Yaklaşık yarım saattir mutfaktaki sandalyeye çökmüş öylece duruyordum. Biraz önce yaşanan hiçbir şeyi beynim kabul etmiyor, mantığını kavrayamıyordu. Kim neden Rüzgar ile benim bir araya gelmemizi isterdi ki?
Üstelik yerdeki cam kırıklarından yola çıkarsak bu kişi iyi niyetli biri de değildi.
Kafamı kaldırıp, elindeki kağıda anlamsız bakışlar atarak odanın bir köşesinden diğer köşesine gidip gelen Rüzgar'ı izlemeye başladım. Gelen notu yüksek sesle okuduktan sonra benim 'Bu ne demek oluyor şimdi? ' , 'Kim bize böyle bir şey yapar? ' gibi sorularımı tamamen duymazdan gelmiş ve kendi kabuğuna çekilmişti. Ben de bir süre sonra ona ulaşmaya çalışmanın faydasız olduğunu anlayıp, titrerken beni taşımakta zorlanan bacaklarımı sandalyenin konforu ile buluşturmuştum.
'Cam kırıklarını temizlememiz gerek'
Sessizliğe alışmaya başlamışken aniden kurulan bu cümle beni fazlasıyla şaşırtmıştı.
'Düşündüğün ilk şey bu mu gerçekten ? ' dedim gözlerimin büyümesine mani olamayarak.
' Düşündüğüm çok şey var ama uygulamak istediğim ilk şey bu evet' dedi hızlı adımlarla yanıma ulaşıp karşımdaki sandalyeye otururken ' Bizimkiler cama ne olduğunu sorduklarında, tezgahtan tutman için tuzu fırlattığımı ama tutamadığın için tuzluğun cama isabet ettiğini söyleyeceğiz.'
Sessizce başımı salladım ' Yani nottaki isteği yerine getirip kimseye hiçbir şeyden bahsetmeyeceğiz.'
Rüzgar notta yazanları okuduktan sonra kağıdı sinirle buruşturmak üzereyken bir anda elimi elinin üzerine koyarak onu durdurmuştum. Kağıdın alt kısmında daha küçük yazılmış bir kısım dikkatimi çekmişti ama emin olamamıştım. Buruşmakta olan sayfayı tekrar açtığında altta yazan cümlelere bakmıştık beraber
'Yaşayacaklarımızdan kimseye bahsetmenizi tavsiye etmem, yoktan yere zarar görmelerini istemeyiz.'
Şimdi ise Rüzgar doğal olarak ailesine olanlardan bahsetmemeyi tercih ediyordu. Ben de her ne kadar başıma geleceklerden korkuyor olsam da Haluk Amcaların başının derde girmesini istemiyordum. O yüzden susacaktım.
'Aynen öyle yapacağız' dedikten sonra sandalyesini oynatarak yanıma yaklaştı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı ' Bunu kim neden yaptı birlikte çözeceğiz, güven bana.'
Senelerdir görmediğiniz bir insana güvenir miydiniz? Ben güvenecektim.
Çünkü o Rüzgar'dı. Ve biz bu karmaşadan beraber çıkacaktık.
İçimden geçenleri ona da söylemek üzereyken kilit açılma sesiyle aramızdaki konuşma bölündü.
'Siktir' dedi Rüzgar bir anda ayağa fırlarken 'Neden bu kadar erken geldiler ki ? '
Haluk Amca ve Sevim Teyzenin gülüş seslerinin giderek artması mutfak tarafına geldiklerini işaret ediyordu. Rüzgar'ın elindeki notu pratik bir hızla ellerinin arasından alıp katlayarak pantolonumun cebine koydum. Tam o sırada mutfak girişinde iki çift ayak belirdi.
'Ah çocuklar siz burada mıydınız? ' diye neşeyle şakıyan Sevim Teyzenin sesi, olmayan mutfak camını fark etmesiyle telaşlı bir hal aldı ' Aman tanrım ne oldu burada, siz iyi misiniz? '
'Aslına bakarsan anneciğim, bu oldukça komik bir hikaye'
dedikten sonra içinde kopan fırtınaları tahmin etmeme rağmen yüzüne yerleştirdiği çarpık gülümsemesiyle, yaşananlardan alakasız bir hikaye anlatmaya başladı Rüzgar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
Teen FictionSebebini bilmedikleri bir intikam oyununun içinde birbirlerinden başka güvenecek kimseleri yok. -- Sessiz çığlıklarım gecenin göğünü delerken kollarının arasında küçücük kalmıştım.Ne kaçacak yerimiz ne birbirimizden başka sığınacak bir limanımız var...