Alec okunu ve yayını bıraktığı yerden alıp sırtına taktı. Etrafına tekrar bakıp kimsenin onu görmediğinden emin olduktan sonra odasına doğru ilerledi. Orada Magnus onu bekliyordu.
Jace hazırlanmış Alec'i görünce bir süre şaşkınlıkla ve sorgularcasına ona baktı.
-Bir yere mi gidiyorsun?
-Evet Brooklyn Baş Büyücüsü Magnus Bane kayıp ve belki onu bulmak için evine bakmayı düşünüyordum belki bir kanıt olabilir.
-Hımm... Bende geleyim o zaman
Alec omuz silkti.
-Sen bilirsin. Ben bir şey daha alacağım.
-Kesin İsabelle de gelir.
Alec başıyla onaylayıp odasına girdi. Yatakta yatan kedi şeklindeki Magnus'a baktı. Alec içeriye girdiğinde Magnus göz ucuyla Alec'e bakmış ve başını yatağa tekrar gömmüştü. Bu yatak nedense Magnus'u mayıştırıyordu. Belki de yatağa sinmiş kokudandı. Acaba iksir veya büyü filan mı kullanmışlardı.
-Magnus... Hadi gidiyoruz.
Magnus başını mayışmış bir şekilde yataktan kaldırıp karşısındaki gölge avcısına baktı.
Alec derin bir nefes alıp yatakta yatan küçük bedeni nazikçe kucaklayıp kollarının arasına aldı.
Yataktaki koku bu sefer daha keskin bir şekilde Magnus'un etrafını çevrelenmişti. Başını onu kucaklayan gölge avcısının göğsüne gömüp gözlerini kapatıp uyumaya başladı.
Alec tekrar uyuyan kedi şeklindeki Magnus'a baktı.
-Galiba kedi şeklinde olduklarında daha çok uyuyorlar.
Odadan çıkıp ana salona gitti. Yanlarına silah alan Jace ve İsabelle'i görebiliyordu. Yanlarına ilerleyip hazırlanmalarını bekledi. İsabelle başını kaldırıp kucağında kedi ile onları bekleyen Alec'e baktı.
-Alec... Gerçekten mi? Bu tehlikeli olabilir neden Altın'ı da götürüyorsun?
Alec omuz silkti ve başını başka bir tarafa çevirip etrafına bakındı. Sonra da tekrar kardeşine baktı. İlk kediyi yani bir kaç gün önce öğrendiğine göre Magnus'u buraya getirdiğinde İsabelle'in diretmesi üzerine olanları anlatmış ve kediye yani Magnus'a Altın ismini koymuştu. Nedeni de çok belliydi. Gözleri aynı altın rengi gibiymiş. Doğruydu da Magnus'un kedi halindeki gözleri altın rengi tonundaydı. Güzellerdi.
-Hadi gidelim.
Üçü yani dördü beraber enstitüden çıkıp Magnus'un evine doğru ilerlemeye başladılar.
Magnus'un evinin karşısındaydılar Alec içeri girecekken sağ taraflarından saldıran iblisle Alec kollarının arasındaki kedi bedenindeki Magnus'u içgüdüsel olarak göğsüne daha da gömüp korumaya aldı.
Hissettiği hareketlenme ile Magnus uyanmış ve etrafına şaşkınlıkla bakınmıştı. Evinin önündeydiler etraflarını birkaç iblis çevrelemişti. İsabelle etrafına bakıp kucağında kedi ile duran Alec'e bakmıştı.
-Sen içeriye gir hem Altın da güvende olur. Hâlâ neden onu getirdiğini anlamasam da şimdilik sorgulanıyorum. Biz burayı hallederiz.
Alec başıyla onaylayıp eve doğru ilerlemeye başladı. Katları hızla çıkıp Magnus'un evinin önüne geldi. Göz ucuyla etrafına bakınan Magnus'a baktı.
-Eee... İçeri nasıl gireceğiz?
Kedi yani Magnus patisini sallamasıyla kapı açıldı. Alec içeriye geçip kediyi yani kedi bedenindeki Magnus'u iksirlerinin yanına bıraktı. Magnus patisini sallamasıyla uçan şişeler Alec'e sevimli gelmişti.
Bir süre sonra Magnus hazırladığı iksiri içti. O zaman boyunca Alec koltukta oturmuş etrafı kollamıştı.
Odanın içinde bir ışık oluştuğunda Alec başını aniden o tarafa çevirdi. Işık geçtikten sonra ise gerçek bedeniyle Magnus Bane ortaya çıkmıştı.
Alec Magnus'u tanıyordu. Enstitüdeki onun hakkındaki bilgileri okumuştu. Gelecekteki enstitüsü lideri olarak daha çok çalışması gerektiğini biliyordu. Magnus yavaşça Alec'in karşısına geldi. Alec, Magnus karşısına gelene kadar ki zamanda koltuktan kalkmış karşısındaki ondan birkaç santim kısa bedene bakıyordu.
Gözleri artık altın rengi değildi. Alec onu özlemeyeceğini söyleyemezdi çünkü özlerdi. Yaklaşık bir aydır onlarlaydı. Ne kadar onda bir tuhaflık hissetse de ona alışmıştı.
-Eski haline döndüğüne göre artık gitsem iyi olur.
-Alexander...
Alec kapıya doğru ilerlerken duyduğu kendi ismiyle geri döndü. Magnus birkaç adımla tam önüne gelmiş ve tam Alec'in gözlerinin içine bakmıştı.
-Kedi bedeninde hep yapmak istediğim bir şey vardı.
-Ne...
Alec'in cümlesini bitirememesine sebep olan Magnus'un dudaklarıydı. Alec şaşkınlıkla karşısındaki adamın yüzüne bakıyordu. Bir kaç saniye sonra elleri Magnus'un belini bulmuş ve gözleri de aynı zamanda kapanmıştı. Bir anda kendini Magnus'un öpücüğüne karşılık verirken bulmuştu.
-Yanlış zamanda geldik galiba.
-Bence de yanlış zamanda geldik Jace ayrıca benim Altın'ım nerde?
Alec ve Magnus Jace'i duymasıyla birbirlerinden ayrılmış Jace ve İsabelle'e bakıyorlardı. İsabelle Altın yani kedi konusunu açmasıyla Magnus'la kısa bir an bakıştılar.
-Im... Şey...
♥️♥️♥️
Çok erken oldu yani Magnus'un kendi bedenine dönmesi. Aslında birazcık daha geç yapardım ama böyle olunca yani biri kedi olunca Malec sahnesi fazla yazamıyorum.
Bölüm nasıl olmuş?
Hepinizi çok seviyorum. Yorumlarınız ve oylarınız beni aşırı mutlu ediyor hepinize kocaman kalpler ♥️♥️♥️😍♥️😍😍😍💖💖💖💖❤️❤️❤️💟💟💜💜💙💙♥️♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kedi ~ Malec
FanficAlec'in görevde bulunduğu altın gözlü kara kediyi almasıyla değişmişti dünyası. Kendisi bile farkına varmamıştı. Eskisi gibi somurtkan değildi ama günler ilerledikçe gerçekler gün yüzüne çıktı. Kaç zamandır aradıkları kişi meğerse tam diplerindeymiş.