1.Bölüm:Öğrenmemelilerdi

60 3 0
                                    

         Multimedia; Azra

     Bir kez daha vurdum önümde ki taş'a ama lanet olsun ki ayakkabı'm ince olduğundan ayak baş parmağım sızlamıştı. Taş'a vurmak benim neyi meydi zaten? Sadece düşüncelerimle geçiştirmeye çalışırdım sinirimi. Bazen bu bile işe yaramazdı. Sinirimi nasıl göstermem gerektiğine dair zerre fikrim yoktu. Üzüntülerimi bile, yansıtma konusunda pek başarılı sayılmazdım. Bu, yüzden neredeyse hep yanlış tanınırdım. Kendimi düşünmeyi bir kenara bırakıp asıl gündem konumu düşünmeye başladım. Düşünmek için sakin bir ortamda yürümeyi iyi ki akıl edebilmiştim.
      Aslında şu an düşüneceğim şey'in ucu bana da dokunuyordu. Ama bu kim'in umurunda? Kim takacaktı bunu? Elbet düşündüğüm birileri vardı. Fakat,ah!neyse. Neden düşman olduklarına dair hiç bir bilgi yoktu elimde. Gerçi olsa bile ne yapabilecektim ki? Bir yıldır birlikte olduğum çocuğun ailesi ile ben'im öz ailem birbirlerine düşmanken ben ne yapacaktım hâyla? Üstelik ben onu,o beni seviyorken. Bir yıldır ilişkimizi bilmiyorlardı. Bunu nasıl başardık hâyla aklım almıyor, fakat saklayabilmiştik işte. Tabi bazı zamanlar hariç. Şüphelenmeye başladıkları zamanlar. Ve işte bu zamanlar da o zamanlardan biriydi. Öğrenmişlerdi...
       "Öğrenmemelilerdi!"diye kendi kendime patladım. Bağırmamıştım fakat sesim sinirli çıkmıştı. Buna engel olamıyordum. Nereye baksam korumalar olacaktı şimdi. Nereye dönsem üstümde ki bakışlar. Anne'm böyle biri değildi benim. Anne'm baba'mı durdururdu benim mutluluğum için konuşurdu ama ona ne olmuştu böyle? Aralarında ne geçmiş olabilir bu iki aile'nin? Acaba akrabalarımızla da bir ilgisi var mıydı? "Of" tekrardan söylendikten sonra temiz bir bank'a oturdum. Burası sessiz bir yerdi. Eğlenmeyi ne kadar sevsemde tek başıma sessiz yerler'de durmaya da bayılırdım. Deniz kenarı değildi. Ormanlık alanda değildi. Sadece,şehirde bulunan sessiz bir yerdi. Aslında burayı sadece Pırıl biliyordu. Ama biraz daha telefonumu açmazsam Eymen'e söyleyebilirdi. Ama yine de telefonumu açmadım,istemedim.
      Uzaktan gelen bir motor sesi duyuyordum. Ama güçlü bir şekilde geliyor gibiydi. Ah!tüm bu ortamın içine girmek zorunda mıydı? Biri şu sesi durdursun. Haydi canım! Neden motor şu an tam arkamda gibi hissediyorum. Hissetmeyi geçtim gölgesinden anlayabiliyorum. Biri motordan indiğinden tam arkamı dönüyordu ki yanıma oturdu. Of Pırıl! Beni haksız çıkarmadığın için çok sağol(!)
     "Neden haber vermedin?" Sakin kalmaya çalışıyor gibiydi. Çünkü, sinirliyken ondan ne kadar uzaklaştığım farkındaydı. Sessiz kaldım.
"Cevap verecek misin?" Parmaklarımla oynamaya başladım.
"Azra!"diye biraz sinirli konuştuğunda saçlarımı iki kulağımında arkasına ittirdim.
"Yalnız kalmak istedim."Bu doğruydu.
"Haber verseydin daha iyi olmaz mıydı?"
"Eymen haber versem yalnız bırakır mıydın?"Sustu. Haklı olduğumu biliyordu. Yalnız bırakmazdı. Varlığını hissetirmese bile beni izlerdi. Ve ben... beni böyle aciz görmesini istemezdim.
"Bırakmazdım evet. Ama kafayı yememden iyidir." Bir süre sustuk. "Öğrenmişler biliyorum. Benim de kafamı ütüledi bizimkiler."Diyerek usulca oynamaktan kızaran parmaklarımı yavaş hareketlerle birbirlerinden ayırdı. Gözlerinin içine baktım. "Ne yapacağız ?"diye klasik bir soru yönelttim. Bu soru'nun içinde her türlü çaresizlik yatıyordu.
"İlişkimize devam edeceğiz."diye kesin bir dille konuşunca acınası ama bir o kadar da dalgacı bir biçimde hafif sırıttım.

"Bunun olabileceğine inanıyor musun? Baba'm beni gider en yakın arkadaşım ile sevgili yapar,gider diğer iş adamları'nın oğlu ile sevgili yapar hayır bunla da kalmaz evlendirir ama yine de seni benim'le , beni seninle görüştürmez."

Haklıydım. Baba'm yapardı. Anne'm de susardı. Bir şey demezdi.

Kaşlarını çattı. Sinirlenmişti. Sinirini herkes hissederdi zaten. O farklıydı. Bunca yıl hissedemeyip,inanmadığım şeyi bana hissettirip inandırmıştı. Bad boy değildi o. Ya da herkesin korktuğu şu tehlikeli çocukta değildi. Tam tersine o iyilerin dostu,kötülerin düşmanı havasındaydı. Fakat bazen istisna olarak değişebiliyor tabi.
Ah,bir de bazı kızların ona olan hayranlığı vardı tabi. Bu beni çoğu zaman hem üzüyor hem de sinirlendiriyordu. Ona hayranlık duyanlar kendi hâlindeydi çünkü. Benden çekiniyorlardı. Anlamıyordum neden olduğunu fakat bu yüzden onlara bir şey diyemiyordum da.
"Anladın mı?" Ha?
"Neyi?"diye pat diye sordum. Dinlemediğimi bu kadar belli etmeli miydim?
"Diyorum ki baba'n seni eve kapatsa,evi'n önüne en vahşi hayvanları koysa bile benim senden vazgeçebilme ihtimalim her zaman ki gibi eksilerde. Yüzdelik bir dilimde yer alamaz bile."böyle güzel konuşması beni mutlu ediyordu ama aynı zaman da utandırıyordu da. Ona hayranlıkla baktım. Sol elimi,sağ yanağına yavaşça sabitleyip baş parmağımla okşadım. O da yavaşça sol elini,sol elime bastırıp dudaklarını avuç içime bastırıp uzun bir öpücük kondurdu. Gülümsedim ve elimi yavaşça çektim.

MANTIK VE DUYGU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin