5/Senden Kurtulmayı Diledim

45 5 3
                                    

Medya:KiSh

Yoğun bir "KiSh" li bölüme hoş geldiniz. (Umarım KiSh'in anlamını anlamışsınızdır :)]

Okula başlayalı tam bir ay olmuştu. Alışıyor gibiyim ya da kendimi kandırıyorum.Hâlâ arkadaş çevrem aynı ve gerçekten artık sıkılmaya başladım.

Kantinde kendime oturacak yer ararken koluma birinin hızla çarpmasıyla elimdeki tabak büyük gürültüyle yere düştü.

Pattttttt.

İnanamıyorum.Tabağım ve içindeki bütün yemeğim şu an yeri yalıyordu. Bana çarpan insana bakmak için artık yere bakmayı kestim. Kimin bana insan dışı çarptığını görünce şaşırmadım. Çünkü o bunu her zaman yapıyordu .

"O" kim diye sormayın sakın. Kim olabilir ki .Tabi ki oydu; Kijoo. Ben ona baktığımda kibirli kibirli gülüyordu beyefendi.Onu her gördüğümde hayatımda hiç olmadığım kadar agresif oluyordum. Nasıl olmayayım ki?

"Tebrikler "dedim elimle alkışlayarak. Bu sesten dolayı herkes bir anda yemeğini  bırakıp bize döndü.

Bana defalarca bunu yapıyordu.Herkesin önünde küçük düşürmeye çalışıyordu. Ama,ama sefer olmayacaktı. Ben çoktan dersimi almıştım.

"Döktüğün gibi temizlersin "dedim ve kantinden çıkmak için yürümeye başladım .Ben yanından geçerken kolumdan tuttu. Ve geri çekti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!!"diye bağırmaya başladım.Ve yine aynı kibirli gülüş. Ben kolumu bırakması için çaba sarfederken onun daha da sıkı tuttuğunu gördüm. Canım acımaya başlamıştır artık.

"Ya bıraksana beni! Manyak mısın nesin?Bırak!!!"diye bağırmaya devam ettim. İşin ilginç tarafı ise kantinde bu kadar insan varken kimsenin gelmemesi. Sonra bir ses, tanıdık bir ses.

"Hey!Bıraksana kızı "

Söyleyen kişiyi görünce zaferle gülümsedim. Çünkü "Minho"gelmişti. Kijoo denen çocuk ona döndü ve bu sırada benim kolumu bıraktı  . Kolumun morardığına eminim.

Kijoo ona öfkeyle bakıyordu.Bir an için onun yerinde olmak istemedim. Yani Minho'nun yerinde. Çünkü o çok korkutucuydu. Bi dakika Kore'den nasıl böyle tip çıkıyordu ki....Neyse konumuz bu değil.

"Bas git !" dedi Kijoo. Sesi oldukça yüksek çıkmıştı ve yine kantindeki koca kafalar bize döndü. Bu sözden sonra Minho gitmek yerine ona bir adım daha yaklaştı. Canına mı susadı?

Tam Minho konuşacaktı ki araya girdim.

"Tamam Minho.  Git sen olay çıkmasın boş yere" dedim ve ellerimle onu çekiştirmeye başladım. Pek ikna olmamış gibiydi. Kahretsin!!

"Hiçbir yere gitmiyorum.Bu "it" sana yaptığının hesabını verecek!!!"dedi ve gidip omzunu itti. Burnuma kavga kokuları gelmeye başlamıştı çoktan.Bu hakaretten sonra artık onları tutamayacağımı anlayıp kenara çekildim.

"Sen kim oluyorsun da bana "it" diyorsun. Seni hayvan herif dedi ve artık kendini tutamayıp Minho ya kuvvetli bir yumruk geçirdi.

Acıyla geriye doğru sendeledi. Aman tanrım kaşı yarılmıştı.Yoğun bir şekilde kan akmaya başladı.Elini kaşına götürüp kanı farketti ve bir küfür homurdandı.

Minho da ona vurmak için elini kaldırmıştı ki elini arkaya götürüp burktu.Yine acıyla bağırdı.  Resmen çocuğu evire çevire dövüyordu.Buna çözüm bulmalıydım.Kendim bir şey yapamayacağım ve kantinde duran koca kafalarında bir şey yapmayacaklarını bildiğim için çareyi müdüre gitmekte buldum. Ona olan biteni anlatıp hemen kantinin yolunu tuttuk.Kantine vardığımızda manzara korkunçtu. Kijoo Minho'nun üstüne çıkmış, yüzüne milyonlarca kez yumruk vuruyordu. Minho'nun ise kolunu kaldıracak hali bile kalmamıştı. Her yer kan olmuştu.Minho'nun yüzüne baktığımda neredeyse tanınmayacak haldeydi. Kijoo ise yalnızca dudağının kenarı patlamıştı.

Müdür hemen onları ayırdı ve Kijoo' yu odasına çağırdı. Minho ise lavaboda kanlarını temizliyordu.Beni de çağırdı müdür. Çünkü bu olayda bende vardım.Anlat dedi müdür ona. Yumruk atmaktan eklemleri kızarmış olan elini sallayarak anlatmaya başladı .

"Hocam, arkadaşa yanlışlıkla çarptım.Ondan sonra özür dileyip hemen gitmek istedim ama bana çirkefce afedersiniz kur yapmaya başladı. Yok işte "çok tatlısın, bu gece bana gel" gibilerinden söylemeye başladı. Sonra bende sinirlendim kolunu sıktım o sırada da Minho denen çocuk geldi. Her şeyi yanlış anladı.Bana yumruk attı ee doğal olarak kavga çıktı. Yani demem o ki bu kavganın tek bir sorumlusu vardır o da karşınızda masummuş gibi duran bu kız "dedi ve bana bakıp alaycı bir şekilde güldü.

Koca bir yalan uydurmuştu. Yine aynı şeyi yapıyordu beni üzmek istiyordu. İyi de neden?Ben ona hiçbir şey yapmadım.Şimdi yine bana iftira atıyordu. Her zaman yaptığı gibi..

O bana bakıp alaycı bir şekilde gülerken ben sadece bu anın bir an önce bitmesini istedim.

Müdür Bey biraz şaşırmış gibiydi.Bir ona birde bakıyordu. Sen anlat kızım dedi. Sıranın bana geldiğini anlayınca en iyi cevabı vermeliydim:Yalan söyleyecektim.

"Doğru söylüyor "dedim sadece iki kelimelik bir yalandı bu. Neden mi yalan söyledim çünkü artık onun benimle uğraşmasından bıktım ve eğer derdi benden intikam almaksa al sana intikam işte ceza yiyecektim.

O da böyle söylememi beklemiyordu belli. Ben daha "doğru" der demez bana anlamsız gözlerle bakmaya başlamıştı çünkü.

Biraz yalan söylemek biraz da üzerime atılan ama benim kabul ettiğim iftiradan dolayı başımı öne eğdim. Ve müdürün söyleyeceklerini dinlemeye başladım.

"Demek öyle "dedi ve duraksadı biraz düşündü ve biraz daha. 

"O zaman sana vereceğim cezayı buldum"dedi. Sanki yeni bir icat bulmuşcasına.Korkuyla;

"Nedir?" dedim.

Kalktığı sandalyesine geri oturdu.
"Bir hafta boyunca okul çıkışları sadece kendi sınıfını temizleyeceksin "dedi.

Ceza okuldan uzaklaştırma olmadığını için çok sevindim. Neticede temizlik yapacaktım ve bu hergün yaptığım şeydi zaten.

Kijooya baktğımda cezayı beğenmişten çok sanki aklından sinsi sinsi planlar geçiyormuş gibi gülüyor idi. Gülsün zaten, anca gülüyordu. Gerizekalı....

Müdürün odasından çıkar çıkmaz Minho'nun yanına gittim ve onun yüzünü temizlemekte olduğunu gördüm.

"İyi misin?"dedim sessizce. Kendimi o kadar suçlu hissediyorum ki.Her şey benim yüzümden olmuştu. Benim yüzümden dayak yemişti.

Bana bakıp tebessüm etti. "İyiyim, beni düşünme "dedi. Gerçekten o çok iyi bir insandı. Ona yardım etmek için elime pamuk alıp yüzünü temizlemeye başladım. Ben kaşını temizlerken onun bana baktığını farkettim ve hemen elimdekileri bıraktım.

"Ben gitsem iyi olacak"dedim ve koşar adım yanından uzaklaştım.

Nihayet bu lanetli okul günü bitmişti. Eve gitmek için yine yürümeyi seçtim.Bu bana iyi geliyordu.Bahar kokan havayı soluyarak yürümeye başladım.Telefonumu çıkarttıp müzik dinlemeye başladım.Sözleri çok güzeldi.

-Sen,sen diye tutturdum.
-Sen,sen diye ağladım.
-Sen,sen diye tutturdum.
-Sen,sen diye ağladım.
-Sadece ....

Bu sözleri sabaha kadar bıkmadan dinleyebilirdim.Az ilerde olan bankı görünce sevinçle gidip oturdum. Çünkü yürümekten yorulmuştum.Tam oturduğum sırada bir yıldız kaydı ve bende hemen dilek tuttum. Ben gözlerimi kapatmış dilek tutarken yanıma birinin oturduğunu anladım.

"Ne diledin?" dedi bir erkek sesi. Hayır, hayır erkek sesi değil bay iftiracının sesi. Artık bıkkınlık geçirmiş bir şekilde gözlerimi açtım ve onu gördüm. Neden burdaydı ki ?Yeni bir alay konusu mu arıyordu kendine?

"Senden kurtulmayı diledim "dedim ve oturacaktan koşarcasına kalktım. Yine ve yine arkamdan seslendi.

"İşte o biraz zor"

Vee bölüm sonu. Çook severek yazdım. Umarım beğenmişsinizdir.Vote&Yorum yapmayı unutmayalım lütfen. Neyseeee hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere😉😉😉

ZAVALLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin