«
en güzel söz asla söylenmemiş olan
en güzel bakış asla bakılamayan
en güzel söz asla söylenemeyen
en güzel şarkı asla bestelenemeyen
ve elbette en güzel sevgi asla ulaşılamayandır
»
genç kadın her zaman taşıdığı büyük enerjiyle girdi büro kapısından içeri. çalıştırdıkları stajyerlere - iki kişilerdi ve gerçekten sevecen çocuklardı - her sabah olduğu gibi, günaydın dedi ve onlar için aldığı kahveleri koydu masalarına. sıcacık bir gülümseme yolladı ikisine ve kendi odasına ilerledi. ortağı olan adam da gülümsüyordu. kızın sahip olduğu bu üst perdedeki enerjisi onu her zaman gülümsetmiş, içindeki tüm olumsuz duyguları silerek evrene pozitif enerji saçmasını sağlamıştı.
"günaydın!" diye şakıdı kız belki en pahalı kraliyet ipeğinden bile yumuşak ses tonuyla ve gülümsedi yine bu koca, yaşlı, şişko dünyaya bahşedilebilecek en güzel gülümsemeyle. "gördüğüm kadarıyla hala huysuz koca bir ayıcıksın Sammy." güldü, Sam'in daha fazla övecek kelime bulamadığı sesiyle. kelimeleri kızın karşısında zaman zaman - çoğu zaman - kifayetsiz kalıyordu.
"öyleyim." dedi, kızın bahşettiği enerjiyle sırıtmaya devam ederken. bazen utanıyordu onun gibi bir şaheserin yanında, o sadece oydu.
ya da belki fazla Shakspeare okumuştu dün gece.
"evet öyleyim. ama bunun tek sorumlusu, dün yine senin beynini yıkamış, sevgili (!) ağabeyimdir." Charlie karton tepsideki kahvelerden birini de ortağının masasına koyup kendi masaına geçti ve sonuncu kahveyi tepsiden çıkarıp tepsiyi çöpe yuvarladı.masasına geri döndüğünde güldü kız, çantasının kolunu boynundan çıkarıp sandalyesine otururken. konuşmaya başladığında hafif hafif döndürüyordu kendini. "hayır, sadece dizi izledik. güzel bir maratondu, keşke sen de katılsaydın."
"ah, elbette, çok isterdim." elbette isterdi, kızılının yanından ayrılmamak onun için harika olabilirdi, ama Charlie ve Dean bir araya geldiğinde geride kalan hiçbir şeyi umursamayabiliyorlardı. ve Sam, sıkılıyordu yanlarında.
Charlie tabi ki bunun farkındaydı, görmemek için kör olmak, bilmemek için dikkat etmemek lazımdı. ama o dikkat ediyordu. eh, zaman zaman. "elbette isterdin, sohbetlerimizden ne kadar zevk aldığını her zaman söylersin!" dönmeye ve gülmeye devam ediyordu.
"bittabi, bittabi!" o da güldü. komik olan bir şey yoktu, ama Charlie öyle bir enerji veriyordu ki insana, boş duvar bile komik gelebiliyordu.
"neyse Sammy, işimize bakalım. bu davalar kendi başlarına savunulmayacaklar." dizüstü bilgisayarını açtı ve kulaklıklarını taktı. dünyayla tüm ilgisini keserek işine odaklanabiliyordu, Samuel bu konudan oldukça memnundu, zira, onu istediği kadar izleyebiliyordu. Charlie fark etse de ses etmiyordu.
&&
üç saattir aralıksız savunma yazıyordu kızıl saçlı kız. kaçlarını tepesinde toplamış, gözlüklerini takmıştı. uzun süredir son seste müzik dinlediği için, kulaklıkları çıkardığında kulakları uğulduyordu. gerçek dünyaya dönmekte zorlandı biraz. gözlüğünü çıkarıp ovaladı gözlerini.
"selamlar size sürtükler!" kendini müvekkiler için olan sandalyelerden birine attı Dean. "bensiz ne kadar sıkıldığınızı fısıldadılar kulağıma. geleyim dedim ben de."
"iyi yaptın." dedi Charlie kollarını masaya koyup çenesini sağ avcuna yerleştirirken. bir taraftan da Sam'e kayıyordu gözleri. "acaba maratona devam mı etsek?" diye sordu çocuksu bir neşeyle. Dean kemirdiği kalemi ağzından çıkardı ve sırıttı. "güzel dedin ufaklık. önemli bir yerde kalmıştık."
"ya da," ceketini alıp ayaklandı Sam Winchester. "ben davaya giderken sen - abisine bakıyordu - gidip yaralarına pansuman yaparsın ve sen - kıza dönmüştü - biraz dinleniyorsun." itiraz istemediğini belli eden bir ses tonuyla konuşmuştu. "yaylanın ofisimden." dedi son olarak ikili eliyle kışkışlarken.
Dean homurdanarak kalktı ve yine homurdanarak yürüdü. Charlie gidip destek oldu ona. "gel şu yaralarına bakalım."
&&
saat 2.13 ve ben oturup tek nefeste 500 küsür kelimelik bölüm mü yazdım?
AMANIN DİWJDKWMMS
starllord artık sıra sende.
BANA SHARLIE KURGUMU VER ÇOCUKehem neyse açıklama kısmına geçeyim
Charlie ve Sam aynı büroda çalışan iki başarılı avukat.
Wincester'lar avı tabi ki bırakmadılar, Dean ona devam ediyor ama Sam kariyerine devam etmek istediğini belirterek bir ofis açtı ve yanına okuldan da tanıdığı ve sonrasında bir avda onlara yardımcı olan Charlie'yi aldı.
- bu tarz headcanonları bölüm yorumlarına konduracağım efenim ⭐ -
esen kalın!
peace up bitches
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SING A SONG ( sam winchester+charlie bradbury ) AND SONGS
Fanfiction" biz bir şarkıydık hiç yazılmamış hiç bestelenmemiş okunmasına izin verilmemiş tozlu bir rafta plak kutusunda çürüyen belki de hiç söylenmemiş sözler gibi hiç birbirine bakamamış aşıklar gibi sanki ayrı ve ırak gerçeklerden uzak " for beggs, actua...