Ve bir duvar.Parıltıysa sadece ateş'miş.Sanırım kaldırılmış bir kamp.İlginç...çadırlar da yerinde hala.Kendi kendime mırıldandım ''Acaba bu anlaşma kötümüydü.''Ardından birkaç araba sesi geldi."Herhalde eşyalarını almaya geldiler."dedim,ve bir ses duydum :
???: AAAAHHHH!?!?!?!?!
???: Brine ne oluyor.Gene kız gibi çığlık atıyorsun.
???: Yanında Brine varsa alışacaksın Jessie.Ve Brine gördüğün sadece ağaçtı.Anornal bir ağaç...
Jessie: Pfff...Sendemi Michael.Buraya gelmekle hata etmişim.Hani aksiyon nerde korku.
Michael: Brine için var *kıkırdama*.
Brine: Hey ben hala burdayım!Konuşçağınıza nerdeyiz ona bakın.
Jessie: Belli değilmi.Terk edilmiş bir arazi.Bazen buraya yakın olanlar geceleri garip sesler duyuyormuş.Ama bana saçma geliyor.
Michael: Saçma olduğu için bu işi yapıyoruz.Ve parasi iyi olduğu için.Ve...
Brine: Şşştt...Duydunuzmu ?
Michael ve Jessie: Neyi.Tabi o sıra bende dallara dikkat ederken çoğunu kırıp geçmiştim.Beni görürlerse ne yapacakları kesin değil.Daha neye benzediğimi bile bilmiyorum.Neticede klasik 18 yaşında ergen hayalleri.Paranormal olayları araştırma...Sanırım şimdi böyle vakaların gerçek olduğuna inanıyorum.Ama sonra bir şey duydum.
Brine: Hey burası eskiden bir kasaba değilmiydi ?
Michael: Evet.En azından şu an gördüğümüz parçları öyle diyor.
Brine:Anlaşılan burda bir patlama yada yangın olmuş baksana.
Michael: Öyle görünüyor.
Jessie: Baktığımıza göre ilerlememiz gerek.Aynı yerde 1 saattir daire yaptığımızı fark etmedinizmi?
Brine: Oh pekala...O zaman 2 seçeneğimiz var. 1.Ya ormana ilerlicez yada 2.Harabelere gitçez.Ben seçenekleri söyledim.Ama ısrar ediyorsanız harabelere gidelim.
Jessie: Bence de harabeler daha mantıklı geliyor.Hem belki birkaç kanıt buluruz.
Michael: Oda bir umut tabi...
Brine: Birşeymi dedin Michael ?
Michael: Umarım dedim.Hadi kampı kaldıralım.Biz giderken bir yangında bizden dolayı olmasın.
Jessie: Doğru.O zaman kalkalım.
Brine: Bence sabah gidelim.Daha aydınlık bir ortamda daha kolay kanıtlar buluruz.
Michael: Peki o zaman nöbet bende.Siz yatın.Birkaç saat sonra 2'si uyudu ve nöbet tutan arkadaşlarıda uyuya kalmış.Sessizce arkalarından geçerken *acaba yanlarında ayna varmı en azından neye benzediğimi öğreneyim* diye bir çanta aramaya koyuldum.Ve tabi sanırım Jessie'nin çantasında 1 cep aynası buldum.En azından öyle sanıyorum.Aynayı alıp harabelerin oraya gittim.Cep aynasını açtığımda ise hiç birşey göremiyordum.Bu yüzden gün ışığını beklemek yerine uyumayı seçtim.Bir ağac gövdesine bedenimi yaslayıp uyumayı bekledim.
_08:14 Hatırladığım Kadarıyla_
Yüzüme vuram soğuk sonbahar esintisiyle uyandım.Etraf sanki rastgele boya fırçası darbeleriyle oluşmuş gibiydi...Yavaşça yerimden doğrulup esnedim.Tabi ilk önce etrafa bakındım.Hala akşamki harabeler ve o gençlerin çadırları duruyordu.Çadırların içine iyice bakınca kimse yoktu.Yavaşça çadırlara yaklaştım.Ve bir harita buldum.Bu harita kasabanın sanırım neredeyse hepsini içeriyordu.Daha sonra arkamdan bazı konuşmalar duydum.
Brine: O aynayı niye istiyorsun hala anlamadım.
Jessie: Anlaman gerekmiyor sadece ara.
Michael: Hadi ama şehre gidince buluruz bir tane.
Jessie: Peki...Çabuk olalım o zaman.
Brine: Nihayet.Kasabanın harabeleri ve ''ayna'' aramaktan kurtuldum.
Jessie: Heveslenme ! Birkaç gün sonra tekrar buraya gelcez.
Brine: Pff...''Peki''Onlar yavaşça toparlanırken bende aldığım harita ile yolumu bulmaya gittim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz
Acak"Hersey için gereken bir madde vardır.Yaşam için su,hava ve yiyecek.Karanlığın ise sadece tek birşeye ihtiyacı vardır,bir hataya..." _ChoiceYourLand