📷 Albüm 📷

735 77 45
                                    


⚠️ Okuyucuların dikkatine!⚠️
🔴 Bölüm akışında smutumsu öğeler çıkabilir 🔴

📷📷📷📷📷📷

Yaz güneşi odaya saçılmış fotoğrafları soldurur perdesi aralık pencereden..
Güzel oğlanın gülüşü solar, elleri solar, kara saçları, saçları kadar kara kaşları ve sık kirpikleri solar..
Üniformasının çoktan solduğu şehirde anıları da bir bir solmaya yüz tutmuştur. Ondan kalma fesleğen solmakla kalmaz kurur. Defterinde el yazısı silikleşir.
Geçmeyen bir ayrılıktır, solmayan yalnız hisleri..

Jongin kamerasını kapatıp fotoğraflardan birine uzandı. KyungSoo'nun omzuna konmuş, havalanacak gibi kanatları açık uğur böceğini yeni farkediyordu.
Eski dvd lerinin bulunduğu kutuyu tozlandığı yerden çıkararak altta kalmış bir çerçeveyi çıkardı. Tişörtü ile tozunu alarak fotoğrafı yerleştirdi. Yastığının yanına bıraktı.

"Özleyeceğimi biliyordum. Ama tükeneceğimi hiç bilmezdim. Zor olur ama geçer, eskir, solar sanıyordum sana dair taze hislerimi fotoğrafların gibi.."

Dağılmış fotoğrafların arasına uzanarak kollarını iki yana sere serpe açtı.

"Bunca zaman içime işlediğini hiç farkedemedim.. Seni sevdiğimi hiç göremedim. Ardından bıraktığın bu koca boşlukta nefes alamıyorum. Her şeyim değilsen de çok şeyim olmuşsun."

Uzandığı yerden görünen duvar takvimine ilişti bakışları.

"Daha dün konuştuk. Ama aylar öncesinde kalmış gibi sesin. Yönetmen olmak istiyordum ama şair yapacaksın beni."

Kendi acısına gülerek elini yüzüne kapadı. Yanaklarından süzülen yaşlar fotoğrafları ıslatıyordu. KyungSoo gideli bir aydan fazla geçmişti günler. Jongin onun yokluğuna alışmak için, fotoğraflarına, çektiği videolara bakmakla, zaman zaman telefon görüşmeleri ile yetinmeye çalıştıysa da hepsi beyhudeydi. Anılarında, onu çok önce sevmiş olduğu ayrıntılarını keşfediyor, hislerini biraz daha kabulleniyor ve resimlerdeki güzelliğine biraz daha vuruluyordu.

Bazı günler, beş saat uzağındaki şehre kaçıp onu bulmak "ben de seviyorum, seni" diye haykırmak geliyordu içinden. Ama onunla yüzleşmeye cesaret bulamıyordu henüz. Onca zaman sadece kendisini sevdiğini dinlemiş ve onu gözlerinde yalnız bırakışı ile utanç duyuyor, kızıyordu kendi kendine.
Ama sevse de onu tutmak istemezdi zaten. Böylece gittiği yerde hayallerine çok yakındı. Güzel fırsatlar yakalamıştı. Bir gün onun yazdığı filmleri izleyebilirdi. Hayallerinde onun kadar gayretli olsa belki onun yazdığı bir filmi yönetebilirdi. Lakin tek yaptığı yazın bir fotoğraf stüdyosunda yarı-zamanlı çalışmaktı. Ustası ile düğünlere, özel gün kutlamalarına gidip çekim yapıyor, stüdyoda da montaj işlemleri ile uğraşıyordu. Görüntü yönetmeni olmak bundan çok daha fazlasıydı. Bir üniversiteye gidebileceğinden bile emin değildi. Ailesi hukuk okumasını istiyordu. Ne onlara yönetmen olmak istediğini söylemeye cesareti vardı ne de hayalleri için biraz mücadeleye gücü. KyungSoo'nun gideceği sanat lisesine girebilmek Gosan dağını aşmak kadar zordu nazarında.
Birkaç damla yaş da bunlara döktü Jongin.

Takvimde işaretlediği gün hemen yarındı. Odanın her yerinden o kırmızı işareti görebiliyordu.
Ağır ağır doğruldu fotoğrafların arasından.

Özenle her birini okşarcasına topladı ve albümlere yerleştirdi. Kamerasını, merceklerini, bataryalarını, hafıza kartlarını kontrol etti. Teçhizatta bir eksiklik yoktu. Sırt çantasındaki eksiklerini de tamamlayarak iki kişilik otobüs biletini ve festival için özel gösterimlere ait biletlerini diğerlerinin yanına bıraktı. Çadırı için de tüm malzemeleri hazırladı. Yalnız gidecek olsa da her şey iki kişilikti. Onsuz gitmek istememişti. Ama yerine getirilmesi gereken bir miad gibiydi birlikte gitmeyi planladıkları fakat yarım kalan hayalleri.

Snapshot of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin