5*

46 6 2
                                    

Yalnızlığım, duvarlardan sekip tekrar bana çarptığında birçare suskunluklar içinden bağırmak istiyor ruhum. -Lakin duvarların dili yok, bağırsan bile senin boğazın acır- dediğini hatırlıyorum.

Gördüğüm rüyanın etkisiyle terler içinde uyanmıştım öyle uzun zaman olmuştu ki onu görmeyeli, o kadar özlemişim ki yüzünü. Gözümden akan yaşlara aldırmadan ayağa kalkıp pencerenin öne geldim biraz hava alabilsem belki düzelirim umuduyla pencereyi açıp kafamı uzattım dışarı doğru, o sıra bir karardı geçti önümden ilk başta anlamasam da kapüşonlu bir çocuktu hala uzaktan uzağa bana bakıyordu, aklıma düşen kişiyle ona doğru seslendim.

"Sen misin umut ışığı?"

"Seni yalnız bırakmayacağım dedim Alaz, ben hep buradayım hadi uyu."

Yüzüme yerleşen tebessümle ona bakmayı sürdürdüm, yüzünü gösterse bile tanımazdım çünkü gözüm Bulut'tan sonra o kadar kör olmuştu ki çevremde selam verdiğim insanların yüzlerini bile hatırlamıyordum. Acaba dedim içimden çağırsam gelir miydi?

"Umut ışığı bir kahve içmeye ne dersin?"

"Kendimi hemen mi ifşalayayım?"

"Saklanarak nereye varabiliriz ki? Seni sevmemi istiyorsun ama adını bile bilmiyorum."

"Haklısın, bu kadar kolay oyuna gelmem ama hadi aç kapıyı."

Heyecanla pencereden uzaklaşıp dış kapıya doğru adımladım neden heyecan bastığını bilmesem de onu görmek istiyordum, kim olduğunu bilmek ve en azından güçlü kalabilmek için bir neden olmasını istiyordum. Çalan zil ile düşüncelerimden arınıp kapıyı açtım, karşımda bir seksen boylarında yapılı birini görmeyi beklemiyordum hoş onu daha feminen hayal etmem saçmalıktı.

"Kapıda mı içeceğim kahveyi?"

"Ah pardon tabii geç içeri."

Onu içeri alıp kapıyı kapattım hala yanımda dikeldiğini görünce odaya geçmesi için elimle işaret verdim, saat kaçtı ya da burada ne arıyordu bilmiyordum ama kendimi nedensizce huzurlu hissediyordum.

"Kahveni nasıl alırsın umut ışığı?"

"Akyel"

"Ne?"

"Adım Akyel ve kahve şekersiz olsun."

"Güzel ismin varmış."

"Teşekkür ederim."

Kahveleri yapıp odaya gittiğimde öylece dedemle olan çocukluk resimlerime bakıyordu boğazımı temizleyip kahveyi eline tutuşturdum. Onu nerede gördüğümü hatırlamaya çalışırken bizim okuldan olmadığına emindim çünkü böyle birini daha önce görsem unutmazdım.

"Beni hatırlamıyor musun gerçekten?"

"Tanıdık geliyorsun ama çıkamıyorum."

"On yıl önce Gölyazı'da küçük bir çocuğa bir söz vermiştin, ne olursa olsun ona geri dönecektin Alaz hatırladın mı? İşte o çocuk seni her yaz bekledi, yıllarca hep gelirsin ümidiyle başka tatil beldesine gitmedi ama sen gelmedin."

"Akyel, se-sen o musun? Halil dedenin torunu olan?"

"Ta kendisiyim."

"Ben üzgünüm o sene dedem öldü bir daha ailem götürmedi beni Gölyazı'ya İnan bana çok yalvardım başlarda ama sonra unutulup gitti."

"İşte ben seni hiç unutmadım, en son olanları duyduğumda ise apar topar buraya geldim. Çünkü biliyordum ki yalnız başına bazı şeylerin altından kalkamazsın evet güçlüsün ama eski bir dostun sevgisi sana umut olur diye düşündüm."

"Eski bir dostun sevgisi ne zaman büyük bir aşka dönüştü?"

"Beni öptüğün o Temmuz akşamında, bak Alaz ilk başlarda hiç bir şey anlamamıştım ama büyüdükçe sana olan hisselerimi daha iyi anladım. Seni her yaz usanmadan beklerken, sana ulaşmayı denerken içimdeki küçük kıvılcımlar büyüdü ve kocaman bir aşka dönüştü. Zamanla unuturum sandım, başka birine aşık olurum dedim, iki erkek nasıl birbirine aşık olsun dedim ama hiç bir düşüncem beni senden uzaklaştırmaya yetmedi ve işte buradayım doğru mu yapıyorum inan bilmiyorum sana onu unut da demiyorum ama bana bir şans ver. Mesela ben sana sarılmanın ne demek olduğunu bilmiyorum, senin tarafından sevilmenin ne demek olduğunu bilmiyorum, elini tutmanın nasıl hissettirdiğini bilmiyorum. Sana geldim çünkü içimde umudum vardı sana ilk ve son kez soruyorum Alaz ya beni şimdi öldür ve seni hayatımdan atmama izin ver ya da gel yamacıma senin tarafından sevilmeme müsade et."

I Hate You // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin