ÖTESİ

1K 51 21
                                    



Günlerdir yorgun argın cisimlendikleri evin eski evinin binde biri kadar bile olmayan küçük laboratuvarında Hermione'yi tekrar eski yaşamına geri döndürmek için yaptığı iksirin üstünde uğraşıyordu. Tam olarak başarısız sayılmazdı ama yaptığı iksire güvenip kızı uyandırmayı göze alacak kadar da başarılı değildi. Yine de vazgeçmiyordu genç adam. Her sabah yaptığı karışımdan yarım şişe de olsa Hermione'ye içirmeyi ihmal etmiyordu. Eğer ki hesaplamaları doğru çıkar ve iksiri başarıyla tamamlarsa genç kız birkaç güne kalmaz uyanacaktı. Ancak uyandığında hafızası ne kadar yerinde olurdu bunu bilemiyordu. Muhtemelen hayatını bölük pörçük, en katı düşmanı olan kendisinin yardımıyla hatırlayacaktı. Bütün bu düşünceler bile Draco'yı pes etmeye itmedi, aksine daha da azimle çalışmaya zorladı genç adamı. Her ne olursa olsun günün sonunda Hermione'yi o karanlık, bilinçsiz kuyudan çekip çıkaracağını çok iyi biliyordu. En azından bu konuda kendine güvenebilirdi.

Güneş tepeden yükselince karıştırdığı kazanın altını kısıp elindeki kepçeyle rengi mora dönüşmüş olan iksirden bir miktar aldı. Şişeye dökmeden önce çabucak soğuması için bir kaç sihirli sözcük fısıldayarak, elindeki karışımı kapağı açık olan küçük şişeye boşalttı. Hermione'nin yanına çıkma zamanı gelmişti nihayet. Uykusuz geçen yorgun gecenin ardından sevdiği kadını görebilecekti.

Merdivenleri ağır ağır ama bir o kadar da umutla ilerleyen güçsüz bacaklarıyla çıktı. Genç kızın uyuduğu odanın kapısı, karşısındaki koridorun başında kendisini içeri davet edercesine açık duruyordu. Gülümseyerek adımlarını hızlandırdı. Zor olsa da başarıyordu. Onu gördükten sonra bütün sıkıntılarının biteceğine emindi neredeyse ve yanılmıyordu da...

Odaya girer girmez perdesi rüzgarın etkisinden odanın içine aheste bir süzülüşle savrulan geniş, aydın bir mekana girmesinin ferahlığıyla rahatladı. Derin bir nefes aldı anında ve geçip periler gibi masum yüz hatlarıyla derin bir uykunun eşliğinde olan genç kızın yanına oturdu. Hermione her an uyanacak gibi zinde ve güzel görünüyordu. Uyandırma maksadıyla daha öncesinde kıza içirdiği iksirler onu uyandırmaya yetmese bile, bedenindeki yaraları onarmaya ve eski güzelliğini kıza geri kazandırmaya yetmişti.

Draco izlediği manzaranın karşısında hayretler içinde gülümsedi. Dünden bu yana gözlerinin altındaki siyah halkalar bile yok olmuştu. Artık yine o bakımlı, cüretkar ve güzel olan eski Hermione'ydi. Sevdiği kadın geri dönmüştü ama kendisi yavaş yavaş çöküyordu. Bunu bakışları odadaki büyük boy aynasına rastlayınca daha iyi anladı. Ama yapacak bir şey yoktu tek temennisi kızın iyileşmesiydi. Sonrası yavaş yavaş düzelirdi veya belki de hiç düzelmezdi. Hermione nasıl olsa iyileşir iyileşmez nerede olduğuyla pek de ilgilenmeyen o sadakatsiz sevgilisinin kollarına koşacaktı; kendisi ise giden genç kızın ardından yıkılacaktı. Beş gün geç, beş gün erken ne fark ederdi ki? Yaşanacak olan olay nasıl olsa değişmeyecekti. Bir şey dışında tabii, sevdiği kadın en nihayetinde gözlerini açacaktı. Onu sağlığına kavuşmuş bir şekilde görmek kendisi için dünyaya bedeldi.

"Hadi bakalım ilacımızı alma vakti geldi uyuyan güzel. Seni biraz doğrultacağız şayet uyanırsan yakınlığımdan dolayı burnumu kırmamaya bak. Bir kaç saatliğine bile olsa kokundan mahrum kalmak istemem."

Beklediği olmadı. İksir Hermione'nin aralık dudakları arasında gözden kaybolduktan sonra bile genç kız gözlerini açmadı. Oysa ki bu sefer olacağından ne kadar da emindi. Ancak yine de pes etmedi Draco, amacına ulaşacaktı.

"Bir başka sabah aşkım!"

Kızın kafasını tekrar yastığa bırakıp alnına hafif bir öpücük bıraktı. Ardından komedinin üzerine bıraktığı kitabı eline alarak yatağın yanındaki tekli koltuğa çöktü. Tam olarak çökmek denilebilirdi bu oturuşa. Çünkü birkaç dakikalığına kitabı tutan eli de dahil olmakla beraber koltuğun kollarından sarkarak, kafası da başına yaslı bir şekilde gözlerini kapattı. Sevdiği kadının sessiz odayı dolduran nefesi, kokusu, yanında olduğunun bilincinde olması, sadece baygın zamanları için geçerli bile olsa ona dokunabilmesinin verdiği mutluluk Draco için gerçek huzurdu. Uyandıktan sonra birçok şey değişecekti. Ona dokunamayacaktı mesela, kokusunu duyabileceği kadar yakınına yaklaşamayacaktı ama yine o kehribar sarısı gözlerini görebilecekti. O gözlerdeki hayat ışığını....

ÖTESİ & DrAmİoNe (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin