Freud'un Bakış Açısı - 2

305 2 0
                                    

Freud, obsesyonel nörozu olan bir hastanın dürtüsel örgütlenmesinin gelişiminin anal sadistik döneminde bulunan bir çocuğunkine benzediğini bildirmiştir.

Anal sadistik evre libido gelişiminin ikinci evresidir. Çocuğun 2 ile 4 yaşları arasındaki dönemini içine alır. Bu dönemde çocukta dışkılamada boşaltma ve tutma yetenekleri gelişir. Anal sadistik döneme gerilemenin ön koşulu anal döneme saplanmadır. Bu evreden geçerken yaşanan sorunlar, özellikle tuvalet eğitimi sırasında yaşanan güçlükler, anal sadistik döneme saplanmayı kolaylaştırırlar. Obsesyonel nörozun gelişiminde çocuğun boşaltım işlevlerinin denetimini kazandığı ve tuvalet eğitiminin verildiği bu dönemin özel önemi olduğu öne sürülmüştür. Tuvalet eğitimi, çocuğun egosu ile dürtüleri arasındaki ilişkinin gelişmesinde önemlidir. Bu eğitim, çevrenin dikkate alınması ile çocuğun dürtü doyumunu geri bırakmayı veya ondan vazgeçmeyi öğrenip öğrenemeyeceği ilk durumdur. Tuvalet eğitimi ile dürtülerinin anında tatmininin engellenmesine çocuk ya kızgınlıkla karşı koyar ve dışkısını boşaltarak protesto eder veya annesinin cezalandırması ihtimaline karşı korku ile boyun eğer ve dışkısını boşaltmaktan kaçınır.
Bu, anne ile çocuk arasında zaferin bazen anne bazen çocuk tarafından kazanıldığı bir savaşı başlatabilir.

Eğer anne çok kesin bir tutumla çocuğu suçlar ve cezalandırırsa çocuk, suçluluk duyguları ve itaat etme zorunluluğu ile öfke ve karşı koyma isteği arasında bocalamaya başlar. Anne ile etkileşiminde çocuğun karşı koyduğu şey yasaktan çok bu yasağa ille de uymasının beklenmesidir.

Tuvalet eğitimi çevresindeki çatışmalarla anal karakter özelliklerinin oluştuğu kabul edilir. Freud başlıca anal karakter özellikleri olarak düzenlilik, tutumluluk ve inatçılığı tanımlamıştır. Freud’a göre, anal karakter özellikleri obsesyonel nörozda belirginleşirler.

Günümüzde, anal karakter özellikleri taşıyan hastalar, Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu şeklinde tanımlanmakta ve bu durumun OKB’den farklı olduğu düşünülmektedir. OKB gelişiminde tuvalet eğitiminin önemli rolü olduğu inanışı da zaman içinde sorgulanmaya ve kabul görmemeye başlamıştır.

Judd, OKB ile ilgili diğer özellikleri gösteren çocuk hastalarının hiç birinin tuvalet eğitiminde güçlük yaşamadığını belirlemiştir. Obsesif kompulsif kişi anal erotik ve saldırgan dürtülerini yalıtma, karşıt tepki oluşturma ve yapma-bozma savunma düzeneklerinin yardımı ile bilinçdışında tutmaya çalışır.

Freud, karşıt tepki oluşturma, yalıtma ve yapma-bozmayı obsesyonel nörozun tipik savunmaları olarak tanımlamıştır. Karşıt tepki oluşturmada çatışan iki dürtüden biri diğerini baskı altında tutmak için aşırı derecede yoğunlaşır diğeri ise bastırılarak kaybolur. Görünürde olan, bastırılmış olanın tam zıttıdır. Obsesyonel nörozda karşıt tepki oluşturma düzeneğinin yardımı ile ileri derecede güçlü olan öfke bastırılmaya ve bilinçdışında tutulmaya çalışılır. Karşıtını bastırılmış olarak tutmak için bilinçli olan sevgi çok büyük bir yoğunluk kazanır. Böylelikle, öfkenin bilinçdışında tutulması ile obsesif kompulsif kişi ilişkilerinde oldukça kibar ve nazik olmayı başarır.

Yalıtma bazı düşüncelerin veya davranışların diğer düşüncelerden veya yaşantının geri kalan kısımlarından savunma amacıyla ayrı tutulmasıdır. Bir düşünce, bir fikir veya bir eylem bağlamından, koşullarından ayrılmış olur.
Düşünce duygudan ayrılır, çağrışım bağlantıları baskılanır veya kesintiye uğratılır; düşünce bilinçte zayıflamış, etkinliğini kaybetmiş, olağan düşünce süreci sonucu oluşmamış gibi kalır. Bu renksiz ve önemsiz bellek içeriği artık hastanın zihinsel işleyişinde önemli rol oynamaz. Bir anlamda, yalıtma ile zihindeki bazı düşüncelere sanki "dokunulmamaya" çalışılmaktadır.

Freud, Sıçan Adam olgusunda kompulsif eylemleri analiz ederken yapma - bozma mekanizmasının tanımını yapmıştır.
Yapma - bozmada bir eylem bir diğeri tarafından iptal edilir. Bunun tipik bir örneği, sevgilisinin arabası çarpmasın diye Sıçan Adam’ın yoldaki bir taşı önce yana koyup sonra tekrar ortaya getirmesidir. Bazen de aynı eylemi bunun tam aksi niyetle yapmaktadır. İki evreli ve ikincisinin, birincisini yansızlaştırdığı kompulsif eylemler obsesyonel nöroz için tipiktir. Bu iki evreli eylemler birbirine zıt iki dürtü arasındaki çatışmayı ifade ederler. Obsesyonel nörozda bu dürtülerin sevgi ve nefret olduğunu bir kez daha belirtelim. OKB’de sıkça karşımıza çıkan tekrarlamalar bir
yapma - bozmadır.

Buradaki temel amaç bir eylemin iptal edilmesi ve farklı bir niyetle tekrarlanmasıdır. Eskiden dürtüsel olarak yapılmış olanın yerine şimdi süperegonun yaptırdığı geçirilir. Yıkama kompulsiyonları da daha önce gerçekleştiği varsayılan bir kirlenmeyi bozma amacını taşırlar.

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin