Multi media: Dolunay Yılmazİyi okumalar...
Nefes almak istersiniz bazen özgürce.
Belki özgür değildi ama hiç rahat bir şekilde nefes alamadım ben. Hep bir şeyler engel oldu bana.Gülümsemelerin,kahkahalarım, sırıtmalarım, mutluluğum hep yarım kaldı. Evren yine bir oyun oynayıp yüzleştirdi gerçeklerle.
Hiç aşık olmadım mesela ben, hiçbir zaman sevgilimle sinemaya gidemedim, sarılamadım doya doya...
Bunlardan önce bir şey daha vardı tabi. Babam!
Hiçbir zaman yanımda olan babamda olmadı benim. Saçımı okşayıp geçti kızım diyen ya da masal okuyan uyumadan önce iyi geceler öpücüğü veren bir babam olmadı.Hep eksik kaldım. Hiç tamamlanmayacaktı o yanım. Bir tek annem vardı benim her şeyimdi. Gerçekten bu kelimeyi tek anlamıyla taşıyan bir tek o vardı. Geçti kızım diyen,masal okuyan,iyi geceler öpücüğü veren...
Onu özlüyordum. Hiç bilmediğim kokusunu özlüyordum. Hissizleşmek nedir bilir misiniz? Hiçbir duygu kırıntısı hissetmeyen dediğim gibi benim gülüşlerim yarım kaldı, benim kahkahalarım yarım kaldı, benim mutluluğum yarım kaldı. Hayat acı bir gerçekle sundu hepsini önüme. Ve ben yine umudu seçtim.
Ve evet bildiğiniz üzere mutlu rolü oyanayan bir kızdım ben şimdi sizde bu hikayede mutlu rolü oynayan Dolunay'la tanışın. Dolunay Yılmaz.
******
Okullar kapanmış ve huzura kavuşmuştuk tam anlamıyla şimdi üç ay boyunca tatildik ve rahattık.
Normalde paraya ihtiyazcımız yoktu ama kendi paramızı kazanmak daha hoşumuza gittiğinden yaz tatilinde çalışmayı düşünüyorduk.
Ah!birde ev sıkıntımız vardı. Bu oturduğumuz ev küçüktü evet iki kişiydik ama cidden küçüktü ilk başlarda kendi seçimimizdi sorun etmemiştik. Ama sonradan ev boğmaya başlamıştı oda yetmezmiş gibi Selen de bir sürü eşya almıştı o yüzden ev arıyorduk.
Büyük ve kesinlikle havuzu olan bir tane.Size biraz kendimden bahsedeyim. Ben Dolunay Yılmaz. Siyah uzun saçlı,beyaz tenli ve ela gözlü biriyim. Gözlerimi babamdan almışım annem öyle diyor yani. 21 yaşında üniversite öğrencisiyim ve mimarlık okuyorum.
Yakın arkadaşım Selen Doğan 21 yaşında kumral yeşil gözlüydü. Oda benim gibi mimarlık okuyordu.
Okulların kapanması tam tamına bir hafta etmişti. İş arıyorduk aslında bakarsanız iş vardı ama biz beğenmiyorduk. Aynı yerde beraber çalışmak istiyorduk fakat bu biraz zordu.
Annemin moda evi vardı orada çalışmamı söylesede ben kabul etmiyordum. Sonuçta onun parasıydı ve ben istemiyordum. Selenlerin büyük bir şirketi vardı annesi ikimizinde orada çalışmasından yanaydı ama biz tavrımızı ortaya koymuştuk ve bunu kesin bir dille reddetmiştik.
Yüzümdeki gülümseme ile Selen'e baktım. Koştura koştura yanıma gelip elimdeki malzemeleri aldı. Market alışverişi yapmıştım oda evi temizlemişti. Her ne kadar taşınsakta evi temiz tutmak istiyorduk ikimizde titizdik yani en azından ben öyleydim.
"Nasıl geçti alışveriş?"
Gülümsedim.
"Gayet güzeldi senin?"
Gözlerini devirdi ve ofladı.
"Bir daha odamı dağınık bırakırsam ne olayım sadece kendi odam bir saat sürdü ya."
Ona gülerek bakıp kafamı iki yana salladım.
" hak ettin kaç defa söyledim ben sana."
"Amaan amaan bir daha tövbeliyim zaten asla dağınık bırakmayacam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Teen Fiction"Herkes kalbinin renginde yaşar hayatı ve herkes kalbinin rengini bulaştırır etrafındakilere." Nefes almak istersiniz bazen özgürce. Belki özgür değildi ama hiç rahat bir şekilde nefes alamadım ben. Hep bir şeyler engel oldu bana. Gülümsemelerin,ka...