Kendimi tam bir budala gibi hissediyorum.
Psikoloğumun önerisini dinlediğime inanamıyorum.
Hayatımda duyduğum en saçma fikir olmasına rağmen şu anda yapıyor olduğum için kendimi öldürmek istiyorum.
Kaç ay oldu bilmiyorum, saymayı bıraktım artık. Geçen bunca zamanın sonunda değiştirdiğim bilmem kaçıncı psikolog. Hiçbiri yardımcı olmadı, hiçbiri uykusuzluğu, uyanıkken bile görülen kabusları durduramadı.
Ancak şimdiki psikoloğum bu yöntemle atlatabileceğimi iddia ediyor.
Neymiş, sana olan hislerimi bir hafta boyunca bu deftere yazacakmışım. Seninle konuşuyormuş gibi içimi dökecekmişim. Hafta bittiğinde bana bazı sorular sorup sonucu gözleyecekmiş.
APTALCA.
Ama yapıyorum işte. Neden mi? Bilmiyorum, sanırım seninle konuşuyormuş gibi yapmak beni heyecanlandırıyor. Çünkü hala, etrafımdaki onca insan arasından kelimelerine önem verdiğim tek kişi sensin. Konuşmayı sevdiğim tek kişi sensin. Sesini, kahkahasını duymayı sevdiğim, ağzımdan çıkanlara ahlak bekçiliği yapmasını sevdiğim tek kişi sensin.
Ah, bir de Peter var elbette ama ikinizi aynı kefeye koyamam ki. O benim oğlum gibi (sen gittiğinden beri bana baba diyor, biliyor musun?), sense sevdiğim adamsın.
Her neyse. Peter'ı aramızdaki saçma şeye -eğer hala biz diye bir şey varsa tabii- sokmak istemiyorum. O senden de benden de daha masum ve ikimizin savaşında yaralanmayı hak etmiyor.
Pekala, psikoloğum dedi ki, yazarken sen karşımdaymış gibi düşünüp sana hislerimi sakin bir dille anlatıyormuş gibi yapmalıymışım.
Ben tamamen rakamların adamıyım, kelimelerle uğraşmayı beceremem, biliyorsun. Ancak kalemim kağıdın üzerine kayıp gidiyor ve sanırım bunun tek sebebi, senin karşımda olduğunu düşünmenin verdiği o sıcak, tanıdık his.
Pekala, eğer burada, karşımda olsaydın sana adi bir orospu çocuğu olduğunu söyleyerek başlardım sözlerime. Sonra seni uzunca öperdim.
Nasıl aramızda bunca mesafe varken bile gardımı düşürmemi sağlıyorsun bilmiyorum ama bunu yaptığın için senden nefret ediyorum.
Neyse. Konumuza dönecek olursak eğer, sana babamın bana attığı ilk tokadı anlattığım zamanı hatırlıyorsun değil mi? Hani Clint'in çiftliğinde kırıştırdığımız gece.
Ah, ama katil arkadaşın aklını o kadar çok dolduruyor ki, hatırlamayabilirsin. O zaman ben sana yardımcı olayım:
Dört yaşındaydım, onun çalışma odasındaydık. Ne yaptığını izliyor, bazen istediklerini dikkatle ona götürüp küçük bir takdir bekleyerek gözlerinin içine bakıyordum. Arkasında durmuştum, elindeki tornavidayla bir şeyler yapıyordu. Ayağa kalkması gerekti, ama arkasında olduğum için bana çarptı ve sinirle beni, elinin tersiyle geriye itti. Yaklaşık her dört yaşında çocuğun da yapacağı gibi, dengemi sağlayamadım ve geriye savruldum. Bu esnada birkaç şişeye de çarptım, kırılan camlar yere düşmüş bedenimi keserken beni kolumdan tuttuğu gibi yerden kaldırıp sağ yanağıma şöyle güzel bir tokat geçirdi.
Neden? Çünkü ben çok dikkatsizmişim.
Hayal edebiliyor musun Steve? Dört yaşında bir çocuk, vücuduna batan camlar yetmezmiş gibi babasından yediği sert bir tokatla beraber oturuyor.
Acıyı hayal edebiliyor musun? Ne kadar ağladığımı düşünebiliyor musun?
İşte, Steve.
Bizi terk ettiğin gün de aynen böyle hissettim.
Ki bu oldukça ironik çünkü bana, beni babamın tüm hatıralarından koruyacağına söz vermiştin.
Şimdi kulağa komik geliyor. Sen daha beni kendinden koruyamıyorsun, babamdan mı koruyacaksın?
Ah, aslında şimdi aklıma geldi de, sen yapmadan önce biri zaten beni babamdan korumak için harekete geçmiş.
Çok sevgili, Kış Katili arkadaşın Bucky Barnes.
Ona teşekkür et olur mu? Ve onu biraz örnek al. O beni bir şeylerden korumayı becerdi en azından. Sense verdiği sözleri tutamayan, kocaman bir canavarın tekisin.
Tüm nefretlerimle,
Tony Stark, Peter Parker'ın TEK babası ve insanların bildiği adıyla Demir Adam.
EVET BEBEĞİM STONY
Profilimde Stony ve superfamily dediğimde mutlu bir şey beklememiştiniz umarım jdkf9whrhos
Şimdi bir şeyi açıklığa kavuşturalım:
İç Savaş'tan önce superfamily'nin olduğu bir diyardayız. Yani Tony ve Steve'in uzun süreli bir ilişkileri vardı. Sonra Bucky geldi falan filan.Yorum yapmayı unutmayın, öpüldünüüüüz! ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Day You Left Us|Stony
Short Storyİç Savaş'tan sonra Tony'nin hislerini döktüğü defter. //Stony'de 10//