8.BOLUM "GECEMİN GÜNDÜZÜ"

18 7 2
                                    

Hayatımızda yaşadığımız yada yaşamak zorunda olduğumuz bir takım şeyler bizi bazen derine sürükleyebiliyor.  Ister istemez düştüğümüz bu yolda koşa koşa gidiyoruz .  Bu bir kader mi yoksa bizim seçtiğimiz yol mu ? Büyük bir ikilem ...

********* Keyifli okumalar dileriz :) *******

Önceki bölüm son kesit ;
Bir süre daha saçlarıma baktı sonra elindeki peçeteyle yaramı temizlemeye başladı. Kaşlarını çatmış ve öyle dikkatli yapıyordu ki sanki çok o önemli bir şeyle uğraşır gibiydi. Oysaki ufacık bir sıyrık. Güzelce temizledikten sonra yara bandını yapıştırdı ve ayağa kalktı. Bende kalktım ,kapıya doğru ilerleyecekken kapıdan gelen kilit sesiyle şokla gözlerim Asrın'ı buldu...
****************************************
Hâlâ daha kapıdan gelen kilit sesinin etkisiyle mal mal kapıya bakıyordum.  Aklımda bir çok soru vardı ...  Kim yaptı? niye yaptı ? neden yaptı ama en önemlisi buradan nasıl çıkacak olduğumuzdu... Gözlerimi yerden çektiğimde Asrının kapıyı açmaya çalıştığını gördüm . Kapıyı zorluyor, ayağıyla tekme atıyor ama açılmıyordu .  En sonunda pes etmiş bir vaziyette yere doğru eğilmeye başlamıştı. Yanına yaklaşıp elimi sırtına koydum . Bazen bir dokunuş bir çok şeyi anlatır , benimde anlatmak istediğim "sorun yok ,çıkacağız, sinirlenmene gerek yok " ifadeleriydi . Her ne kadar bunları dile getiremesemde  dokunuşumla hissettirdigimi düşünüyordum . Asrın arkasını dönüp elime dokundu gözlerindeki endişeyi her ne kadar belli etmek istemese de beni de endişelendirmemek için yüzüne tebessüm yerleştirmişti .  Yavaşça oturduğu yerden doğrulup ayağa kalktı, elim hala daha onun sıcacık ellerinin arasındaydı .  Odanın tam ortasına geldiğimizde elimi yavaşça bırakıp yüzümü avuçlayıp ona bakmamı sağladı .

" Üzerimize örtecek bir iki şey bakıp geliyorum, öğrencilerin bıraktığı bir iki eşya olabilir ,tamam mı? " dedi gözleri hala gözlerimdeyken. 

Kafamı onaylar bir şekilde sallayıp  gidişini izledim... Yaklaşık beş dakika sonra elinde 2 battaniye ile dönen Asrına baktığımda sanki elindeki battaniyeler kapıyı kitlemiş gibi sımsıkı tutup burnundan soluyarak yanıma geldi. Kim bilir o aklından neler geçiyordu ya da ne planlar yapıyordu.  Sanırım bunların cevabını hiçbirzaman bilemicem çünkü Asrın'ı çözmek çok zor.

" 2 tane battaniye buldum birini yere sereriz  diğerini de üstümüze örteriz " dedi elindeki bir battaniyeti yere sererken.  Bende eğilip ona yardımcı olmaya başladım.

"Otur şöyle bakalım " diyip kendini battaniyenin üzrine attı bende hemen yanına kıvrılmıştım. Neden bu kadar yakınız diye düşünürken başka seçenek olmadığı aklıma gelince maalesef bunu kabullenmek zorunda kaldım. Onun göğsü benim sırtıma değiyordu, her nefes alışında göğsünün daha çok yaklaştığını hissedebiliyordum. Arkamdan gelen nefesle irkildim.

" Böyle uzak durmana gerek yok ,seni yemeyeceğim " dedi fısıldar bir şekilde. 

Arkamı dönüp yüzüne bakmak istediğimde yakınlık derecemizi unutmuştum.  Burnu burnuma değiyordu,gözü gözlerime .  Dudaklarımız arasında iki santim vardı .  O an sanki herşey durmuş gibiydi . Ne zamanın ne de yerin önemi vardı .  Gözleri gözlerimi hapsetmişti. Egerki nefes alırsam dudaklarım onun dudaklarına değecek hissiyle nefes bile alamıyordum.

" Nefesini tutmayı bırak ,yüzün tuhaf bir şekil alıyor "

Sanki onun bunu demesine bekliyormuş gibi hemen nefesimi dışarıya verdim yada onun yüzüne de vermiş olabilirim. Yüzüne bakmak istemedigim için tamamen sırtımı ona dönmüştüm oda yerinden memnunmuş gibiydi , hiçbir şekilde ne ses çıkarıyordu ne de kıpırdıyordu. Yaklaşık yarım saat sonra ilk konuşan o oldu.

GECE'NİN DİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin