Final

639 29 1
                                    

bu sabah çok güzel bir sabahtı. güneşin ışıkları altında uyuyordu. leylakın narin kokusu, kuşların muhteşem sesleri, esen rüzgar ağaçların yapraklarına dokunuyordu ve bu yüzden huzur verici ses geliyordu, dışarda koşup bağıran çocukların çığlıkları ve daha bir sürü etrafını saran güzelliklerin sesiyle gözlerini açtı. derin nefes alıp gülümsedi. başını çevirip Aliyi görmeyince aşağıdan çığlıklar sesini duydu. gülümseyip ayağa kalktı. yorganı kenara çekip elini karnına götürdü.
Eylül: (gülümseyerek) doğmanıza iki hafta kaldı canlarım 😊 en heyecanlı iki hafta..
ayağa kalktı ve yavaş yavaş aşağı indi. aşağıdan Alinin Ömerle savaş sesleri geliyordu.
Ali: noldu?! kaybettin işte! aha da tüm altınlar benim oldu.
Ömer: hayır, benim oldu. sen doğru oynamıyorsun!
Ali: yapma ya! peki kimdi önce bana ,,ben dışarı bakacağım" diyen sonra gizlice sandığın yanına giden?
Ömer: bu benim planımdı. sende plan yap.
Eylül: napıyorsunuz burda?
Ömer: anne, birşey söyle babama! o doğru oynamıyor! hile yapıyor!
Ali: aa şu bak! nasılda ispiyonları beni. anasının oğlu.
Eylül: babası sende doğru oynasana. hile yapma. 😂
Ali: ben miyim hile yapan? 😂 senin bu oğlun varya, tilki gibi sinsi.
Ömer: ya anne!
Eylül: oğluma laf ettirmem!
Ali: ha siz şimdi birlikte oldunuz dimi? ana oğul çok güzel takım oldunuz. ben ne yapacağım?
Eylül: şimdi hepimiz güzelce kahvaltı yapacağız, sonra devam edersiniz. hadi!
Ali: gel lan buraya, sıpa! 😂
Ömeri kucağına alır ve masaya oturtur. Eylül banyoya gider elini yüzünü yıkamak için. Ali de ardından. birlikte banyoya girerler. Eylül yıkanınca Ali onu gülümseyerek izler. Eylül aynada bunu farkeder.
Eylül: (gülerek) noldu niye gülüyorsun?
Ali: 7 yıl geçti.. herşey hem değişti, hemde eskisi gibi kaldı.. bana bir yiğit verdin, diğerleride yolda.. sana ne kadar minnettarım bilemezsin.
Eylül: biz hep bir olduk, birlikte savaştık, ne maceralar atlattık, üzüldük, ağladık, kırıldık ama sonunda mutlu olmayı başardık. ama birlikte yaptık bunu.
Ali Eylüle yaklaşır ve arkadan sarılır ellerini karnına koyarak.
Ali: ne kadar kaldı doğuma?
Eylül: iki hafta. heyecanımı sana anlatamam.
Ali: anlatma çünkü bende aynısını hissediyorum.
sarılırlar ama bu sarılmayı içerden bir ses böler.
Ömer: anne!!! hadi ben acıktım!!!
Eylülle Ali gülerler.
Ali: adamın karnı acıkmış, valla rahat bırakmaz. 😂😂😂
Eylül: aynen 😂😂
Ali: geliyoruz lan sıpa! 😂😂😂
Ali aşağı iner, ardından Eylül. geldiklerinde Ömer oturmuştu.
Ali: geldik lan, az bekle.
Ömer: ya sarılmanızı, öpüşmenizi sonraya bırakın, acıktım ben.
Ali: ulan..
Eylül: oğul sen bu sözleri nerden biliyorsun?
Ömer: e babam her gün seni öpüyor ya.
Eylül: (kısık sesle) Ali bak gördün mü? ne kadar söyleyeceğim sana ,,çocuğun yanında beni öpme" diye?
Ali: (kısık sesle) e o da bakmasın. sanki aksiyon film seyrediyor, sıpa.
Ömer: aa yeter ama! hadi!
Ali: lan bana bak. eğer bir daha böyle konuşursan, senin o dilini koparırım.
Ömer: yapamazsın.
Ali: (yüzünü büzerek) nedenmiş o?
Ömer: çünkü ben senin oğlunun ve babalar oğullarına kıymaz.
Ali: ulan sen ne zeki çıktın be.
Eylül o sırada sofrayı kuruyordu. kulakın bit ucuylada onları dinliyordu.
Eylül: aferin benim oğluma. koruyor işte annesini.
Ömer: aynen, ben koruyacağım annemi.
Ali: yapma ya, peki ben burda ne işe yarıyorum?
Eylül: sen yemeğini ye.
Ali yemeğini yer. Eylül çekildikten sonra konuşur.
Ali: (kısık sesle) pşt
Ömer ona bakar.
Ali: (kısık sesle) göreceksin, alacağım tüm altınlarını elinden.
Ömer: istersen al, benim Gültepem var.
Ali: ya sabır, oğlum 18 varmadan elden gidecek ya.
Eylül: Gültepe kim?
Eylülde oturur.
Ömer: Gültepe kötü insanlar yüzünden zindana düşmüştü. kendisi bir köyde yaşıyordu ve çok mutluydu. ama kötü insanlar geldi ve köyü darmadağın edip, Gültepeyi rehin aldılar. o bir yardım bekliyordu. sonunda bir prens çıktı ve ordaki tüm kötü insanları öldürüp, Gültepeyi kurtardı.
Eylül: hmm peki kimmiş bu yiğit prens?
Ömer: ben. 😊
Eylül: aferin benim oğluma. peki senin beyaz atın var mı?
Ömer: beyaz atım mı olmalı?
Eylül: evet. hani böyle masallarda oluyor ya, beyaz atlı prensler, seninde beyaz atın olmalı.
Ömer düşünür 🤔
Ömer: benim atım babam olacak.
Eylül güler. Ali şaşkınlıkla ona bakar.
Ali: neden ben oluyormuşum?
Ömer: çünkü sen benim kulumsun ve ben ne istersem onu yapmalısın.
Ali: emredersiniz prensim!
üçüde gülerler.
Eylül: aşkım Cemre ile Aslan ne zaman dönüyorlar?
Ali: bilmem. dün aramıştım, Aslan dedi ki Fatih çok naz yapıyor, gelmek istemiyor diye.
gülerler.
Eylül: ya ben yerim onu. kaç yaşına girdi?
Ali: 8.
Eylül: kocaman olmuş.
Ömer: baba, Aleyna ne zaman geliyor?
Ali: bugün akşam geliyor oğlum.
Ömer: oley!!!
Eylül: hadi bitir yemeğini.
Ali: bence sen çok sevinme. birazdan parasız kalacaksın cicim.
Ömer: hayır kalmayacağım.
Ali: kalacaksın.
Eylül: aa yeter ama. birisi 7 yaşında çocuk, diğeri 36. noluyor ya?
Ömer: babama söyle, o yapıyor.
Ali bir dilim salatalık alır ve Ömere atar.
Ali: sen ne kötüsün ya.
Ömerde bir dilim peynir alır ve Aliye atar.
Ömer: sensin kötü.
Eylül: yemekle oynamak yok!
Eylül masayı toplar.
Eylül: Ali senin bugün işin yok mu?
Ali: izinliyim.
Eylül: he tamam.
Eylül mutfağa geçer ama olduğu yerde durur. sancısı tutar ve elindeki tabaklar yere düşerler.
Eylül: ahh!!!
Ali: Eylül!
Ali koşarak mutfağa gider, Ömer ardından.
Ali: Eylül, Eylül noldu?
Eylül: ahh Ali, Ali sancım var.. ahh!!!
hızlı nefes alıp veriyordu. Ali ona yardım ederek arabaya götürür.
Ömer: baba
Ali: oğlum korkma tamam mı? hadi bin arabaya.
Ömer arkaya geçer, hastaneye giderler. ardından 1 saat geçer. Ali koridorda Ömerle bekliyordu.
Ömer: baba, annem niye öyle oldu?
Ali: kardeşlerin geliyor Ömer. o yüzden.
doktor çıkar.
Ali: doktor bey, noldu?
doktor: doğum başlamıştır ama uzun sürebilir. siz bebeğin eşyalarını getirdiniz mi?
Ali bebek çantasını verir.
Ali: hepsi burda.
doktor: tamam. bundan böyle size beklemek düşer.
Ali: peki.
doktor gider. Alinin telefonu çalar, arayan Aslandır.
~konuşma ~
Ali: efendim Aslan
Aslan: kardeşim biz geldik sonunda da, siz nerdesiniz?
Ali: Aslan, Eylülün sancısı tuttu, hastanedeyiz şimdi.
Aslan: ne diyorsun ya? hangi hastane?
Cemre: n'oluyo?
Aslan: tamam kardeşim, biz diğerlerine de haber veririz.
~konuşma biter ~
Cemre: noldu ki?
Aslan: Eylülün sancısı tuttu. hastanedeler şimdi.
Cemre: e hadi gidelim hemen. yolda diğerlerine haber veririz.
Fatih: anne nereye gidiyoruz?
Cemre: Eylül teyzen varya?
Fatih: evet.
Cemre: o doğuruyormuş, yani kuzenlerin geliyor.
Fatih: oley be!
~konuşma ~
Cemre: alo Songül
Songül: efendim Cemre. geldiniz mi?
Cemre: geldik geldik ama şimdi hastaneye gidiyoruz. Eylülün sancısı tutmuş.
Songül: hangi hastane?
Cemre: Merkezdeki.
Songül: tamam bizde geliyoruz.
~konuşma biter ~
2 saat sonra herkes hastanede toplanmıştı.
Kader: doktor ne dedi?
Ali: uzun sürecekmiş.
Kader: tamam.
Yaren: anne.
Kader: söyle annecim.
Yaren: şimdi Eylül teyzeninde bebeği olacak dimi?
Kader: aynen öyle. yani kuzenleriniz.
Murat: kız Yaren, duydun mu? kuzenlerim geliyor.
Yaren: aa onlar bir tek senin kuzenlerin değil tamam mı? burda herkesin kuzenleri.
Murat: kendini akıllı yere koyma, sana yakışmıyor.
Yaren: sus be.
Melek: baba.
Güney: efendim kızım.
Melek: senin bu oğulların beni bugün öğretmenimize ispiyonladılar.
Ege: ama hakkettin.
Efe: aynen.
Güney: niye yaptınız ki?
Ege: Efe sen söyle, yoksa ben tiksiniyorum bundan.
Efe: hayır, sen söyle. ben şimdi iğrenirim.
Güney: lan biriniz söylesenize!
Melek: hele bi deneyin.
Songül: Melek!
Ege: tamam o zaman ben söylüyorum. sizin bu kızınız bugün Hakanı öptü.
Tuna: yuh!
Efe: hemde dudağından.
Ali: oha!
Güney: kız ne diyor bunlar?
Melek tedirgin olur.
Melek: y-yalan! külleyen yalan!
Efe: tabi canım tabi.
Ege: bende foto var.
Melek: (kısık sesle) ben sizinle evde konuşacağım. 😡
Ege ile Efe sinsi sinsi gülerler.
Aslan: ya Mertler nerdeler?
Cemre: haber verdik. trafiğe takıldılar herhalde.
Ali sandalyede oturmuş, o günü hatırlıyordu.
Flashback.
Ali: şey... yardım edeyim istersen?
Eylül: yok. sağol.
Ali: hı...
Eylülün sallanarak yürüyüşünü görür.
Ali: galiba çok ağırlar. ver ben götüreyim
Eylül: teşekkür ederim
poşetleri verir.
Ali: bizim mahallede mi kalıyorsun?
Eylül: hıhı evet
Ali: tanışabilir miyiz?
.....................................
Ali: sen bir kızı çok önemsiyorsun. ondan ayrılamıyorsun sürekli onun yanında olmak istiyorsun. ona sarılmak istiyorsun, kokusunu içine çekmek istiyorsun...... sürekli o kızı izliyorsun ve izlemek istiyorsun. geceleri onu düşünmekten uyuyamıyorsun. rüyalarına giriyor ve seni rahat bırakmıyor. o kız sana hem acı çektiriyor hemde Dünyanın en güzel, en tatlı birşeyi veriyor sana. böyle birşeyin adı nedir?
Burak: aşk.
Flashback Son.
Ali derin nefes alır ve gülümser.
Ali: (kısık sesle) sen bana Dünyanın en tatlı, en güzel birşeyini verdin... seni çok seviyorum..
Akşam.
Mertlerde gelmişlerdi. Ali ameliyathanenin önünde bir o yana, bir bu yana yürüyordu. kendine yer bulamıyordu. hem seviniyordu, hemde korkuyordu. ya birşey olursa?
Ali: Allahım delireceğim ya! niye çıkmadılar hala?
Güney: Allah Allah sanki bakkala ekmek almaya gitti kız. doğum bu doğum olm! sakin ol.
Ali: olamıyorum işte. ya birşey olursa? ya birşey ters giderse?
Songül: lan ağzını hayra aç!
Güney: lan bana bak! Songüle bırakmam seni burda ben gebertirim ha!
Ali: of..
sonunda doktor çıkar.
Ali: noldu?
doktor: tebrik ederim, ikiziniz oldu.
Ali olduğu yerde durur. diğerleri çoktan sarılıp, bağırıyorlardı. Mert Aliyi dürter.
Mert: lan olm! lan uçtun gittin dünyanın öbür tarafına! hey!
Ali kendine gelir ve bir kaç dakika sonra...
Ali: ALLAH ALLAH!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
çocuklar kulaklarını kapatırlar.
Güney: ulan yavaş lan, yavaş! burası babanın eve değil, bizde başka da insanlar var burda!
ama onu dinlemiyordu. bağırıyordu.
Tuna: lan birisi susturun şunu!
Kader: kulaklarım koptu!
Aslan: doktor! doktor!
doktor: n'oluyo burda?!
Aslan: ya şuna bir sakinleştirici falan yapın, birşey yapın sussun! Allahım ben kulaklıklarla bile bu kadar yüksek müzik dinlemiyorum!
Mert: lan sanki anama bacıma sövüyorlar ya!
doktor Aliye sakinleştirici yapar ve Aliyi sandalyeye oturturlar. bu sırada Eylülü çıkartırlar. herkes Eylülün ellerini tutar.
Cemre: canım kardeşim tebrik ederim.
Eylül: teşekkür ederim.
Songül: tebrikler Eylül, Allah analı babalı büyütmeyi nasip etsin inşallah.
Eylül: çok teşekkür ederim, iyiki varsınız 🤗
Alinin önünden geçerler. Ali bitkin gibi oturuyordu. boş gözlerle önünden geçen Eylüle bakar.
Eylül: Ali? Ali!
Ali hafif gülümsüyordu. bir noktaya bakıyordu. (yazar: Tövbe ya, deli ettim adamı 😂😂😂)
Yarım saat sonra.
Ali: herşeyim....
alnından öper. millet gitmişti. bir tek Ömer ve Ali kalmışlardı.
Ömer: canın acıyor muydu anne?
Eylül: acımıyordu hayatım.
Ömerin yanağından öper. bebekleri getirirler. bir kız, bir erkek olmuşlardı. erkeği Aliye, kızı Eylüle verirler. çok tatlılardı ya.
Eylül: kız sana benziyor Ali. 🤗
Ali: bence oğlan bana, kız sana.
Ömer: baba isimlerini ne koyacağız?
Ali: bilmem oğul, annen ne isterse o olsun.
Ömer: benim adımı kim koymuştu?
Eylül: baban.
Ali: evet, bunlarında annen koysun.
Eylül düşünür.
Eylül: kızın adı Hayat olsun, erkeğin Umut. bizim hayatlarımızın umutları olsunlar.
gülümser.
Ömer: baba, benim sana birşey söylemem lazım.
Ali: söyle oğul.
Ömer derince nefes alır.
Ömer: ben büyüyünce Aleynayla evleneceğim.
Ali: tamam, evlendiririz.
birden kendine gelir.
Ali: ney?!!
Eylül güler.
Ali: ne diyon lan?!
Ömer: Aleynayla evleneceğim dedim.
Ali: nah evlenirsin!
Eylül: Ali!
Ali: hangi Aleynayı diyorsun sen?
Ömer: Meral teyzeyle Mert amcanın kızı Aleyna.
Ali: cidden mi? bende komşunun kızı Aleyna zannettim!
Ömer: aslında onlarda da Aleyna var ve çok güzel...
Ali onun sözünü keser.
Ali: Ömer dellendirme beni!
Eylül: sende beni dellendirme!
Ali: ben ne dedim ya şimdi?
Hayat ağlar.
Eylül: he aferin size. kızımı da ağlattınız. hadi ikinizde eve.
Ali: tamam sustuk.
Eylül: iyi yaparsınız. kızım ağlama bebeğim, annen burda, ağlama.
Hayatı kucağına alır ve uyutur. yarım saat sonra Ömer uyur.
Ali: (kısık sesle) uyudu benim yiğidim.
Eylül: (kısık sesle) aynen.
Ali Eylülün yanında oturur ve elini tutar. öper.
Ali: sen nasıl birşeysin ya? hem hayatım oldun, hem umudum hemde canım oğlumun anası.. çok seviyorum 😘
Eylül: bende.
ve tutku dolu bir öpüşme 🔥🔥🔥💏💏💏
Son.
Bugüne kadar yanımda olan tüm okuyucalarıma sonsuz teşekkürler 🙏

KırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin