Gece uyuyamamıştım aklımda ailemle olanlar ve tabiki Duru vardı. Ama ağırlık ailem, babam ve ona söylediklerimdi. Acaba söylememeli miydim? Bundan sonra da aynı mı devam edicekti? Umursamayacaklar mıydı beni? Bütün bu soruların yanında acaba Duru o kafeye gelecek miydi?Yatağımdan kalktım okula gitmeyecektim. Duru'yu görmeyi amaçlayarak kafeye gidecektim. Odamdan çıktım. Alt kata inip kapıya yönelmiştim ki. "Oğlum?" kelimesini duydum arkadan. Üstüme bile alınmamıştım çünkü o kadar uzun zaman olmuştu ki. Tekrar aynı ses tekrarladı. "Berk!" Arkamı dönüp baktım babamdı seslenen. Ve konuşmaya devam etti "Kahvaltı yapmadan çıkma gel otur." Emirle karışmış soru tarzlı değişik bir cümle olmuştu bu. Yemek odasına geçtim. Ama yemek yemedim bir kupa çay istedim çalışandan. Babam hiç beklemediğim şekilde bana bakıyor ve sanki konuşmak için birşeyler arıyordu. Tahmin ettiğim gibi olmalıydı ki "Okul nasıl gidiyor?" sorusunu yöneltti bana. O kadar soğuk ama mecburiyetten bir soruydu ki bu yine canımı sıkmıştı. Düşündüklerimi söylemeliydim artık. İçimdekileri söyleyecektim artık. "Ne yapmaya çalışıyorsun? Derslerim okulum yada hayatımı dün gece dediklerim yüzünden mi umursuyor gibi yapıyorsun? Ben özlüyorum derken bundan bahsetmiyordum! Ben özlüyorum derken samimiyetten bahsediyordum." Söylediklerim bana dahi ağır gelmişti. Babam ne düşünüyor bilmiyordum. Kalkmak istedim masadan. Ve istediğimi de yaptım.
Doğruca bahçeye yöneldim. Arabama yöneldiğimde onu dün akşam bıraktığım yerde göremedim. Cengiz abi yıkamaya almıştır diye tahmin ettim ve garaja bakmaya gittim. Cengiz abi ben bildim bileli burada çalışıyordu. Ellili yaşlarda beyaza dönmüş saçları olan zayıf ama güler yüzlü bir adamdı. Kapalı garaja geçtiğimde arabamı ışıldarken buldum. Hızlıca arabaya bindim ve kafeye doğru sürdüm. Kafeye hakim bir köşeye oturdum ve Duru'yu beklemeye başladım. Gelmeliydi artık ama gelmiyordu. Tüm günüm Duru'yu beklemek geçti ama gelmedi. Gelmez diye düşünerek kafeden ayrılmaya karar verdim ve bu kararı tam fiile döndürüyordum ki kafenin geniş kapısından içeri biri girdi. Bu Duruydu! Gelmişti sonunda gelmişti ama keyifsizdi. Belli bir şey olmuş. Meraklandım. Bu Duru'yu ikinci görüşümdü ve birinde ağlıyor diğerinde ise ağladı ağlayacaktı. Gidip bir masaya tek başına oturdu. Bir kahve istedi. Kahvesi gelene kadar sessizce kafeyi seyretti. Birisi dokunsa ağlayacaktıcı o derece belli ediyordu. Daha fazla bekleyemez, seyredemezdim onun üzgün olmasını. Yanına gitmek için ayağa kalktım. Sanki şans eseri karşılaşmış gibi yapmayı düşünüyordum, masasına doğru giderken. Ona hiç bakmadım. Bir anda görmüş gibi davranacaktım. Öyle de yaptım. Masasının önüne kadar gittim. "Selam Duru'ydu değil mi adın, ben Berk partide tanışmıştık hani." dedim. Bana baktı zordan gülümsemeye çalıştı ve "Selam." dedi. Kendimi tutamadım. Oturup oturamayacağımı sordum. Allahtan tepki vermedi sadece oturabileceğimi söyledi. Gülümsedim ve oturdum.
Öylece Duru'nun ela gözlerine bakıyordum. Ardından tüm yüzünü inceledim. Gözlerinin altı mosmor gözlerin içi ise kızarmaya başlamıştı. Belki hiç muhabbetimiz yoktu ama umrumda değildi. Sevdiğim kızı ne üzüyor bilmek istiyordum. "Sen iyi misin?" dediğimde bir an duraksadı, ses tonunu toparlamaya çalıştı ve kahvesinden bir yudum aldıktan sonra, "Evet." dedi. İnanmamıştım. Üstelemeye başladım. "İyi değilsin Duru. Seni tanımıyorum seninle daha önce konuşmadım ama iyi değilsin. Parti günü de kayalıklarda gördüm seni. Berbattın." Kayalıklarda onu gördüğümü duyunca gözleri gözlerime kilitlendi. Ama birşey demedi. Devam ettim. "Kafenin kapısından girdiğinde yüzün asıktı. Sol elinle sağ elinin bileğini tutuyordun. İlk başta iz var sanmıştım ama iz olmadığını gördüm. Başka birşey var sende Duru. Tabi anlatmazsın çünkü beni tanımıyorsun ama iyi olmalısın." Bu sefer samimi bir şekilde gülümsedi. Beni neden önemsiyorsun? İyi olmadığımla neden ilgileniyorsun? Beni kayalıklarda nasıl gördün? Bu soruları bana sorsa ne cevap verecektim. Bir anda "Annem," dedi. Daha da odaklandım Duru'ya, anlatmaya devam etsin diye beklerken. Ama arkadan "Duru?" sesi geldi. Duru ayağa kalktı ve sarışın kısa boylu kıza sarıldı. Ardından o kız bana döndü."Duru'yu götüreceğim ama sorun olmaz değil mi?" dedi. Hayır dermiş gibi bir göz işareti yapıp Duru'ya döndüm ve gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8. YAŞ
Teen FictionKendi karanlığımda boğulmaktan kurtulmak için bir ışık bulmuştum sonunda, gözleri tüm karanlığımı aydınlatabilecekti.