İçeri giren Yasir dikkatle İris'in yakarak attığı kâğıt parçalarına bakıyordu. İris, kendini suç işlemiş yaramaz bir çocuk gibi hissediyordu. Bir an Yasir'in resimleri görmüş olabileceğini düşündü ama bu tezi Yasir'in "Hadi! Burada aşk mektuplarını yakmanı bekleyemem çok vaktim yok." demesiyle çürümüş oldu. Sabırsızca İris'in kalkmasını bekleyen Yasir, sen kalkmadan buradan gitmeyeceğim mesajı veriyordu.
İris sakinliğini korumaya çalışırken "Bilmiyorum farkında mısınız ama ders yedide, ben prensipli biriyim daha erken başlayamam. Tam on beş dakika var, şimdi çıkıp beni salonda beklerseniz memnun olurum." dedi.
"İşiniz olmadığına göre bir inisiyatif kullanabilirsiniz(!)"
Yaptığı teklifin kabul göreceğine emin olan Yasir'in sesi alaylıydı. Bu teklif İris'e de sıcak gelmişti.
"Bu kez böyle olsun." diyerek meraklı değilmiş gibi yavaşça ayağa kalktı. Erken çıkmak şu an onun da işine geliyordu.
İris teninin rengine karışan, ekru rengi dantel üst detaylı şifon elbisesiyle oldukça iddialı görünüyordu. Orta ökçeli ayakkabıları fayansla bütünleştiğinde çıkan ses, odayı doldurdu. Yasir kendisinden önce çıkan İris'i arkasından kısa bir süre izleyerek arkasından yürümeye başladı. Salona geldiklerinde ilk konuşan Yasir oldu.
"Hep böyle düğüne gider gibi mi gezersin?
İris "Bu benim işime öz saygımı gösteriyor, dün geldiğin kıyafetten senin de öyle olduğunu düşünmüştüm." diyerek baştan aşağı Yasir'i süzdü.
Siyah kapüşonlu bir üst, altında rahat krem bir pantolon vardı.
"Benim de işime öz saygım vardır, o nedenle takım elbiseliydim. Sonuçta gitmem gereken bir davet vardı."
"Ah, doğru, cimri bir iş adamıydın. İllaki para peşinde koştuğun toplantıların olacak(!)"
Yasir "Ben cimri biri değilim ama sen küçük bir dersi hak etmiştin." dedi ama aklından geçen şey bunu bile isteye yaptığıydı.
İris daha fazla uzasın istemediğinden "O çok kıymetli vaktinden çalmayarak başlasak diyorum." dedi ardından yerini aldı. Yasir de onun karşısında yerini aldıktan sonra kendinden emin bir tavırla "Baştan söyleyeyim, bu kez nutuk dinlemem!" diye söylendi.
"Daha önce de söylediğim gibi bu ders benim dersim, dilediğim şekilde hareket ederim." İris sözünü bitirir bitirmez Yasir büyük bir adım atarak yanına geldi.
Elini beline uzatarak önce belini kavradı ardından sertçe onu kendine çekti. Sıkıca sağ eliyle belini tutarken sol elini avucunun içine aldı. Klasik tango tutuşuydu ve duruşu güçlü olduğunu gösteriyordu. İris iyi öğrenirse güçlü bir partner olabileceğini düşünüyordu.
"Şimdi başlayalım." Yasir kendinden oldukça emindi.
İris düşüncelerinden arınarak karşısındaki adama odaklandı.
"Önce nasıl bir stil sergileyeceksin ona karar ver, bu karşı koyuşluktaki yakınlık bir kardeşle dans edebileceğin gibi değil. Milonguero mu? Yoksa salon dansı mı?"
"Tango bir erkek ve bir kadının bir birlerine karşı sergiledikleri güç gösterisi değil mi? Sevdim de alamadım ağlaşması yerine istersem alırım savaşı değil mi?"
İris "Kardeşinle böyle bir savaşa giremezsin. O yüzden Milonguero tavsiye ediyorum, onu öğrenirsen bir erkekle bile dans etsen fark etmez!" diyerek kendini bir adım geri çekti.
Yasir "Erkeklerle dans etmeyeceğime göre salon dansı alayım ben." derken İris'i tekrar kendine çekmişti.
"Öyle ise, başlayalım. Erkek adımları, küçük adımla başlar sağ geriye, sol yana ve geriye açık. Sağ öne kapalı, sola öne kapalı, beşinci adımda beden hafif yana kıvrılır. Altıncı adım öne sol ayağın yanına, sağ ayak minik bir adım ile, yedinci adım sağa açık ve son adım sol ayak sağın yanına kapalı olacak şekilde devam eder..." Bir yandan adımları da gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeyle Dans...
General FictionBaşlama tarihi: 28.04.2018-Cumartesi Ve daima, bir birlerinin kim olduğunu unuttular; unutarak yaşadılar... Sonsuza kadar sustular, susarak konuştular...