Selam
-
Ruhun ruhuma karışsın bu gece sarhoş uyuyalım.
---
Peşimden koşan çocuktan kaçarken önüme çıkan ilk ara sokağa girdim. Kapüşonumu kafama geçirdim ve daha da hızlandım. Nefes nefese kaldığımı hissettiğimde arkama baktım. Peşimden koşmaya devam ettiğini görünce bir binanın içine girdim. Ah! Bu çocuk hiç yorulmazmıydı? Kapının sol tarafına çekilerek gözükmemeyi diledim. Hafif aralık kapıdan bakınca izimi kaybettirdiğime emin olup çıktım binadan. Bir bakkala girip su aldım ve kafama diktim. Sular çenemden aşağıya inmeye başladığında üzerimde ki poların koluyla sildim ağızımı.
Polarımın içinden çıkardığım tapular ve evrakları sırt çantamın içine atıp hızla uzaklaştım oradan. Hava soğumuştu. Motorumu park ettiğim otoparka geldiğimde motora binip, gittiğim spor solonuna doğru sürmeye başladım.
Geldiğimde motordan inip girdim içeri. Çantamı yere savurarak attığımda Ali -Orda çalışan yardımcı- çantamı yerden alıp spor salonunda kullandığım dolabıma götürdü. Bende, bana ait olan odaya çıkıp üstümü değiştirdim. Sıfır kol atlet ile tayt giyip spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Boks yaptığımız bölüme geldiğimde eldivenleri elime geçirip kum torbasından sinirimi çıkarmak istercesine vurdum. Aklıma o lanet adamın sırtışı, yüz mimikleri geldiğinde daha da hızlı vurmaya başladım.
Aptal herif!
Arkamdan bir alkış sesi gelince kaşlarım çatılı bir şekilde arkamı döndüm. Harika!
''Ne var Alp?'' dedim sinirle.
''Ah! Sen sinirlimisin bücür. Tam vakti o zaman.'' dedi sırıtarak.
''Bak Alp hiç sırası değil. Mert'in yanından geliyorum ve cidden tahmin edemediğin kadar öfkeliyim. Şerefsizim tekme tokat dalarım sana.'' dedim ciddiyetle.
O da ciddileştiğinde yüzünde endişe kırıntıları gördüm. ''Hey ne arıyordun orada? İyi misin? Birşey yaptı mı..?'' diye sorularını ard arda sıralarken onu susturdum. ''Evet gördüğün üzere iyiyim birşey yapmadı. Evrakları ve tapuları adım.''
''Peşine düşecek.'' dediğinde ''Biliyorum.'' diyerek mırıldandım.
''Ya sana zarar verirse?''
''Sanmıyorum. Evraklar ve tapular bende olduğu sürece bana zarar vereceğini gerçekten hiç sanmam.''
''Sende olmazsa? Ya çaldırırsan?''
Evet bunu hiç düşünmemiştim. Ama çaldırmazdım herhalde. O kadar aptal değildim.
Omuz silktim. ''Alp bir bok olmaz sakin ol.''
''Umarım.'' dediğinde geri cevap vermedim ve kum torbasıyla oyalanmaya devam ettim.
---
''Ece dün gece neredeydin? Niye eve gelmedin!'' diye bana bağıran Alaz'a göz devirdim. Cevap vermedim. ''Konuşsana Ece! Neredeydin dün gece dedim sana!''
''Buralardaydım.'' dedim umursamaz bir sesle.
''Ece bak beni çıldırtma!''
''Çıldırma o zaman sende.'' dedim sırıtarak. Bunlar hep regl'in yan etkileri...
Sesini daha da yükselttiğinde kaşlarım çatıldı. ''Ece adam akıllı cevap ver!''
Oturduğum sıradan hışımla kalkarak ''Bana bağırma! Yeter! Bir sal beni.'' diye bende ona bağırarak karşılık verdim. ''Yeter be! Bir bırak şu abi ayaklarını. Gerçek kardeş bile değiliz neyin kafasını yaşıyorsun sen be. Bana karışma hakkını sana kim veriyor?'' deyip yüzümü buruşturdum. Alazın gözlerinden hafif bir kırgınlık dalgası geçtiğinde az önce dediğim cümlenin pişmanlığını anında yaşadım. ''Yani şey... Ben öyl-'' lafımı kesen şey Alazın arkasını dönüp hızlı adımlarla sınıfı terk etmesi oldu. Hızlı adımlarla peşinden koştum. ''Alaz bekle!'' deyip arkasından koştururken arkasını dönüp ''Defol! Peşimden gelme!'' diye adeta kükredi. Olduğum yere çivilenirken arkasından dolu gözlerim ile bakakaldım. Ben az önce ne yapmıştım öyle!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veda Etmeden
ChickLitBu ilk ölüşüm değil. Ben hala o küçük kız çocuğuyum. Avucunu sıkıp ağladığını kimse görüp üzülmesin diye gizli gizli gözyaşlarını silen çocuğum. Mezar taşının yanını kalbini söküp bırakan on yaşında büyüyen o küçük kız çocuğuyum. Belki de büyüdüm...