Öyle büyük bir acıyla gözlerimi yummuştum ki gözlerimi tekrar açtığımda aynı acıyı hissederim diye bir süre uyanmayı reddetmiştim. Bu tıpkı alarm çaldıktan sonra uyumamam gerektiğini bilmeme rağmen uyumak gibiydi. Uyanmak istemiyordum. Kendime gelecek gibi oluyordum ama uyumakta ısrar ediyordum.
Bana kalsa gerçekten uyurdum. Vücudum öyle ağırdı ki üzerimde üst üste 5 tır varmış gibi hissediyordum. Hoş, üzerimde o kadar tır olsaydı muhtemelen bütün bunları düşünemezdim. Her şeyi bırakıp burada sonsuza kadar uyuma fikri o kadar güzel geliyordu ki Pamuk Prensesi uykusundan uyandıran prense bile küfür etmek istiyordum.
Ama elbette uyuyamamıştım.
Uyanır uyanmaz kimin sesini duymak isterdiniz? Sevdiğiniz insanın? Annenizin? Hayranı olduğunuz sanatçının? Muhtemelen o kadar uzun süre uyumamın ardından Eminem'in sesini duysam bile kendimi kötü hissetmezdim. Çünkü gerçekten inanın, ilk duyduğum sesin aptal uyuzcuk, Jaehyun'un sesi olmasını beklemiyordum. Durmadan konuşuyor, bağırıyor ve kulağımı tırmalıyordu.
Neye bu kadar konuştuğunu merak ederek gözlerimi açtım. Ki galiba hayatım boyunca Jaehyun'a borçlu kalacaktım. Çünkü sanırım hayatımı kurtarmıştı. Sonsuz bir uyku dilerken onu susturma ihtiyacı ile kendime gelmiştim. Baekhyun'la ikimiz de artık ona bir can borçluyduk. Kusabilseydim, kusardım. İnanın.
Baekhyun demişken sonradan onun sesini işittim. Her şey oldukça bir Pazar sabahıymış ve Jaehyun bize kahvaltıya gelmiş gibiydi. Gür sesini duyuyordum, Baekhyun ise fısıltıyla ona sessiz olmasını söylüyordu.
Gözlerimi açmamın ardından işittiğim sesleri bir mantık çerçevesine oturtmaya çalıştım. Sanki 5000 parçalık puzzle gibiydi. Beynim bir süre gerçekten çok acıdı.
Konuşulanları kafamda mantıklı bir düzene soktuktan sonra ilk duyduğum şeyin mükemmel bir haber olduğunu fark ettim. Gülebilseydim ya da zafer çığlığı atabilseydim çok iyi olurdu. Baekhyun gaza gelerek Jaehyun'dan ayrılırken artık ölsem de çok fazla üzülmem diyordum.
"Sonunda o pislikten ayrılabildin annecik." İlk konuşmamın bu olmasını ben de beklemiyordum ama ağzımdan çıktı bir kere. Oldukça zor çıktı o ayrı. Bir an neredeyse Baekhyun beni duyamadı sandım. Fakat ağlamaya başlayıp bir şeyler mırıldandığında beni duyduğunu fark ettim.
Biri geldi, bir kadın ve ne olduğunu zerre anlamadan yine uykuya daldım. Bu sefer ki daha acısız bir uyku olmuştu. Ne kadar süre uyuduğumu bilmiyorken yine gürültüyle uyandım. Kesinlikle tanıdık ve alışık olduğum bir gürültüydü. Chanyeol ve Baekhyun ebeveyn gibi tartışırken diğerleri bir şeyler saçmalıyordu. Bu sefer gülümsemek canımı acıtmadı. Sanırım daha iyiydim. Ölmediğim kesindi. Çünkü ölsem daha güzel şeyler görüp işiteceğimi düşünüyordum.
İyi bir çocuktum. Elbette cennete gidecektim.
"Biraz sessiz olamaz mısınız?" Fakat konuşmaya çalışmak hala acı vericiydi. Hastayım falan ya hani ben." Açıkçası niye bu halde olduğumu tam olarak kavrayamıyordum. Kafamda karışık görüntüler vardı ama yaratıcı hayal gücümün eseri gibi geliyordu hepsi. Gözlerimi aralayarak bulanık içinde nerede olduğumuzu çıkarmaya çalıştım. Evde olmadığım kesindi. Chanyeol öfkeyle bir şeyler dedi, anlamadım bile dikkatimi çeken şey üzerime bağlı olan tuhaf hortumlardı. "Grip oldum alt tarafı." Yani grip falandım değil mi? "Hastaneye mi getirdiniz bir de?"
"Sen grip olduğunu san geri zekalı." Bu Jongin'di. Yataktan kalkacak gücü bulunca ona bana geri zekalı demesini ödetecektim. Biraz sessizlik oldu. Kafamı toplamaya çalıştım.
"O değil de, bir rüya gördüm." Birkaç gündür aklımdan çıkmayan rüyamla soğuk odaya rağmen kendimi sıcacık hissettim. "L ile buluşacaktım. Buluşacağımız yere geldiğimizde yolun karşısında onu gördüm. Bana gülümsedi ve el salladı. O kadar güzeldi ki bütün dikkatim dağıldı ve araba çarptı." Hayatımın en güzel rüyası böylelikle bir kabusa dönüşmüştü. Onunla buluşacağım gün ölmek hayatımın en büyük kaybı olurdu. Hoş, başka kaybım olamazdı da öldükten sonra. Ama gerçekten onu görmeden ölemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After Toon
FanfictionAfter All'un aksesuarı veya yan sanayisi. Hangisini tercih ederseniz.