Multimedia Eren
Bu bölüm #magicinthesummer ' a gelsin yeniden. Bu hikayede yardımlarını benden hiç esirgemediği için ona sonsuz teşekkürler ♥♥
Iyi Okumalar :D
Hala sap gibi kapıda dikiliyordum. İçeri girmek henüz aklıma gelmemişti. Öylece öküzün trene baktığı gibi içeriye bakarken annemin tıslamasıyla kendime geldim.
"Kızım girsene. Ne bakıyorsun öyle."
Yavaş hareketlerle kapıdan girdim ve çantamı askılığın yanına bıraktım. Sessizliğimi hala korurken bunların bi rüya olmasına dua ettim ve kafamı kaldırdım. Bir kere daha KAHRETSIN! Rüya değilmiş. Yatılı misafirlerden nefret ediyorum! Özellikle de çocuklu yatılı misafirlerden!
O küçük şeytanlar odama doluşup yatağımda tepinmeye başlamışlar bile. Ama Allahtan Yalın var da onunla iyi vakit geçiriyorum.
Yalın, Çınar amcanın kardeşi Aynı abisi gibi karizmatik hemde ela gözlü. Ela gözlü erkeklere bayılırım. Üstelik aynı yaştayız ama tabiki aramızda birşey yok. Sadece arkadaşız. Yani sanırım. Ama ona her baktığımda bana baktığı gözümden kaçmadı.
En sahte gülümsememle "Hoşgeldiniz. "dedim babamın kuzeni olan Çınar amca ve onun eşine. Adı herneyse işte çokta önemli değil zaten.
Çınar amca otel zincirlerine sahip olan zengin, karizmatik ve saygın bir iş adamıydı. Her yıl iki sefer bizde kalmaya gelirlerdi. Ve bu süre tam bir ay. Onbeş gün kışın, onbeş gün yazın olmak üzere.
Bi de çocukları var ki hiç sormayın. Bir kız iki erkek(erkekler ikiz). Eda, Ege ve Efe iki ayımı zehir eden canavarlar. Eda ile yaşlarımız yakın olmasına rağmen hiç anlasamadik. O benden 3 yaş küçük yani 15 yaşında. Bakmayın 15 yaşında olduğuna o kadar şimartılmış ki kendini hala annesinin küçük bebeği! sanıyor. Gelelim Ege ve Efe'ye . O aşırı hareketli veletler geçen yaz bana yapmadiklari şeyi birakmadilar. Hatırlıyorum da saç kremimin içine gizlice tutkal koymuşlardı ve güzelim saçlarım birbirine yapışmıştı. Belime kadar uzanan saçlarımı kestirmek zorunda kalmıştım. Ah aklıma geldikçe deli oluyorum! Ben ne yapıcam bunlarla 15 gün boyunca !
Sıkıcı bir akşam yemeğinin ardından büyükler sohbete dalmıştı. Yalın yanımda telefonu ile uğraşıyordu. Diğerlerine çaktırmadan onu dürtmeye çalıştım fakat birden "Ne var?" diye bağrınca herkes bize baktı. "Seni ukala dümbeleği biraz daha sessiz olamaz mısın? Odama çıkalım mı diye soracaktım. " diye tısladım kulağına yaklaşarak. Gelmeyeceğini anladığımda herkese iyi geceler dileyip yorgun olduğumu ve yarın erken kalkacağımı söyleyerek odama çıktım. Gıcık işte ne olcak. Ben biraz önce ona karizmatik dedim demi? Vazgeçtim hepsini geri alıyorum.
Çocuklar uyuduğu için annemgil onları misafir yatak odasına götürdüler bu yüzden yatağım boştu. Derin bir ohh çekerek yatağa attım kendimi. O sırada annem birden odaya daldı. " Kızım sen oturma odasında yatsan olur mu? Arthur burada yatsın."
"Anne misafir odaları ne güne duruyo." dedim sesli bir şekilde oflayarak.
"Kızım zaten iki tane misafir odası var. Birinde çocuklar, diğerinde ise Çınar amcanlar kalıyor."
" Peki tamam. " diyerek yastığımı, yorganımı aldım ve oturma odasındaki rahat! kanepeye uzandım.
Aklıma bugün okulda olan olaylar geldi. Acaba Eren'in konuşmasını kaydedebildik mi? Allahım nolur kaydetmiş olsun. Yarın zaten okul bitiyo. Eğer ispatlayamazsam bir yaz boyunca hileci olarak kalırım. Hatta seneye bile. Bu düşünceleri bir kenara bırakmaya çalışarak uykuya daldım. Uzun bir gün beni bekliyordu.
...
Sabah hızlı bir şekilde hazırlanıp okula geldim. Bugün neşem gayet yerindeydi çümkü OKULUN SON GÜNÜ!
Aklıma karnem geldiğinde yüzüm bir anda düştü. Okul bitiyor diye sevinirken sanırım tatile gidemem diye üzülmem gerekiyor. Eğer babam bu karneyi görürse beni hayatta teyzemin yanına göndermez. Neyse artık annemide yanıma alıp bir şekilde ikna etmem lazım babamı.
"Günaydın millet." dedim bizim çocuklara yakşırken. Buğra, Besra ve Arda bahçedelerdi fakat Janset ortalıkta yoktu. Galiba gelmemişti.
"Günaydın güzellik." dedi Buğra yüzündeki sinsi sırıtış ile. Aklıma direk Eren meselesi geldi.
" Yoksa ses kaydı tamam mı?" dedim heyecanla.
"Tabiki kızım ne san..." demeye kalmadan hemen Buğra'nın boynuna atılarak çığlık attım.
"İşte bu! Sen bi tanesin. Peki nasıl göstereceğiz bunu herkese?"
"Onu da hallettim sen merak etme. Sadece izle ve gör." Göz kırptı ve Besra'yı da alarak yanımızdan uzaklaştı. Ahh şuan o kadar mutluyum ki! Kimze bunu bozamaz!
"Arda naber?" dedim sanki onu yeni farketmiş gibi.
"İyiyim farkettiğin için saol." ded. Kırgın gibiydi, birazda kırgın.
"Haklısın özür dilerim ama affet nolur heyecanlıyım." dedim ona yavru köpek bakışı atarak. Bu bakış her zaman işe yarardı.
"Ah peki gel buraya." dedi bu bakışıma dayanamayarak. İşte bu! Arda'yı çok sevdiğimi söymiş miydim?
Etrafa baktığımda hemem hemen herkes gelmişti ve sıra olmaya başlamıştık. Bide özel okulda okuyoruz. Burada bile sıra var!
Herkes tamamen sıra olduğunda Janset de gelmişti.
"Nerede kaldın? Merak ettim seni. Mesajda atmadın.
"Kusura bakma tatlım uyuya kalmışım. Acele hazırlandım o yüzden haber veremedim." dedi nefes alış verişlerini Düzene sokmaya çalışırken.
"Peki canım sorun değil."dedim ve sabah ki gelişmeleri ona anlatmaya başladım. Biraz sonra Müdür yardımcımız bağırmaya başladı.
"Çocuklar lütfen hepiniz toplantı salonuna. Hızlı olun. Ne kadar hızlı olursanız karnelerinizi o kadar çabuk alırsınız." dedi ve okul binasına girdi. Herkes uğultular eşliğinde toplantı salonuna gitmeye başladı. Bizde oraya gitmek için yürümeye başladık. Kimisi hocaya sessizce küfürler yağdırıyor, kimisi de sessizliğini koruyordu.
"Bu ne şimdi ya! Okulun son günü bize ne izlettirecekler!"dedi Arda sitem dolu bir sesle.
"Bilmiyorum valla gidince görür..."derken Buğra'nın sözlerini hatırladım. 'İzle ve gör' Aklıma gelen fikir ile birden Janset'i sarstım.
Şaşkın şaşkın bana baktı ve "Derdin ne Sahra?" dedi.
"Sence izleyeceğimiz şey ne olabilir?"dedim.
"Ne bileyim ben..." derken ona iyi düşün bakışı attım.
"Oha yoksa Ere..." demeden ağzını kapattım ve Buğra'yı taklit ederek "Şşttttt sadece izle ve gör." dedim.