi koca salonun ortasında kurulmuş olan derin bir ateşten çukurun içine atılmış gibi hissediyordu kendisini. Sevdiği kadınla o kaçık lord dahil bütün ölüm yiyenler dalga geçiyordu. Kalbi sızlıyordu Draco'nun ama yapabileceği hiçbir şey yoktu. En ufak bir hatası kızın canına mal olurdu, hele ki, ona olan zaafı belli olursa... Onu düşünmek bile istemiyordu genç adam.

Hissettiği şiddetli sancılardan kaskatı kesilen yüz hatlarında tek bir duygu kırıntısına bile izin verse? başta özbeöz teyzesi, hasta ruhlu Bellatrix olmakla beraber, bütün ölüm yiyenler kıza işkence etmekten kaçınmazlardı. Hem de gözlerinin önünde...

"Dayan Draco! Onun için buna mecbursun. Sadece onun için."

İçi içini yerken o sessizce olup biteni izledi. Genç kız gözleri önünde soyulup defalarca kırbaçlandı, defalarca hakarete uğradı ama Draco tek bir adım bile atamadı. Sadece izledi.

İyi ki göz rengi griydi. Buğulu bir renk olduğu için ağladığını belli etmiyorlardı. Salonda sadece tek bir kişi Draco'nun içinde kopan fırtınayı anlayabilmişti. O kişi de genç adamın annesi Narcissa Mafoy'dan başkası değildi. Sadece bir anne evladının içinde kopan fırtınayı anlayabilirdi. Sadece bir anne evladının acısına son vermek içn bütün kuralları hiçe sayarak oğlunun işkencesini sonlandırmaya kalkışırdı. Bu ölümü pahasına olsa bile.

"Siz kızı enkaza çevirecekseniz eğer benim oğuma ne kalacak söyler misiniz bana? Draco boş bir kukladan ne tat alabilir ki?"

Draco o an annesinden en çok duymak istediği ama bir türlü dile getiremediği sözleri duyduğunda ayağı yerden kesilircesine salınarak yerinde durmaya çalıştı. Güçlü olmak için çok direnmişti. Ancak lanet olsun, ne kadar direnebilirdi ki? Karşısında işkence içinde kıvranan kız, sevdiği kadındı.

Sessizce gözlerini kapatarak ilk defa bedenine rahatlama özgürlüğü tanıdı ve gözyaşlarını içine akıttı. Kısa bir an, sadece saniyelere sığacak kadar az bir süre içerisinde gözlerinin içine bakan kehribar renkli gözlere kalbinin dilediği gibi aşkla baktı. Gözleri tekrar açıldığında hareleri gözyaşlarıyla parlayan o duygusal genç gitmiş, yerine soğuk, duygusuz ve acımasız bakışlarla bakan canavar gelmişti. Genç kızın okul yıllarında tanıdığı piç Draco Malfoy sureti...

"Bayan Malfoy haklı, yeter bu kadar. Eğlence bitmiştir. Draco, köleni de alıp gidebilirsin."

Yapabilir miydi bilmiyordu ama yine de deneyerek adım atmaya çabaladı. Galiba başarmıştı salonun sonuna kadar ilerlediğinde on adım ilerisinde duran kıza baktı. Hermione yere çökmüş boş gözlerle kendisini izliyordu.

Draco Malfoy'a o an kıyamet nedir diye sorsalar kesinlikle aylar öncesinde yaşadığı kanlı savaşı değil, şu an büyük bir izdırap, ondan da daha beter çaresizlikle gözlerine bakan kızın, gözlerinde gördüğü kınayıcı bakışları anlatırdı. Öyle acı dolu bakıyorlardı ki, genç adam bir sonraki adımını atmayı başaramadı. Ayakları taş zemine perçinlenişken dünya başına döndü sanki. Bir tek o vardı içi insanlarla dolu olan ama kendisine göre kulakları sağır edecek kadar sessiz, boş odada. O ve kendisine nefretle bakan sevdiği kadın.

"Draco fikrini değiştirdiysen eğer bu leş torbasını buradan temizleyebiliriz. Daha fazla lordumun manzarasını bozsun istemiyorum."

"Kes sesini teyze!"

Elinde olmadan saatlerdir kontrolü altında tuttuğu duyguları zıvanadan çıkınca yere yapışan ayaklarını sert bir şekilde sağına çevirerek odanın bir başka köşesine, siyahlar içinde, meraklı gözlerle kendisini izlyen kadına doğru yürüdü. Yumruk yaptığı elini ilk kendisine asasını doğrultan Rodolf Lestrange'in yüzüne sapladı, ardından ise aynı eliyle şaşkın bakışlarla kendisini izleyen kadının boğazına yapışarak, onu arkasında yükselen işlemeli malikane duvarına çarptı.

ÖTESİ & DrAmİoNe (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin