4. BÖLÜM: KRALİÇENİN HASTALIĞI

286 40 2
                                    

Prensle nefret dolu bakışlarımız sonlandıran annem olmuştu. Aramıza girip önce Prense sonra da bana baktı. Tedirgin dolu ses tonuyla "Neler oluyor burada?"

"Bir şey olmuyor anne, Prenste zaten gidiyordu" dedim Prense gitmesi için bakış atıp, Prens onca yaşanan denilen şeyden sonra hiç bir şey olmamış gibi yüzüne sahte bir gülümseme takınıp
"Sizi görmek ne büyük bir şeref benim için Kraliçem. Bugün ayrı güzel parıldıyorsunuz" sanırım bu cümleyi ezberlemiş. Demişler ki buna bir bayan gördün mü bugün ayrı parıldıyorsunuz de. Böyle konuşunca ne sanıyor karşı tarafı sözleriyle tavlaya bileceğini mi?

Annem elini ağzına götürerek kıkırdadı "Ne kadar da kibarsınız size hayran kalıyorum, kızım çok şanslı sizin gibi birisiyle olduğu için" anneme ters ters bakmaktan kendimi ala koyamamıştım, Prens annemden duymuş olduğu sözler çok hoşuna gitmiş gülümsemesi bir kat daha artmıştı.

"Bende sizinle hem fikirim, buraya düğün tarihimizi söylemek için geldim" annemin gözleri şaşkınlıkla açılmıştı "Ne, öyle mi? Peki bu güzel gün ne zaman? "dedi heyecanla, tabi ben anneme daha Prensle evlenmek istemediğimi söylememiştim.

Dünkü olaylardan sonra annem çok yorulmuş ilacını içip hemen yatıp uyumuştu. Zaten anneme ne söylersem söyleyim belli bir süre sonra unutuyordu.

"29 Nisan" dedi Prens coşkulu bir ses tonuyla, annemin şaşkınlığı daha da çok artmıştı "Nasıl yani, neden bu kadar erken? İki haftamız bile yok neredeyse" dedi, Prens tam nedenini açıklayacakken annem bir anda korkuyla yerinden sıçrayıp koluma sarılarak arkama saklandı.

"Elizabeth beni almaya geldiler. Baksana şuan karşımdalar ve sayıları artmış üç kişi olmuşlar" dedi korku dolu ses tonuyla, parmağıyla Prensin arka kısmında kalan çalıkları işaret ederek.

Prens şaşkınlıkla arkasına dönüp çalıklara baktı. Kimsenin olmadığını görünce şaşırdığını daha da fazla artmıştı.

"Anne" deyip arkama döndüm, annemin yüzünü avuçlarımın içine alarak "Korkma biz senin yanındayız şimdi bana söyle ilaçlarını içiyor musun?" annem başımı olumlu bir halde salladı, hayali insanlar gördüğüne göre nasıl hala ilaçlarını içiyor olabilirdi ki? Bu ilacında mı yoksa anneme bir faydası dokunmamıştı.

Annemin yardımcısı biraz önümüzde duruyordu, Prensi bir şekilde gönderip annemle ilgilenmeliydim.

"Cora, buraya gelir misin? Annemi odasına götür biraz dinlensin" dedim Cora söylediklerimi işitip başını yere hafifçe eğdi "emredersiniz prensesim" deyip annemin kolundan tutup saraya doğru götürdü.

"Annenin hasta olduğunu bilmiyordum" dedi Prens.

Bu yaşananlar aksi gibi Prensin karşısında yaşanmıştı. Bunca yıl tüm kraliyet susmuş annemin hastalığını herkesten saklamıştık. Şimdi ise prens öğrenmişti.

"Hep merak ediyordum annen gibi bir kadının yönetimi neden babana teslim ettiğini. Şimdi anladım neden bıraktığını"

Annem babamla evlendikten sonra kısa bir süre bu ülkeyi yönelmişti. Sonra ise hastalanmış ve yönetimi babam almıştı. Kraliyet soyundan geldiği için ülkeyi annemin yönetmesi gerekiyordu.
Biz herkese annemin yönetimden kendi özgür iradesiyle çekildiğini söylemiştik.
Şuan ise kendi isteğiyle değil de bizim isteğimizle yönetimden ayrıldığı ortaya çıkmıştı.

Eğer bu ülkede duyulursa isyan çıkardı. Çünkü kimse babamı tahta istemiyordu. Annemin doğru olarak gördüğünü düşündükleri için kabul etmişlerdi babamı.

Benden bir cevap alamayınca "Peki annen neden hastalandı?" dedi, işte o kritik soru.

O sorunun cevabı bizim ailenin yıkılmasına neden olmuştu. Kimsenin hatırlamak istemediği annemin ağlamaktan kendini perişan ettiği en sonunda da hastalandığı o gün...

ZÜMRÜD-Ü ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin