Müdür odasından çıktım. Gerçekten ne yaşıyorduda kendine zarar veriyorduki? Çantamdan psikoloğun kartını aramaya başladım. Lucy için iyi olcaktı.
Kartı bulmuştum. Numarayı tuşluyordum ama tanıdık bir el telefonumun üstündeydi.
Lucy'nin babası.
David herşeyi biliyormuş gibi gözüküyordu. " Onu basit bir psikolog ile düzeltemeyiz. Onun kişiliği böyle." Hüzünle kafamı salladım. David bir şey demek için ağzını açtı ama demekten vazgeçip yine kapadı. "Lucy'nin bir kaç gün Jessica'da kalmasını rica edebiliriz. O sırada odasını tarzına uygun birşeyler yaparız.
Lucy'nin gözünden:
Annem beni arayıp Jess'de kalmamı söyledi ve lanet olsun Jess ile artık arkadaşlığımız bitti. Kalcak hiç bir yerim bile yok.
Çardağa Toby'nin yanına oturdum. "Üzgün görünüyorsun." Başımı sallıyarak karşılık verdim. "Sorun ne?" "Annem Jessica'da kalmamı söyledi ama Jess ile arkadaşlığımızı bitirdik." Toby anlayışla bana baktı. "Bizim yurda gelebilirsin." "Gerçekten mi?" "Tabii eğer erkek yurduna dayanabilirsen." Şirin bir gülümseme geldi yüzüme. "Evet bu işi yaparım."
Okul çıkışı Toby ile bir otobüse bindik. Resmen sevgili gibiydik. Gülüşü harikaydı ve ben gülüşüne aşıktım. Liseli sevgililer gibi. Evet evet üniformamız olsaydı tamda liseli sevgililere benzerdik. Fakat biz üniversiteliyiz.
10 dakikada gelmiştik. Buradan bakınca erkek kaynıyordu ama bahçede dolaşan kızlarda vardı. Toby demir kapıyı açtı ve bahçeye girdi. Bende onun peşinden ilerledim.
Toby'nin odasının önüne gelmiştik ve Toby hızla beni içeri aldı. "Her gece dokuzda her odayı kontrol ediyorlar. Birini aldıkmı içeri veya yurttan kaçtıkmı diye bakıyorlar. İşte o zaman doğru tuvalete koşucaksın." Tamam anlamında kafamı salladım.
Saat dokuza kadar komik videolar izledik. Bi arada Toby resim yapışını gösterdi.
"Kolyem yok." Hızla boynumu tekrar yokladım. "Bahçeye bakmamı ister misin?" "Evet iyi olur." O kolye gerçekten benim için değerliydi. 18. doğum günü partimde babam bana vermişti. O zamandan beri kolyeyi boynumdan çıkarmamıştım.
Birden kapı çaldı. Toby diye tahmin ettim ve kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açtım. Karşımda bir teyze duruyordu.
Teyze gözlüğünü gözüne taktı ve beni baştan sona inceledi. "Sen." diye lafa girdi. "Ben?" "Sen Toby'nin çizdiği kızsın. Demek artık sevgilisiniz." Lanet olsun benimi çiziyordu bu çocuk. "Ahh hayır." "Kızım buralarda pek gözükme ben affetim ama kocam görürse affetmez. Seni tanıdığım için kızmıyorum. Yani sevgili oldunuz artık ne yapacağınızı bilecek kızsınız."
Sussun diye kafamı salladım. Yoksa ben itiraz ettikce o ısrar etcekti. Teyze gitmişti ama daha kapıyı kapatmadan Toby geldi.
"Bizi sevgili sandı." Toby bana baktı. "O teyze. Sanırım buranın sahibi. Benide oldukça tanıyor olmalı hemen buldu kim olduğumu." Toby hızla ayağa kalktı. "Sen yatakta yatarsın ben yere yatarım." "Toby kolyemi buldun mu?" Bana kolyemi uzattı. Bende elinden hızla çekip yatağa yattım.
Saatler ilerliyordu ve Toby'in de benim gibi uyumadığını hissediyordum. "Toby" Karanlıklar içinde onu görüyormuş gibi ona döndüm. "Efendim." "Rahat değilsin yanıma gel." Toby ayağa kalktı ve hızla yanıma oturdu. Kullanmadığım yorganı araya sınır olarak yerleştirdi. Ama üşüyordum. "Toby?" "Efendim." "Üşüyorum." Bu sefer yorganı üstüme attı.
Uyandığımda birbirimize sarılıyorduk. O kaslı kolu benim karnımdaydı. Bende onun kolunu tutmuştum. Yastıktan yine aşağı kaymışım. Asla yastıkta yatamazdım.
Hiç bu anın bitmesini istemezce gözlerimi geri kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Yüzüm
Teen FictionLucy ailesine karşı tatlı ve nazik görünen bir kızdır ama diğer insanlara karşı gayet kaba, sinirli görünen bir kıza dönüşür. Siyahlar içindeki kızın pembeliği.