İKİNCİ BÖLÜM

97 17 9
                                    

Uzaklardan Bir Türkü Sesi Geliyor Kulağıma. Sanki Daha Önce Bu Sesi Duymuşum Gibi Hissediyorum. O Kadar Güzel ve Bir O Kadar Berrak ki İnsanın İster, İstemez İçini Huzur ve Mutluluk Kaplıyordu. Yüzümde Oluşan Hafif Bir Tebessüm Eşliğinde, Gözlerimi Kapattım ve Bu Sesi Dinlemeye Başladım. Kime Aittiki Bu Ses?
Bu Muazzam Türkü Sesi Sanki Her Geçen Saniye Bana Daha Çok Yaklaşıyordu. Gözlerimi Hafifçe Araladım. Uzakta, Bana Doğru Gelen ve Kim Olduğu Tam Olarak Seçilemeyen Bir İnsan Sülieti Gördüm. Kim Olduğunu Anlamak İçin Olduğum Yerden Bir O Yana, Bir Bu Yana Gidip Durdum. Oysaki Çok Uzaktaydı. Ona Doğru İlerlemeye Çalışsam da Olduğum Yerden Bir Adım Dahi İleri Gidemiyordum. Beklemekten Başka Şansım Yoktu. Çünkü; Olduğum Yerden İlerlemek İçin Attığım Her Adım Yine Aynı Yere Geri Geliyordu. Bir Türlü İlerleyemiyordum. Durdum ve Beklemeye Başladım. İçimde Tuhaf Bir Ürperti Oluşmuştu. Bu İnsan Sülieti Bana Git Gide Yaklaşmış Olmasına Rağmen Yüzü Hâla Seçilmiyordu. Tahminime Göre Bu Başında Keşan'ı, Ayağında Kara Lastik Ayakkabısı ve Mavi Basma Eteği İle Onaltı Veya Onyedi Yaş Civarında Bir Kızdı . İyice Yaklaşıp Yüzünü Gördüğümde İse " Aman Allah'ım Bu Kız" Dedim ve Emin Olmak İçin Defalarca Gözlerimi Silip Tekrar Tekrar Baktım. Çünkü Gözlerime İnanamıyordum. Bu Benim Onbeş Yaşımdaki Halimdi. İmkânsızdı Bu, Nasıl Olabilirdi ki Böyle Birşey?
Artık Yanımdan Geçiyordu. Tüm Cesaretimi Topladım ve Birkez Seslendim. Duymamış Olacak ki Bana Bakmadı Diye Düşündüm. Bu Kez İse Dokunmak İçin Elimi Uzattığımda, Elim Kendisine Değmeden Boşluğa Düşüyordu. Bu Bir Rüya, Hatta Bir Kabus Dedim. Uyanmak İçin Çok Uğraşsam da Nafile. Bir Türlü Kurtulamıyordum Bu Karanlıktan, Bu İçinden Çıkamadığım Kabusumdan. Ne Yaparsam Yapayım Bir Türlü Beni Duymuyor ve Hissetmiyordu. Yanımdan Öylece Geçip Gitti. Bende Onun Peşinden Gitmeye Başladım. Bir Çeşmenin Başında Durduk. Meğer Su Almaya Gelmiş. Bu Benim İçin Çok Tuhaf Bir Durumdu. Böyle Birşey Kaç İnsanın Başına Gelir ki? Resmen Kendimi İzliyordum.
Orada Anladım ki Bu Bir Rüya. Ama Sonsuz Bir Rüya. Hani Hiç Uyanamayacağımız ve Geri Dönüşümüzün Olmayacağı Bir Rüya. Belki Beni Hatırladıklarında Kiminin Gözünde Yaş, Kiminin Yüzünde İse Tebessüm Olacağım ve Hatta Belki Bir Sohpet Arasında Dağ Gibi Güçlü ve Yıkılmaz Ama Başından Hiç Sis'i Eksik Olmayan, Çektiği Acıların ve Çektirenlerin Ona Cevap Veremeyeceği, Kendi Hıçkırıklarında Boğulmak İçin Gece Olmasını İple Çeken Bir Garip Asiye Vardı Diyecekler. Ne Yazık ki Bu Vakitten Sonra Sadece Bana Dillerde Dönen Bir Anı Olmak Düşüyor. Bundan Sonra Bir Daha Dönemeyeceğim Hayatta, Beni Böyle Yaşatacaklar ve Benden Geriye Kalan Yalnızca İsmim Olacak." ASİYE" diyecekler. Bir Garip Asiye....

VUSLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin