-6- Memory #1

565 64 55
                                    

Steve:

“Tony!” Laboratuvara doğru yürürken seslendim.

“Tony! Beni duyduğunu biliyorum!” Kasıtlı olarak beni duymamazlıktan geldiğini biliyordum. Onu gidip kendini saatlerdir kapattığı laboratuvarından çıkaracağım için beni duymamış gibi yapıyordu.

“Tony, eninde sonunda seni oradan çıkaracağım tatlım.” Son bir kez daha seslendim ancak yine cevaplamadı.

Adımlarımı hızlandırıp laboratuvara girdim.

Onu her zaman çalışırken gördüğüm gibiydi. Etrafı darmadağındı, yanında bir bardak viski duruyordu, gözleri pür dikkat masadan yansıyan görüntüyü izliyordu. Saçları biraz karışmıştı; muhtelemen verdiği beş saniyelik arada viskisini içerken ve beyni hala bir şeyler üretirken elleri saçlarının arasından geçmişti. Üzerine giydiği dar, kolsuz tişört vücudunu kusursuzca sergilerken göğsünün hafif öne çıkıklığını saklamamıştı ve Tanrım, ben oraya tapıyordum, o kadar tatlıydı ki.

“Tony.” Sakince ismini söyledim, ancak o zaman baktı.

“Ah, Steve! Demek buradaydın.”

Kendimi gözlerimi devirirken buldum. “Oldukça uzun bir süredir buradayım Tony.”

Yüzünde ukala bir gülüş oluştu. Ona yaklaştım.

“Sakın.” dedi, geriye doğru bir adım atıp. “Beni buradan çıkartmayacaksın.”

Sırıttım. “Elbette çıkartacağım tatlım.”

“İstemiyorum.” Küçük bir çocuk gibi kollarını göğsünde birleştirip dik dik bana baktı.

“Sana isteyip istemediğini sormadım.” Bir büyük adımla arkasındaydım. Benden kaçmasını engellemek için kollarımı beline doladım.

“Daha fazla burada kalırsan D vitamini eksikliği yaşayacaksın. Aynı zamanda kafan patlayacak.”

“Steve-”

Lafını kestim. “Şşt! İtiraz istemiyorum. Her ne yapıyorsan bırakıp benimle mutfağa geleceksin.”

“Steve-”

“İtiraz istemediğimi söylemiştim.” Boynunu öpüp güzel, viskili kokusunu içime çektim. Bu kalbimi huzurla doldurdu.

Ellerimi belinden çektim ve tek elimle onun elini tuttum.

Hala somurtuyordu.

“Tony, bunun bana sökmeyeceğini biliyorsun.” Burnunun ucunu öptüm. “Senin için endişeleniyorum. Ayrıca beni fazlasıyla ihmal ediyorsun.”

Yüzü yumuşadı. “Sırf ilgi istiyorsun diye beni işimden alıkoyman hiç hoş değil.”

“İlgi istemiyorum Tony, seninle ilgilenmek istiyorum. Hadi.” Onu hafifçe çektiğimde teslim olup benimle beraber yürümeye başladı.

Merdivenlerden yukarı çıkmaya başladığımızda “Manzara buradan çok güzel.” dedi, güldüğünü sesinden anladım.

Kaşlarımı çatarak dönüp ona baktığımda popomdan bahsettini fark ettim.

The Day You Left Us|StonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin