8.BÖLÜM

2 0 0
                                    

   Uyanınca direk kalktım ve Carrie'e baktım.Ama orda değildi.Direk onu telefonumdan aramaya çalıştım.

Ben: Hey Carrie ! Nerdesin ?
Carrie: Tanrım sakin ol.Sadece yürüyüşe çıktım.5 dakika'ya ordayım.
Ben: Acele et biletler hazır uçağı kaçıracağız.
Carrie: Tamam.

  Bende o gelene kadar hazırlanmaya başladım.Birkaç dakika sonra geldi.Yürüyüşe çıktığı her halinden belliydi.Alışveris torbaları dışında...

Ben: Sadece yürüyüş yaptığını zannediyordum...
Carrie: Neticede soğuk biryere gidiyoruz.Biraz kıyafet aldım o kadar.
Ben: Pekala,hadi toparlan.Bende otel parasını vereyim.

  Aşağı inerken Oteldeki herkez bana uçaktakiler gibi bakıyorlardı.Bazılarıda çocuklarını gizlemeye çalışıyorduki bunda pek başarılı değil...Parayı resepsiyona verdikten sonra Carrie'i beklerken Carrie inmişti.Taksiyle giderken söför bizimle pek muhabbet etmedi.Sadece aynadan bize kısık gözlerle bakıyordu.Bizde takmadık ve parayı verdik sonra hava limanına vardık.Biletimizin olduğu firmayı bulunca ne zaman gelceğini sorduk.Erken gelmişiz çünkü daha 1 saat varmış.Bizde ordaki bir kafeye oturup kahve sipariş ettik.

Carrie: Pekalâ...ikimizde birbirimiz hakkında pek şey bilmiyoruz.Ben buraya sadece tarihi eserlerle ilgili bir tur haberi almıştım.Büyük bir tarih sever olduğum içinde kabul ettim.Ama şimdiyse Rusya'ya gidiyorum.Ne kadar tuhaf ha ? Eee sen niye buralara geldin ?
Ben: Ben sadece normal bir hayat yaşıyordum.Taaki 2 tane salak beni bıçaklayana kadar.Şimdiyse madenci gibi taş arıyorum.Geçen haberlerde görmüşşündür zaten.Bir kişi beti benzi akmış bir şekilde ölü bulundu.Onlara göre bir suçlu,kendime göreyse sadece normal bir hayat istiyordum....Sadece ablamı görmek istiyorum.Birkaç gün önce eve gelmiştim.Yani ölümümden yıllar sonra.Ama şimdi yok.
Carrie: Hey üzülme,belki bu taşları ararken ablanı da buluruz.
Ben: Taşları ararken mi ? İstiyeceğim son şey taşları ararken ablamı bulmak.Ablamı bu yolculukta bulmak istemiyorum.
Carrie: ...Ben üzgünüm.Yani bunlarjı anlattığın için.
Ben: Ben özür dilerim.Sadece biraz...daha doğrusu ne haldeyim onu bile bilmiyorum ve polisler tarafından aranıyorum.

  Biraz sessizlik ve bir megafondan gelen sesle kendimize geldik "Rusya'ya olan 1262 sayılı uçak yarım saat içinde kalkacak.Lütfen bininiz".Ardından uçağa bindik ve koltuklarımızı aradık.Yanyana oturmamız gerekiyordu.Ama o Venedik uçağında patakladığım dangalaklar vardı.

Ben: Hey kendi yerinize oturun hadi.Yoksa tekrar sizi-
???: Oh yoksa ne bizi dövermisin ? BENCE SEN BİZİ ÖLDÜRSEN DAHA İYİ YAPARDIN !

Belinden tabancasını çıkarttı ve Carrie'e ateş edecekti.Ama...kurşun bana geldi.Tamda kalbime...Orada yere yığıldım.Duyduğum son sözler ise şuydu "Sende geliyorsun güzelim" arkasındaki  "Nereye götüreceğiz onu ?" silahı tutan "Kızı merkeze götüreceğiz ve cesede gelirsek onu burdan çok uzağa gömün." arkasındaki "Anlaşıldı.

    ___/Birkaç Dakika Sonra\__   

Brown: Bakıyorumda kim gelmiş.
Ben: Beni rahat bırak.
Brown: Biliyorsun şu anda ölüsün.Ve benim sana ihtiyacım var.Hehehe ama ablanın sana dahada ihtiyacı var Jack...
Ben: NE ?!

  Bir portal açıldı,içine dikkatle bakınca ablam vardı.Kanlar ve yaralar içinde duruyordu.

Ben: ANLAŞMADA BU YOKTU !
Brown: Hey ya taşları toplayıp bana ver.Yada ablan acılar içinde benimle kalacak.Seni tekrar canlandıracağım.Ve gene söylüyorum TAŞLARI VER VE ABLANI GERİ ALIRSIN JACK !

   Uyandığımda toprağın altındaydım.Topraktan kendimi çıkartmaya çalışınca Brown'un sesi geldi "Vur" dediğini yaptım ve onca toprak havalara yayıldı.Etrafa bakınca hava kararmıştı ve otlak bir arazideydim.Etrafıma daha da bakınca yolu gördüm.Toprak bir yol olduğu için yola bakınca arabayla uzaklaşmışlardı.Bu iz beni gömen kişinin arabasıydı.Yürüyerek izleri takip ettim.Ama fark etmemiştimki gözlerimdeki alevi daha fazla hissediyordum artık.Ve cebimden saatime baktım ama yoktu.Herşeyimi almışlardı,şapkamda mezarın üstündeydi.Aldım ve izleri takip etmeye devam ettim.
              __/1 Saat Sonra\__            
Nihayet onları bulmuştum,bir bara giriyorlardı.Girdiklerinde bende yavaşça bara yöneldim.Barın kapılarını açıp tam içeri girdiğimde televizyonda haberi gördüm."Rotası Rusya'ya doğru olan bu uçağa polislerin günlerce aradığı Veba Doktoru denen şahış bu görmüş olduğunuz 2 adam tarafından etkisiz hale getirildi.Evet bay Jerrie ve Edward Veba Doktoru'nun buraya geleceğini nasıl bildiniz ?" Jerrie yani şişman olan "Bulmamız o kadarda kolay olmadı biliyorsunuz Venedik'teyiz ve burda heryerde Veba doktoru kaynıyor.Tabi en son Rusya uçağına binerken onu görmüştüm ve takip ettim arkadaşlarımın sayesindede onu yakaladık ve onu sizlerden uzak bir noktaya sakladık bayan Susie.Şu anda güvenli olduğunuzu söyleyebiliriz." Muhabir Susie kameraya dönerek "Evet sayın izleyiciler bu haberle birlikte haberimizi sonlandırıyoruz bundan sonrada spor haberleriyle devam edeceğiz iyi akşamlar."O sırada tam anlamıyla donmuştum.Ama şu anda hayattaydım ve önemli olanda bu.Şimdi görevime odaklanmalıydım,ama Carrie'yi bulmam gerektiğinin farkındaydım.O sırada beni Jerrie'nin adamlarından birini yukarı çıkarken gördüm.Onu takip ettim ve odasına çıkarken görmüştüm.Anlaşılan sarhoştu çünkü heryere çarpmıştı,odasına girerken kapısını açık bırakmıştı.O sırada hemen yatağa yığılmıştı.İçeri girdim ve kapıyı kapattım ardıdan ona baktım.Derin bir uykudaydı ayrıca arabasının anahtarı ve eşyaları masadaydı.Onları aldım ve onuda omzuma aldım.Ama önden çıkamazdım bu yüzden pencerenin altına baktım,samanlar vardı.Onu attım ve ardından ben önden çıktım.Sonrada onu aldım ve arabasının bagajına attım bende şöför koltuğuna oturdum ve beni gömdüğü yere geri götürdüm.

???: Nerdeyim ben ? Sen...ama sen-
Ben: Ölmüştüm değilmi ? Kusura bakma ölmeyi beceremiyorum.Şimdi konuş kimsin ve kime niçin çalışıyorsun ?
???: Yok ya ? Ne yaparsın ?
Ben: Kimse yaşadığımı anlamasın diye seni buraya beni gömdüğün yere gömerim.Konuş şimdi...belki bırakırım seni.
???: Peki...BornNew adında bir grupta çalışıyoruz.Ben yani James,Jerrie ve Edward seni eğer yakalarsak ve...öldürebilseydik yüklü miktarda para alacaktık.Lütfen tüm bildiklerim bunlar.
Ben: Peki...ama yanımda bir kız vardı.O nerede ?Ayrıca senin öbür işbirlikçi şiskoların nerde huh ?
James: Kız-kızmı ?Ahh...evet şu kız.O nerde bilmiyorum a-ama öbürleri onu şeye götürmüştü.
Ben: Rusya...Hmm,pekâla iyi uykular bu arada.
James: N-ne !?

Bir dokunuş ve hemen yığıldı.Sonra onu beni gömdükleri yere geri gömdüm.Sırada yapacağım şey ise Carrie'yi bulmaktı.Aldığım araba anahtarıyla arabaya yöneldim,haritayı aramaya basladım.Haritayı bulmuştum şimdide rotam olan soğuk diyarlara yani Rusya'ya gidiş vaktiydi...

 

 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 23, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

RuhsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin