Jisoo eve geldiğinde kendini soğuk bir duşun kollarına attı. Biranın etkisi tam olarak geçmemişti ve midesi fena halde bulanıyordu. Bir daha asla içmeyeceğine dair kendine söz verdi. Duştan çıktığında üzerine pijamalarını geçirdi ve yatağına uzandı. Gece boyu o rahatsız koltukta uyuduğu için her yeri ağrıyordu ve üstelik hala uykusu vardı. Biraz uyumalıyım dedi Jisoo, zaten yapacak hiçbir şeyi yoktu.
Jisoo aşağı kattan gelen takırtılarla gözlerini açtı. Uykusu hafif olduğu için en ufak sese uyanırdı. Etraf karanlık olduğu için ürktü. Gerçekten bu kadar saat uyumuş olamam değil mi diye geçirdi içinden. Telefonuna baktığında neredeyse gece yarısı olacağını gördü. Karanlıkta yatağından kalktı ve sessiz bir şekilde odasının kapısını açtı. Aşağıdan gelen tıkırtılar devam ediyordu. Jisoo hırsız girdiğini anladı ve eline geçen ilk şeyi alıp aşağı indi. İçinden hırsızla karşılaştığında nasıl bir hamle yapacağını hesaplıyordu. Karanlıkta salona doğru ilerleyip kapıdan baktı. Karanlıkta gördüğü tek şey bir silüetti. Televizyonu sökmeye çalışan bir silüet!
Jisoo evinde ki hırsıza arkasından yaklaştı ve bir anda ışıkları yaktı. Hırsız olduğu yerde hızlıca arkasına döndü. Jisoo kar maskeli hırsızla göz göze geldiğinde bu kahverengi gözleri bir yerden tanıdığını hisseder gibi olmuştu. Hırsız olayın şokundan çıkıp koşacakken Jisoo da hırsızın arkasından koştu. Hırsız zayıftı ve gerçekten hızlı koşuyordu. Hırsız kapıya doğru yaklaştığında Jisoo onu yakalayamayacağını anlamıştı ve yapabileceği tek şeyi yaptı. Elinde ki bibloyu hırsıza fırlattı. Biblo karşısında ki hırsızın kafasına çarptığında hırsız bir iki saniyeliğine duraksadı. Jisoo bu fırsatı kollayıp hırsızın sırtına atladı. Hırsız Jisoo'nun ağırlığı nedeniyle dengesini kaybetti ve yere düştüler. Hırsız yüz üstü yere düşmüşken Jisoo hırsızın sırtında yatıyordu. Hemen kendisini toparladı ve hırsızın kar maskesini çıkardı. Gördüğü şey asla beklemediği bir şeydi. Hırsız bir kızdı! Yüz üstü yattığı için sadece kahverengi saçlarını görebiliyordu. Hemen hırsızın üzerinden kalktı ve hırsızın omzundan tutup ayağa kaldırdı. Hırsızın kim olduğunu gördüğündeyse yaşadığı şok iki katına çıkmıştı. Hırsız şu garip sokakta tanıştığı garip kız Jennie'ydi!
Jennie yakalandığı için hem utanmış hem de egosu kırılmış gibi hissediyordu. Bugüne kadar kimse Jennie'yi suç üstü yakalayamamıştı. Oradan gitmesi gerektiğini biliyordu çünkü daha fazla kalırsa bu küçük zengin ucubenin kendisini ihbar edeceğini biliyordu. Kapıya doğru hamle yaptığında Jisoo tekrar Jennie'nin üzerine atıldı ve onu kendisi ve kapının arasında sıkıştırdı.
''Evimde ne yapıyorsun?'' dedi öfkeli bir şekilde.
Jennie, Jisoo'nun o küçük bedeniyle kendisini sıkıştırdığına alaylı bir bakış attıktan sonra anlık bir hareketle yerlerini değiştirip Jisoo'yu kendisi ve kapı arasında sıkıştırmıştı. Jisoo, Jennie'nin ne kadar güçlü olduğuna bir kez daha şaşırdı ve öfkesi daha da arttı. ''Sana evimde ne yapıyorsun dedim!''
''Bana bak küçük şey, eğer beni ihbar edecek olursan başın çok büyük derde girer.'' Jennie kızın yüzüne doğru tısladı.
''Evime giren bir insanı öylece yollayacağımı düşünmüyorsun değil mi?'' Dedi Jisoo korkutucu olmaya çalışarak.
Jennie kızın yüzüne daha çok yaklaştı. ''Şuan da istersem zaten giderim ama beni ihbar edemeyeceğini anlaman gerek.''
''Anlamıyorsam ne olacak peki?'' Dedi Jisoo.
''Canından olmak mı istiyorsun?'' Dedi Jennie soruya soruyla cevap verirken.
Jisoo o anda daha önce farketmediği bir şeyi farketmişti. Ablasının ölümünden sonra kendisi ölümden korkmuyordu. Yaşamak için amacı ve sevdiği kimsesi kalmamışken birinin onu öldürmesi onu korkutacak son şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forget / JENSOO
Fanfiction''Umarım ki bir daha buraya gelmezsin küçük şey, burası bir yıkık bedeni daha kaldıramaz.''