5.Judas

217 15 2
                                    

”Je vous demande pardon,Mösyö.”
dedi kızıl mı yoksa turuncu mu olduğunu anlayamadığı saçıyla,maskeli ve ondan en az on beş santim kısa olan adam Atsushi'ye.
"Dilimizde konuşsana be adam!" diye bağırdı Atsushi aşağı eğilerek.
"Pardon dedik ya anasının!Pardon kelimesinin neresini anlamıyorsun,albino hastası?" diye çıkıştı adam sinirle.
Atsushi'ye bu ses tanıdık gelmişti.
"Mösyö dışında bir şey anlamadım,Fransız çakması."
"Fransız çakması mı?Ben yarı fransızım!" diye cırladı adam.
Atsushi'ye bu ses acayip tanıdık geliyordu.
Atsushi maskesini çıkardı ve etrafına baktı.Bu mekanda bulunmasının tek nedeni Akutagawa'ydı.Tabikide o olacaktı.O bunları düşünürken fransız çakmasının elindeki bardak yere düştü.
"Ezik dediğimiz çocuk boylanıp,karizmatikleşmiş.Kendine bak Chuuya." dedi kendi kendine.
Chuuya?
"Sen Nakahara Chuuya'sın!" dedi Atsushi şaşırarak.
"Ne oldu,evlat?Çok mu beğeniyordun beni?"dedikten sonra Chuuya maskeyi çıkardı.
Sonra eğilerek Atsushi'yi selamladı.
"Buraya sevgili Akutagawa-kun ile geldim." dedi ve cebindeki gülü çıkardı.
Atsushi tam almaya davranıcaktı ki Chuuya gülü geri çekti.
"Sana olduğunu kim söyledi?"
Atsushi gözlerini devirdi.Sevdiği adam bu çakma fransızla oynaşıyordu.Ve çakma fransız bir o kadar sinir bozucu görüntüsüne o kadar uyan sinir bozucu bir gülü sevdiği adama taktim etmek üzereydi.O anı yavaş çekimdeymişçesine izledi.Önce Akutagawa mafyada olduğunun aksine beyaz bir takım elbise giymişti,yüzünde siyah ruj ve siyah eyeliner ya da rimel denilen şeyden vardı,sonra takma vampir dişlerini farketti.
Tam becermelik görünüyor diye düşündü.
Akutagawa,Atsushi'yi gördüğünde Atsushi'nin Akutagawa'yı gördüğünde oluştuğu gibi bir oha ifadesi oluşmadı.İfadesizliğini koruyordu.
Sonra Chuuya'nın yanına doğru ilerledi.Atsushi'nin yanından geçerken Atsushi parfümünü koklamak için ona yaklaşıp,kalçasını sıktı.Ve bam.
Atsushi'mi yumruk yemişti yoksa yer mi bilmiyordu.
Atsushi zorla yerden kalktığında yerin çökmüş olduğunu gördü.
Chuuya yukarıdan sırıtıyordu.Lanet olası çakma fransız diye düşündü.
Akutagawa umursamadan masalardan birine oturmuştu.
”Dinle beni Chuuya!Buradan yukarı çıktığımda sana beni seven adama asılmak neymiş göstereceğim,piç kurusu!"diye bağırdı Atsushi sinirle.
”Tırman kaplan tırmaaaan!"dedi alayla Chuuya.
Atsushi sinirle tıslayarak kaplan pençelerini çıkardığında üzerine birisi düştü.Atsushi'nin kucağına denk gelmeyi başarmasaydı muhtamelen ölürdü.
”Ne yapıyorsun lan?"dedi adama.
"Ölmeye çalışıyordum.”dedi kahverengi saçlı adam.
"Bende 112 acildenim.Senin intihar edeceğini öngördüm,ondan buradayım."
”Cidden mi?"dedi adam sevinçle.
"Baya güçlüymüşsün."Adam kaslarını sıkınca Atsushi sırıttı.
" Tabikide öyleyim."adamı yere indirdi. "Şimdi sırtıma çıksan iyi olur.Çünkü yukarı tırmanmamız gerek."Bulundukları çukurdan elli metre yukarısını gösterdi.
Siktiğimin çakma fransızı.Güce bak,tipe bak.
Yukarı çıktıklarında adamın sırtından inmesini bekledi ama o daha çok omzuna sarıldı ve o an ne olduğunu anlamadan adam Atsushi'nin kafasını kendisine çevirerek öptü.
Bunu uzaktan gören Akutagawa sinirle elindeki içki bardağını kırdı.
”Kurtarıcıma teşekkürler."dedi kahverengi saçlı adam."Adını öğrenebilirsem?"
"Nakajima Atsushi." dedi Atsushi sırıtarak.
18 yaşında,daha hayatının bağırında olmasına rağmen kim 25 yaşlarında olan,olgun,afet gibi bir adamla öpüştüğünde sevinmezdi ki?
"Dazai Osamu." dedi kahverengi saçlı adam sırtından aşağı indiğinde.Elini uzattı ve Atsushi sıktı.
"Sen baya da uzunmuşsun.Benden uzun birine rastlamamıştım hiç." dedi Dazai.
"Kaplan olmanın getirisi." dedi Atsushi.
Akutagawa'yı gördüğünde Atsushi Dazai'nin tehlikede olduğunu anlamıştı.Akutagawa sinirden ne yapacağını bilemez bir halde masaya vurup duruyordu.
Bu zehirli kıskançlığı.Hiç değişmedi ki,diye düşündü Atsushi.
Akutagawa ayağa kalkarken Atsushi Dazai'yi kollamak istercesine önüne geçti.
"Bak,Dazai.Dışarıda konuşmak daha iyi olabilir."
Rashomon'un sivri ucu Dazai'nin boynuna denk geldiğinde Atsushi sımsıkı gözlerini kapattı ve sonra açtı.Dazai ölmemişti.Rashomon denilen yaratık cılızlaşarak ve tıslayarak geri çekilmişti.
Çok havalı,diye düşündü.
Dazai gülümsedi ve Akutagawa'ya doğru ilerleyerek,
"Lütfen arkadaşımla sohbetimi bozma,şeytan kılıklı ucube." dedi Atsushi'nin beklemediği bir sinirle.
Demek ki o kadar mal değilmiş diye düşündü.
Akutagawa sesini kalınlaştırarak,
"Kim bozmak istesin ki?Ben sadece seni öldürmek istiyordum."
Dazai gülümsemesini sildi.
"Herneyse."
Atsushi durumu yumuşatmaya çalışarak,
"Dazai-san isterseniz buradan başka bir yerde konuşmaya devam edelim."
Akutagawa'ya baktığında o kadar tırsmıştı ki bir an önce gitmek istiyordu.
Akutagawa'nın gözünden göz yaşları dökülmeye başladığında Atsushi durdu.
Çok sinirlendiğinde ağlardı.
Ama Atsushi'nin umrunda olduğu söylenemezdi.Çünkü o katilin tekiydi ve ağlaması onu iyi biri yapmazdı.
Karşısındaki kahverengi saçlı adamın katilin alası olduğunu bilmeden elini onun omzuna koydu ve birlikte dışarı çıktılar.

fear\\Akuatsu\\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin