Kaybettiklerin Seni Güçlü Yapar

30 8 0
                                    

4 Eylül 2015 ~ CUMA ~

Her şeyden habersiz başladığım bir sabahtı. Bugün başıma gelecek olanları asla tahmin edemezdim bile..

Yatağımdan kalktığımda hava yağmurluydu. Dışarıda fırtınalar kopuyordu. Bir süre camdan bakıp, dışarıda kopan o fırtınaları izledim. İçim ürpermişti. Sanki dışarıda olan soğuk hava içime işlemiş gibiydi..

Camdan bakmayı bırakıp, odamdan dışarı çıktım. İlk önce soğuk bir suyla yüzümü yıkadıktan sonra annemin yanına gittim. Kahvaltıya birkaç zeytin, bir dilim peynir ekmek, bir de çay yapmıştı. "Günaydın annecim.." diyip annemin yanağından öptüm. Annemin morali biraz bozuk gibiydi. Suratının asık olmasından bu anlaşılıyordu. "Senin neyin var anne?" diye sorduğumda annem derin bir nefes aldı. "Ecem, bu ay elektrik faturasını ödemeyi unutmuşuz. Elektriği kesitler." dedi üzgünce. "Yakında suyu da keserler artık." diye devam etti sözlerine. Gözlerinin içinden üzgün ve çaresiz olduğunu anlayabiliyordum ama elimden yapacak bir şey gelmiyordu. Bende markette kasiyerlik yaparak evimizi geöindirmeye çalışıyordum. Annem üzülmesin diye zoraki de olsa gülümsedim. "Annecim sen şimdi kafana takma bunları. Ben bugün gidip yatırırım elektrik faturasını." dedim. "Tamam kızım.." diyip gülümsedi annem. Bende kahvaltımı edip masadan kalktım. Odama gidip saçlarımı at kuyruğu yaptım. İşe gitmek için dolabımı açtım. Uzun kollu, beyaz bir tişört, onun üzerine siyah hırkamı giydim. Altıma da siyah bir kot pantolon ve rengi beyazdan griye dönmüş, eskimiş spor ayakkabılarımı giydim. Elime de yağmurda ıslanmamak için bir şemsiye alıp evden çıktım. Yağmur çok şiddetli bir şekilde yağıyordu. Sanki bugün o tehlikeli günün olacağı hakkında bana bilgi veriyordu ama hiçbir şeyi anlamamıştım. Ta ki markete varıncaya kadar..

Market çoktan açılmıştı ama hiçbir müşteri yoktu. O kadar büyük bir markette çalışıyor olmama rağmen, nedense sadece ben vardım. Şaşkınlıkla etrafı izliyordum. Kasanın başına geçip, bir süre müşteri gelmesini bekledim. Geliyorlardı ama çok seyrek şekilde geliyorlardı. Dışarıda olan yağmura baktığımda şiddeti hâlâ devam ediyordu.. Kendimi yağmurun yağışına kaptırmıştım ki bana söylenen ses ile kendime geldim. "Bakar mısınız?" diye bir ses duymuştum. Sesin geldiği yöne doğru bakınca, kasada müşterilerin beklediğini gördüm. Uzun boylu, kumral saçlı, masmavi gözleri olan kaslı bir erkekti. Oldukça yakışıklıydı da..

Aldığı şeyleri kasadan geçirmek için baktığımda hiçbir şey almadığını gördüm. "Siz bir şey almamışsınız." diyip adamın suratına baktığımda, belinden bir silah çıkartıp kafama dayadı. Ben korku ile olduğum yerde kalırken o gülmeye başlamıştı. Sonra gülen yüzünü bir anda silip, "Boşalt kasayı!" diye bağırdı. Kasayı boşaltmaya başlamıştım ki o sırada annemin marketin kapısından girdiğini gördüm. "Anne dur!! Sakın girme!!" diye bağırırken, bana silah tutan adam, silahı benden çekip anneme doğrulttu ve ona ateş etti. Kurşun annemin kalbinin oralara saplanmıştı. Annem acı ile yere düşüp bayıldı. "Anne!!" diye bağırıp onun yanına gittim. Annem'in akan kanını elimle durdurmaya çalışıyordum. "Anne!! Annecim uyan!! Anne!!" diye ağlıyordum. Gözlerimden akan yaşlar şiddetle akıyordu.. Annem ölmüştü.. Ben o gün annemi kaybetmiştim..

6 HAZİRAN 2018 ~ ÇARŞAMBA ~

Annemi kaybedeli 3 yıl olmuştu. Onsuz geçen her günüm benim için ölüm gibiydi. Yaşayan bir ölüye dönüşmüştüm adeta. Annemi öldüren adam hâlâ yakalanmamıştı. Bende onu kendi ellerimle öldüreceğime yemin etmiştim. Onu bulup, annemi öldürdüğü gibi öldürecektim. Bana yaşattığını yaşamasını sağlayacaktım..

Bugün iş görüşmesi için zengin bir ailenin yanına gidecektim. Zengin ailenin yanında hizmetçi olarak çalışacaktım. Hemde eğer kabul edilirsem orada yatılı kalacaktım..

Çok geçmeden yola koyuldum. Gittiğim yer uzaktaydı. Bu yüzden dolmuşa binip gittim. Evin önüne geldiğimde çok büyük bir bahçesi vardı. Bahçesinde kocaman bir havuz vardı. Yavaş yavaş evin kapısının önüne geldiğimde kapıyı yavaşça çaldım. Kapıyı diğer çalışanlarından sarı, kıvırcık saçlı bir kız açtı. "Kime bakmıştınız?" diye sordu kız. "İş görüşmesi için geldim. Adım Ecem Yılmaz." dedim gülümseyerek. "Buyrun Ecem hanım. Ceyda hanım salonda sizi bekliyor. Salona gittiğimde siyah saçlı, orta boylu, güzel bir kadın vardı. "Otur karşıma!" dediğinde bende karşısına oturdum.

"Ecem Yılmaz seni tanıyalım."

"Ben 21 yaşındayım. İzmir'de doğdum."

"O anlamda değil Ecem'cim.. Çalıştığın yerleri falan söyle."

"Birçok işte çalıştım. Garsonluk, kuaförlük, kasiyerlik, dadılık ve temizlikçi gibi bir çok alanda çalıştım. Aslında tıp fakültesi öğrencisiydim ama maddi sıkıntılar yüzünden okuyamadım."

"Güzel.. O zaman işine başlayabilirsin.."

"Çok teşekkür ederim."

"Ayrıca çok dikkatli olman gereken bir şey var. Benim oğlım psikolojik yardım alıyor. Bulut Özsoy! Onunla elinden geldiği kadar iyi geçinmeye çalış. Eğer oğlum üzülürse, senin bu evdeki işin biter. Anladın mı?"

"Anladım efendim."

"Güzel.. O zaman şimdi diğer çalışanların yanına git. Onlar sana evi gezdirsin. Sonra da Bulut'un odasına gidip çarşafları değiştir."

"Tabi efendim."

Ceyda hanımın dediği gibi ilk önce mutfağa gittim. Bana kapıyı açan sarışın kız gülümsedi. "İşe alındın mı?" diye sordu. "Evet alındım. Çok heyecanlıyım." dedim. Onun yanında yemek yapan kızıl saçlı, uzun boylu, benden biraz büyük gösteren kız; "Heyecanlanacak bir şey yok. Çok iyi insanların evinde çalışıyorsun. Sadece Bulut bey biraz asabi. Ona da çok bulamazsan her şey hallolur." dedi. "Bu arada ben Meltem." dedi kızıl saçlı kız. "Bende Sıla." dedi kıvırcık saçlı kız. "Memnun oldum." diyip gülümsedim.

Kızlar bana mutfaktaki eşyaların yerini gösterip tek tek evin her odasını gezdirdiler. Ev gerçekten de çok büyüktü. Her odanın kendine özel banyosu vardı. "Sen bekle. Ben sana temiz çarşaf vereyim. Bulut beyin odasına ser." diyip yanımdan gitti Sıla. Bende boş boş etrafa bakınmaya başladım. Etraftaki vazolar, çerçevedeki resimler, yerdeki halıların deseninden, mobilyalara kadar evdeki her şey mükemmeldi..

Ben evin mükemmelliğini izlemeye dalmışken yan odadan biri çıktı. Siyah saçlı, uzun boylu, kaslı bir erkekti. Beni görünce yanıma doğru geldi. Yanıma yaklaştıkça, yeşil gözlerinin olduğunu gördüm ve gözleri onu çok daha güzel gösteriyordu. "Sen yeni çalışan mısın?" diye sordu. " Evet yeni çalışanım.." dedim heyecandan kekelerek. "Sen Ecem misin yani?" diyip gülümsedi. "Evet ama siz nereden biliyorsunuz?" diye şaşkınlıkla sordum. "Ben Emre! Emre Özsoy.." dedi. "Onu sormadım. Adımı nereden biliyorsunuz?" diye tekrar sordum. Emre bey kahkaha attı. "Ben burada yaşıyorum. Evime gelen her hizmetçinin adı da siz gelmeden önce aramızda konuşuyoruz. Yani seni araştırdık. O yüzden biliyorum." diyip gülümsedi. "Şey.. Ben özür dilerim." dedim utanç içinde. Emre bey benim omzuma dokundu. "Sorun değil. Ben şimdi çıkıyorum. Odamı da toplarsın artık." diyip yanımdan gitti. Gerçekten de yakışıklı biriydi. Hatta çok yakışıklıydı..

Sıla elinde çarşaflarla gelip bana verdi. "Ben evi temizleyeceğim. Sende Bulut beyin odasına git ve çarşafları değiştir." dedi. Bende çarşafları elime alıp, Bulut beyin odasına gittim. Bana evdeki odaları göstermişlerdi ama bir tek Bulut bey ve Emre beyin odasını göstermişlerdi. Emre beyi de o yüzden görmemiştim..

Bulut beyin odası çok dağınıktı. Bir insan, bir odayı ne kadar dağıtabilir? Diye kendi kendime sorardım eskiden. Şimdi sorumun cevabını bulmuştum.. Ben çarşafları değiştirirken birden, tam kulağımın dibinde bir fısıltı duydum. "Bırak elindekileri.." bu sesi sanki daha önceden duymuş gibiydim. Arkamı döndüğümde beline havlu bağlanmış, saçları ıslak, üstü çıplak, kaslı bir erkekti ve anladığım kadarıyla dıuştan yeni çıkmıştı. Adamın yüzüne baktığımda bu benim annemi öldüren katildi..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK SAVAŞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin