Geri Dönüş

39 10 0
                                    

' Zifiri karanlıkta yankılanıyordu dalgaların sesleri ama sadece denizin sesi yoktu sokakta ayak sesleri daha şiddetliydi. Sanki yürümeyi bıraksa yalnızlığında kaybolup gidecekti. Gerçi doğru ya her halükârda yalnız hissedecekti. Her zaman hissettiği gibi. Siyah böyleydi işte bazen asil bazen suskun. Siyahı severdi, siyah giyinmeyi, siyah olan bütün şeyleri severdi. Siyah karanlığı, karanlık yalnızlığı, yalnızlık intiharı çağırıştırırdı ona ama yine de en sevdiği renkti. Aslında siyah , onun için renkten çok daha fazlasıydı
- Black Passion '

Yağmur yağmaya başlamıştı. Karanlık bir sokakta tek başıma.. Aslında yalnız kalmak iyi gelirdi bana. Denize doğru yöneldim. Koskoca sokağı aydınlatan tek bir sokak lambası olmasına rağmen sevdiğim o şeyi yapacaktım. Ayakkabılarımı çıkardım ve yağmura aldırmadan denize girdim. Üstüm sırılsıklam olmuştu. Denizden çıktım ve kuma oturdum. Fakat sonradan aklıma gelen şeyle büyük bir korkuya kapıldım " kahretsin telefonum ". Telefonumun cebimde olmasını farketmem biraz geç olmuştu. Ne güzel artık sövebilecek bir sorunum daha vardı.

Hızlıca oturduğum yerden kalktım. Saatin heç olduğuna emindim. Evden çıkmadan önce 02.37'ydi ve 03.00 olmuştur bile. Ben elimde ki bavula bakıyordum, bavul da bana.


Nereye gideceğimi düşündüm. Arayacak kimsem yoktu. Gerçi birileri olsa ne işe yarayacaktı, kullanacak bir telefonum yoktu ve bu saatte hiç bir dükkan açık olmazdı. Evet doğru evden kaçmıştım çünkü bıkmıştım ailemden. Beni umursamayan o insanlardan artık çok sıkılmıştım. Acı çekiyordum fazlasıyla. Canım çok yanıyordu ve kalbim acıyordu.

Anne ve baba sevgisi ne bilmezdim. İşte bu yüzden istemezdim aşık olmayı. Büyüyünce bir anne olmaktan korkardım hep. Ya kendi annem gibi olursam diye korkarım çünkü.

Bir süre sonra öğrendim babamın annemi aldattığını. Annem de az değildi babamdan bir farkı yoktu. Bir an istediğim söylemeyi birbirlerini aldattıklarını. Ailemin beni darmadağın ettiği gibi ben de istedim onların mutluluklarını bozmayı. Ama içimde ki o duygu engelledi bunu 'acıma duygusu'. Onlara acıyordum, hem de fazlasıyla. Bu hale gelebildikleri gibi acıyordum, beni yalandan sevdikleri için acıyordum , en önemlisi de hafıza kaybı geçirmeme sebep oldukları için acıyordum. Ben hafıza kaybı geçirmişim. Uyandığım da hiç kimseyi hatırlamıyordum, ailemi bile. Adımı bile hatırlamıyordum. Ailem bana söylediğinde öğrenmiştim adımın Min Jee olduğunu..

Tek çocukmuşum, kardeşim yok, ablam yok, abim yok kimsem yok benim. Arkadaşım mı ? Huh! O da yok.

Mutsuzdum; her gün, her saat, her dakika. Ama bunu farkedecek kimse yoktu hayatım da. Dışarıdan gülüp eğlenirdim ama içerden canım çok yanardı. Artık kimse yardım edemezdi bana çünkü ben karanlık bir boşlukta, tek başıma sürüklenmeye başlamıştım çoktan..

Stockholm | mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin