1

4.9K 486 91
                                    


Eğer bu hikayeyi wattpad harici bir platformda okuyorsan , kötü amaçlı yazılım saldırısı riskinde olabilirsin. Eğer bu hikayeyi orijinal halinde ve güvenli bir şekilde okumak istiyorsan lütfen , wattpad'deki " Nill20Keskin " İsimli profilimden oku. Teşekkür ederim.

Yeni bir kısa hikaye daha. Hepinizi çok seviyorum.

Ayağındaki topuklunun artık canını acıtmasını umursamamaya çalışarak yürümeye devam eden Merve yaya geçidinin önünde durdu. Saat henüz sabahın yedisiydi ve haftanın ilk günüydü. Genç kadın derin bir nefesle karşıya geçerken çok severek aldığı ama şu anda canına okuyan pembe ayakkabılarına küfrederek kaldırma çıktığında hafif serin olan hava içini titretince olduğu yerde silkindi. İlk baharın yeni yeni başladığı bu zamanda sabahın erken saatleri hâlâ serin olabiliyordu. Şimdi ofisinde rahat rahat oturmak varken pek sevgili patronunun istediği ve özellikle adres vererek oradan almasını rica! ettiği atıştırmalıklar için biraz daha hızlandı. Çünkü geç kalırsa birde yiyeceği azar vardı.

Neredeyse iki yıldır yanında çalıştığı Hande Hanımın çikolata ve tatlı düşkünlüğü her zaman için Mervenin işlerini yarım bırakıp oraya buraya koşturmasına neden oluyordu. Sanırım işinin en zor kısmı Merve için buydu. Ve bu sabah da Hande hanım yeni bir yer keşfettiği haberi ile ofise girdiğinde merve çoktan başına gelecekleri anlamıştı. Keşfettiği kafede satılan tadımlıklara bayılmış olduğu için Merve apar topar ofisten çıkmış sevgili patronunun siparişlerini almak için yürümeye başlamıştı. Hande hanımın tarif ettiği kafe, taksi ile gidilmeyecek kadar yakın , ayağındaki pembe topuklular ile yürüyemeyeceği kadar uzaktı . Ama Merve yürümeyi tercih etmişti.

Sonunda önünde durduğu kafenin ismine bakarak yeri doğruladıktan sonra tabelasında ' Alfabe Cafe ' yazan yere girdi.

Kapıyı arkasından kapatırken bu saatte bile yarısı dolu olan kafeye şaşkınlıkla bakakaldı. İçi gerçekten de çok güzel dekore edilmişti ve masada oturanların önleri tabaklarla doluydu. Burasının yiyecekleri de çok güzel olmalıydı. Hızlı bir şekilde çeşit çeşit yiyeceklerin olduğu kısma doğru ilerdedi. Önünde durduğu camlı standın ardındaki yiyeceklere bakarken patronunun verdiği resimdeki küçük çikolata toplarını aramaya koyuldu.

" Hoş geldiniz ?"

Standın ardında beliren genç garsona gözlerini kaldırdığında derin bir nefes çekmek zorunda kalan Merve bir kaç saniye ne diyeceğini bilemedi. Zira ona gülümseyerek bakan adam çok hatta fazla çok yakışıklıydı ve Siyah kısa saçlarının altında parlayan mavi gözleri ile onu inceliyordu.

" Aa şey ben bir şey arıyordum . Ama göremedim. "

Adam aynı gülümseme ile " Nasıl bir şeydi ?" diye sorduğunda Merve çantasındaki telefonu çıkararak patronunun gönderdiği fotoğrafı açtı ve garsona gösterdi. Adam öne doğru eğildiğinde gözlerinin koyuluğu daha da belli oldu. Merve kendini o ana odaklamaya çalışırken genç adam telefondaki resme bakar bakmaz yakışıklı yüzünü ekşiterek tekrar gözlerini ona çevirince merve buraya kadar boşuna yürüdüğünü düşünmeye başladı.

" Malesef. O topları dışarıdan alıyoruz ve bu günkü siparişlerimiz henüz gelmedi. Elimizde de yok. "

Merve buraya kadar yürümenin verdiği acı ve eli boş döndüğünde patronundan yiyeceği suratı hesaba katarak yüzünü acınası bir hâle getirip konuşmayı denedi.

" Hiç mi yok acaba. Bir kaç tane falan. Dünden kalma. Elim boş dönersem patronum beni kesin kovar. Hande hanım çikolata hastasıdır. Lütfen ."

Yakışıklı garson şaşkınlıkla cafeye girdiğinden beri dikkatini çeken pembe ayakkabılı kadına baktıktan sonra onun haline acımış gibi kısa bir an düşündü. Sonunda " Pekala . Kendimiz için ayırdığımız bir tabak vardı. Onu vereceğim. " dediğinde Merve neredeyse ağzı kulaklarına varana kadar gülümsedi. Adam da ona gülümseyip arkasını dönerek sadece personellerin girdiği belli olan kapıdan girdi ve gözden kayboldu. Onun gidişi ile Merve içi rahat bir şekilde standa arkasını dönerek kafenin içindeki insanları incelemeye başladı.

Alfabe Cafe ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin