Multimedia;Gökhan
Önce yutkundum. Daha sonra gözlerimi kapatıp açtım. O da yetmedi kendi kendimi cimcikleyip durdum. En son canımı daha fazla yakmamak için durdum. Gökhan'ın bunu yapacağını bilip onu durdurmalıydım. Ne yapacaktım şimdi ben? Lav topu gibi olmuş birine ne yapabilirdim? Korkuyordum. Evet. Ben her zaman korkuyordum zaten. Buna korkmamam daha korkunç olurdu.
"Senin,burada bu hâlde ne işin var?" Sesini kontrol etmeye çalışıyor gibiydi. Yoksa aniden her şey'i fırlatabilirdi. Eymen'in bazen çok sinirlenince etrafında ki bir şeyleri dağıtma huyu vardı. Ve bu huy beni korkutuyordu.
Cevap veremedim. Sadece o lav topunu aratmayan gözlerine bakıyordum,yutkunarak.
"Sana. Burada. Bu hâlde. Ne işin var. Diye sordum. " Hepsini ayrı ayrı söylemişti. Haklıydı çocuk. Bu hâlde burada böyle oturuyorum gelen geçen ba... Ne diyorum ben ya?
"Şeyy..." Yardım diler gibi Pırıl'a baktım ama o Gökhan'a sinirli sinirli baktığı için Gökhan'da ona alayla baktığı için beni fark etmemişti. Selim'de Eymen'e korkmuş gibi bakıyordu. Koltukta ki yastık ile ilişkiye girecek gibi duruyordu zaten.
"Açıklama bekliyorum " Sanırım en çokta bu huyunu seviyordum. Hemen yargılamıyordu.
"Ya Şeyy..." Konuşamıyordum.
Gülümsedi. Ama bu samimiyetten uzak bir gülümsemeydi. 'Ortalığı dağıtacağım,sen benimle dalga mı geçiyorsun? Kendime hâkim olmalıyım' gibi bir gülüştü. Ne? Tahmin edin işte.
"İllaha zorla mı çıkarayım seni?"diyip bir tepsiden içki alıp tek dikişte bitirdi. Gözlerimi büyüttüm. İçmemesi için kızardım ama bu durumda onun kızması daha doğru tabii.
Gökhan'a 'seni bitireceğim' bakışlarımı yolladım. Sanırım Pırıl'da öyle bakıyordu. Benim arkadaşım. Selim hâyla yastıkla kendini korumaya çalışıyor gibiydi. Ellerini saçlarından geçirdi Eymen. Fazla sinirli. Ayağa kalktım ve Selim'in ayağının üstünden atlayarak Eymen'in yanına geldim. Selim'e kaş göz yaptı. Anlamadım. Ama daha sonra Selim deri ceketi Eymen'e fırlatınca,Eymen hızla bana giydirdi ve önünü de sonuna kadar kapattı. Bacaklarıma gözü kayınca,istemsizce birbirine dolandılar. Gözlerini kapatıp açtı. Ceketini çıkartıp belimden bağladı. Ama üşüyecekti. Hava hafif esiyordu. Tam geri verecekken eli ile engelledi.
"Azra... Açıklama "diye tısladı dişlerinin arasından. Artık dilimin çözülmesinin vaktiydi.
"Şey... Pırıl'lara gittim çünkü; ona ihtiyacım vardı. So sonra Pırıl bu partiden bahsedince kafa dağıtmanın iyi olacağını düşündük ve buraya ayak uydurmam gerekiyordu. Ya yani sana haber vermedim. Şey kızacağını biliyordum. Ama işte sonra birileri" sinirle Gökhan'a baktım. " ... sana haber vermiş ve benim yüzüme de su döküldü." Büyük bir nefes verdim. Rahatlamıştım.
"Hayır "dedim bir anda bişi hatırlamış gibi. E hatırlamıştım zaten. Gibisi fazla. Bir kaç tanımadığım yüz eşliğinde bizimkilerinde yüzü bana dönerken, telaşla etrafıma bakındım.
"Ya korumalar. Eymen korumalar seni görürse iyi olmaz. Lütfen git lütfen "diye yalvarırcasına konuştum.
"Sikeyim korumalarını"diyi homurdanınca gözlerimi devirdim. Pislik.
Gökhan ve Pırıl ayaklanınca Selim'de yastıkla ayaklandı. Şu yastığı çeyizine filan koymayı düşünüyordu heralde.
Pırıl'ın koluna girdi. Pırıl ile kısa bir yastık konusu tartışmalarından sonra Pırıl yastığı zorla yerine koydurttu.
"Bize bakan birileri görünmüyor. Herkes iç içe zaten..."sinirle soludu"... onlar dışarıdalardır zaten korkma Azra."
Al işte. Bana genellikle sinirli olduğu zamanlarda Azra derdi. Yani genellikle. 'Azra güzelim ' diye kulladığını zamanlarda oluyordu elbet. Arkadan belimi tuta tuta insanların arasından geçiyorduk. Benim önüme Pırıl'ı koymuştu,onun önünde Gökhan vardı ve Selim en arkadan geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANTIK VE DUYGU
Random"Yemin ediyorum bir şey yapmadım." Ona nasıl inanabilirdim daha fazla? "Sana inanmıyorum, inanamıyorum. Bu... bu çok fazla"diyerek göz yaşlarımı elimin tersi ile sildim. Yaklaşmaya başladı. Geri geri gidiyordum. "Yaklaşma bana Eymen." Ne kadar acı...