1977

1.7K 78 8
                                    

ARKADAŞLAR BU HİKAYEDE SNAPE OLMAYACAK ÇÜNKÜ ONU KOYARSAM DIŞ KAPININ DIŞ MANDALI GIBI DURACAK

DRACO'NUN AĞZINDAN

Işık patlamasından sonra neler olduğunu tam hatırlamıyordum. En son herkes ve her şey yaptıklarını hızlı çekimde geri almıştı ama sonrası yoktu.

Uyandığımda revirdeydim. Diğerleri hala baygındı. Dumbledore ve McGonagall açıklama bekleyen gözlerle bana bakıyorlardı. Bir dakika... Ne?! Dumbledore ölmedi mi? Yoksa biz... Eyvah! Geçmişe gitmiştik. Kim bilir hangi yıldaydık?

Profesör McGonagall elindeki zaman döndürücü parçalarını gösterdi ve bana baktı. Yüzündeki sert ifade acilen bir açıklama istediğini söylüyordu. Tam ağzımı açmışken diğerleri de uyandı.
Profesör Dumbledore: 1977.
Harry: Ne?
Profesör Dumbledore: Şu an bulunduğunuz yıl 1977. Sizden hangi tarihten, neden ve nasıl geldiğinizi öğrenmek istiyorum.
Ron: Profesör gerçekten isteyerek gelmedik. Bu konuda istediğiniz her türlü yemini edebilirim. Hermione tüm derslere girebilmek için bizim zamanımızdaki Profesör McGonagall'dan bir zaman döndürücü almış. Biz bahçede onu bazı dersleri bırakıp normal bir düzene dönmesi için ikna etmeye çalışırken Padma Patil beni itti ve diğerlerinin üstüne düştüm. Hermione'nin zaman döndürücüsü dönmeye başladı ve kendimizi burada bulduk.
Profesör McGonagall: Peki hangi yıldansınız?
Harry: 2000.
Draco: Peki şimdi ne olacak?
Profesör Dumbledore: Sihir Bakanlığına bir mektup yazıp bir zaman döndürücü isteyeceğim. Minerva zaman döndürücünün parçalarına dikkat et. Kanıt olarak göndermemiz gerekebilir.
Profesör McGonagall: Tamam Albus. Siz dördünüze gelecek olursak sizi bakanlıktan cevap gelene kadar saklayamayız çünkü sizi sekiz tane öğrenci buldu. İçinizde anne babası burada olan kim var?

Ben, Ron ve Harry elimizi kaldırdık.

Ron: Benim annem ve babam bu tarihe göre geçen yıl mezun oldular ama onları tanıyanlar var burada. Gerçek soyadımı kullanırsam dikkat çeker. Siz sormadan söyleyim soyadım Weasley.
Profesör Dumbledore: Peki Bay Weasley. Peki sizin?
Harry: Annem Lily Evans, babam James Potter.
Draco: Narcissa Black ve Lucius Malfoy.
Profesör McGonagall: O zaman başka soyadları kullanacaksınız siz üçünüz. Derslere gireceksiniz. Başka bir okuldan transferle gelmiş öğrenciler gibi davranacaksınız. Bütün okul şimdiden sizi konuşuyor. Bir açıklama yapmak zorundaydık. Bu yüzden Ilvermorny'den transferle geldiğinizi söyledik. Neden bayıldığınızla ilgili bir şeyler uydurduk. Ve şunu unutmayın sakın gelecekten geldiğinizi belli edecek bir şey yapmayın veya söylemeyin.

McGonagall bunları söyledikten sonra Dumbledore'la birlikte çıktı. Hermione sessizce bir şeyler diyordu.

Ron: Hermione bir sorun mu var?

Hermione öfkeyle ayağa kalktı ve bize baktı. Onu hiç böyle görmemiştim.

Hermione: Sorun mu? SORUN MU?! 1977'deyiz. Kendi zamanımızdan 23 yıl öncesi. Eğer doğumumuzdan önce dönmeyi başaramazsak yok oluruz.
Draco: Tamam bir sakin ol. Şimdi ne yapacağımıza odaklanalım. McGonagall 8 tane öğrenci bizi bulduğu ve onlara transferle geldiğimizi söyledikleri için bizi saklayamayacaklarını söyledi. Yani soyadı düşünsek iyi olur.
Ron: Ben bir şeyler düşündüm. Hermione zaten muggle doğumlu yani kendi soyadını kullanabilir. Harry, Parker; Draco, Enver; ben de Castel diyeyim soyadıma.
Harry: Bana uyar.
Draco: Ben bizi kimlerin bulduğunu merak ediyorum.

FLASHBACK~YAZARIN AĞZINDAN

Lily ve Çapulcular bir ağacın altına oturmuş sohbet ediyorlardı. James'in havası indiğinden beri Lily onunla çıkıyordu. Tatilden bahsediyorlardı. Sirius evden kaçıp Jameslere gidişini gururla anlatıyordu. O sırada oturdukları ağacın arkasında bir gürültü koptu. Beşi de yerlerinden fırladılar. Bahçede sadece onlar değil Lucius Malfoy, Regulus Black ve Narcissa Black de vardı. Onlar da gürültünün kaynağını merak etmiş ve beşlinin yanına gitmişti.

Narcissa: Ne oluyor ?
Lily: Bilmiyoruz. Ağacın altına oturmuş sohbet ediyorduk ki birdenbire bir gürültü koptu.

James yavaşça ağacın arkasına doğru yürüdü. Elini asasını uzatmıştı. Ağacın arkasında ne olduğunu görünce bir 'oh' çekti.
James: Tamam sakin. Bir şey yok. Aslında biri var. Hatta bir değil dört kişi var.

Diğerleri de James'in yanına gidip baktılar ve rahatladılar ama Remus ve Peter hâlâ endişeleydiler.
Peter: Ö-ölmemişlerdir değil mi?
Remus: Yok sanmıyorum.

Narcissa titreyen eliyle dördünün nabızlarını kontrol edip o da James gibi bir 'oh' çekti.
Narcissa: Yaşıyorlar. Sadece bayılmışlar anlaşılan.
Lily: Iyi. Ben Profesör Dumbledore'a ve Madam Pomfrey'e haber verip geliyorum.
Lily bunları söyledikten sonra koşarak gitti. Birkaç dakika sonra yanında Dumbledore ve Madam Pomfrey'le birlikte döndü. Onun yokluğunda McGonagall da gelmişti olay yerine. Draco, Harry, Ron ve Hermione için büyüyle sedyeler yaratıldı ve hastane kanadına götürüldüler. McGonagall tam gidecekken yerdeki zaman döndürücü parçalarını gördü. Hiç kimse fark etmeden parçaları yerden aldı ve Dumbledore'un yanına, hastane kanadına gitti.

McGonagall: Albus acilen konuşmalıyız.
Dumbledore: Konu nedir Minerva?

McGonagall elini açtğı anda Dumbledore'un gözleri fal taşı gibi açıldı.

McGonagall: Anlaşılan bu çocuklar başka bir zamandan Albus. Ne yapacağız? Öğrenciler şimdiden onları konuşuyorlar. Gelirken duydum.

Dumbledore bir süre konuşmayıp düşündü. En sonunda ne yapacağına karar verdi.

Dumbledore: Tüm okula bir duyuru yapıp bu öğrencilerin İlvermorny'den transferle geldiklerini söyleyeceğiz. Bir çözüm bulana kadar sıradan öğrenciler gibi davranacağız.
(...)

FLASHBACK'İN SONU
JAMES POTTER'IN AĞZINDAN

Aylak, Kılkuyruk, Patiayak ve aşkım Lily ile o dört çocuk hakkında konuşuyorduk.

Lily: Bir an ben de öldüklerini zannettim, aklım durdu.

James: Endişelenme şekerim ölmemişler. İlvermorny'den transferle gelmişler. Gelirken de bir hata sonucu bayılmışlar.
Remus: O zaman neden Hogwarts cüppeleri vardı üstlerinde?
Sirius: Aylak hala orada mısın sen? Dumbledore açıkladı ya. Geçen hafta McGonagall seçmen şapkayı İlvermorny'ye göndermiş, seçmeler orada yapılmış, eşyalarını şapkayla bereber yollamışlar, cüppelerini de almışlar zaten giyip gelmişler. Bence bu açıklama kafandaki bütün soruları cevaplamalı.
Peter: Bence de Aylak. Gayet mantıklı ne yapsalardı? Üstlerinde İlvermorny cüppeleriyle mi gelselerdi?
Lily: Tamam, yeter. Ayrıca benim kafama takılan şey o çocuklardan gözlüklü olanın sana benzemesi James.
Sirius: Aynen ya. Akraba falan mısın?
James: Hayır. O çocuğu ömrümde ilk defa gördüm.
Lily: Peki o zam-
Narcissa: Lily!

Bir kız biriciğime seslenmişti. Dönüp baktığımda bunun Sirius'un kuzeni olduğunu gördüm.

Lily: Ne oldu Cissy?
Narcissa: O dört çocuk uyanmış. Hala hastane kanadındalarmış ama.
Sirius: Ben hastane kanadındalarsa bile anlamam. Sorularıma cevap istiyorum.

YAZARIN AĞZINDAN

Altılı beraber hastane kanadına doğru yola çıktılar. Gittiklerinde Draco, Ron, Harry ve Hermione konuşuyorlardı. Kimlerin geldiğini görünce dördü de dut yemiş bülbüle döndü.

Remus: Merhaba ben Remus Lu-
Sirius: Sen neden James'e bu kadar çok benziyorsun?

Sirius bunu Harry'yi parmağı ile göstererek sormuştu. James, Sirius'a onu boğmak istermiş gibi bakıyordu. Narcissa da öyleydi.

Narcissa: Sirius önce tanışsak ondan sonra sorulara geşsek nasıl olur?
Sirius: Uffff tamam.
Narcissa: Ben Narcissa Black. Bana Cissy diyebilirsiniz. Kuzenimin kusuruna bakmayın siz. Çok sabırsızdır.
Hermione: Sorun değil. Ben Hermione Granger. Yanımdakiler de Harry Parker, Draco Enver ve Ron Castel.
Lily: Ben de Lily Evans, sabırsız arkadaş Sirius Black, sarışın olan Peter Pettigrew, yüzünde yaralar olan Remus Lupin ve gözlüklü olan da sevgilim James Potter. Narcissa zaten kendini tanıtmıştı.
Ron: Memnun olduk.
Sirius: Tamam. Tanışma faslı bittiğine göre sorumun cevabını istiyorum. Neden James'e bu kadar çok benzediği söyler misin Harry?
Harry: Akraba değiliz. Yani sıradan bir benzerlik olmalı.
Sirius ikna olmamıştı. Ama James de akraba olmadıklarını söylediği için bu açıklamayı doğru kabul etmek zorunda kalmıştı.
Lily: Eğer Madam Pomfrey izin verdiyse çıkmanız için bahçeye çıkalım.
Ron: Olur.

GEÇMİŞİN ÇAĞIRDIĞI KONUKLAR (Devam etmeyecek benim tarafımdan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin