"güneş batıyor." kahvesinden bir yudum daha aldı kızıl saçlı kız, yerde duran telefondan gelen sesle. "görebiliyorum." dedi sırıtarak.
Sam hattın diğer tarafında kaşlarını çattı. "yatakta olman gerekiyordu Charlie. neredesin sen?" endişe tüm bedenini sarmıştı, dosyayı kapatıp ayaklandı.
"çatıdayım." dedi Charlie çıplak ayaklarını biraz daha sallarken.
Sam kesilen nefesiyle duraksadı bir an. "neden?" ceketini alıp ofisinden çıktı.
güldü kız. "korkma Cricket, intihar etmeyeceğim. alt tarafı gözetim altındayım, bunun için çatıdan atlayacak değilim. hem, çatıdan atlamak hiç epik değil bir kere." derin bir nefes aldı biten nefesiyle. "ama yine de yanıma gel burası çok sıkıcı."
Sam'in suratında bir gülümseme belirdi. "elbette, hem sana iş getireceğim boş boş yatma orada." arabayı çalıştırdı hattın diğer ucundan kızın homurdanmalarına gülümseyerek. hastaneye gittiğinde ona sıkıca sarılmayı planlıyordu.
"sen çok mızıkçı bir insansın Sam Winchester." bardağını da alıp ayağa kalktı. "hiçbir işini yapmıyorum, hatta, hatta istifa ediyorum!"
Sam sırıtmaya devam ediyordu. "tabi, tabi, eminim ediyorsundur Bradbury." hastaneye ulaşınca frene bastı.
"buradan çıktığımda dilekçeyi masanda bulursun." odasına girip oturdu yatağına. üç gündür buradaydı, üç gün önce sebepsiz yere bayılmıştı ve ne olduklarını anlayamadıkları için karantina altındaydı.
Sam telefonu kapatıp odaya girecekken, doktor durdurdu onu. "Bay Winchester, hastanın neyiydiniz?"
bir seveni? bir hayranı? ona aşık olan herhangi biri? "arkadaşıyım, sorun nedir?" hala gülümsüyordu.
"biraz konuşabilir miyiz?" doktorun odasına gidip oturdular. Sam sakin kalmak için çok fazla çabalıyordu. yineledi. "sorun ne?"
"sorun, Charlie. ciğerlerini mahfetmiş, midesi delinmek üzere. kanında çok fazla alkol ve kafein var. böyle devam ederse korkarım ciğerleri-"
"yeter." ayağa fırladı Sam, olumsuz olan her şey bedenini işgal etmeden. "anladım, teşekkürler." kızın odasına girdi çökük omuzlarla.
gülümsedi Charlie kocaman. "elinde dosya yok sanırım unuttun ne güzel ne güzel." seke seke yanına gitti. "Dean da gelecek mi? söyle dvdleri getirsin, biraz da içecek. ha şeyi un-" bedenine sarılan bir çift kolla susmak zorunda kaldı. Sam, planladığı gibi, sımsıkı sarılmıştı kıza. dolan gözlerini kapattı. "dean ava gitti. iki günden önce döneceğini sanmıyorum." burnunu saçlarına sokup kokladı. "benden başka çaren yok yani ufaklık."
"ben ufak değilim sen çok büyüksün." sırıtarak o da sarıldı büyük oğlana. "sorun değil, seninle maraton yaparız. bira yerine kahvemiz var." kıkırdadı.
"hayır Charl. bundan sonra bira da kahve de yok. maratonu yaparız ama." istemeye istemeye bıraktı kızı.
"ne demek bundan sonda bira da kahve de yok? ne demek ya o?" kaşlarını çattı.
ona bakmaya devam etti. bir şey diyemiyordu. başını eğdi. Charlie olanları anlamıştı. sarıldı adama.
✖✖✖
al sana angst starllord
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SING A SONG ( sam winchester+charlie bradbury ) AND SONGS
Hayran Kurgu" biz bir şarkıydık hiç yazılmamış hiç bestelenmemiş okunmasına izin verilmemiş tozlu bir rafta plak kutusunda çürüyen belki de hiç söylenmemiş sözler gibi hiç birbirine bakamamış aşıklar gibi sanki ayrı ve ırak gerçeklerden uzak " for beggs, actua...