-6-

1.3K 224 181
                                    

Hoseok, bu sefer seslerden gerçekten bıkmıştı. Hışımla yatağından kalktı. Saati bilmiyordu, umursamadı da. Güneş bile doğmamış olmalıydı. Üstündekileri önemsemeden gözlüğünü takıp, hava almak için odadan kendini dışarı attı.

Yukarıya çıkarken, kulaklarını çalan piyano sesi doldurdu. Adımlarını hızlandırdı.

"İyi sabahlar Hoseok, neden erkenden kalktın?"

"Uyku tutmadı. Bu arada saat kaç?"

"Dördü çeyrek geçiyor."

"Ne ara dinlendin? Uyumadın mı? Böyle devam edersen bedenin yorgun düşecek. Her gün bu saatte mi uya-"

Hoseok, endişeli gözüküyordu. Yoongi, onun bu haline gülümsedi.

"Hoseok, ben günün on dört saati uyuyorum zaten. Ayrıca, ben her gün bu saatte kalkarım. Günün en sakin ve en huzurlu zamanı bu çünkü."

Hoseok, anlayışla kafasını salladı. Gıcırtılı parkelerde ilerleyerek, Yoongi'nin yanına doğru yaklaştı.

"Piyano öğretmenliğine kaldığın yerden devam etmeyecek misin Yoongi?"

Yoongi, Hoseok'un bunu söylemesini bekliyormuş gibi kafasını hızlıca salladı.

Hoseok, elindeki mumu yavaşça piyanonun üst kısmına koydu. Artık sadece piyano, karanlık bir salon ve küçük mumun aydınlatmaya çalıştığı, onlar vardı.

"Geçenki çalıştığımız parçayı çalabilir misin?"

"Şey, beraber çalsak? Olmaz mı?"

Yoongi, eskisi gibi ellerini Hoseok'un ellerinin üstüne koydu. Yoongi, aşina olduğu parçayı duyunca hafifçe gülümsedi.

"Yoongi, bu parça Mozart'tan mı yoksa Beethoven'dan mı?"

Yoongi, kafasını hafifçe kaldırdı ve küçük bir kahkaha attı.

"Bunu ben besteledim."

Hoseok, bir kez daha aşık oldu Yoongi'ye. İyi ki tanımışım, dedi. İyi ki o gün onu Oxford'ta görmüşüm.

Hoseok, bu hastaneye sadece Yoongi için gelmişti. Evet, hastalarla ilgilenmek istediği doğruydu fakat bu hastaneyi bilerek seçmişti ve tek yapmak istediği şey, Yoongi'yi alıp bu lanet yerden bir an önce uzaklaşmaktı.

Yoongi, Hoseok'un bakışlarını üzerinde hissettiğinde gerildi ve ne yapacağını bilemedi. Aklına gelen ilk şeyi ortaya attı.

"Mors Alfabesini bilir misin Hoseok?"

"Duymuştum. Eski gittiğim hastanede bazı hastalar, aralarında böyle anlaşırlardı. Her zaman öğrenmek istemişimdir."

"Öğretmemi ister misin?"

Hoseok, kafasını olumlu anlamda salladı. Gerçekten merak ediyordu. Yoongi'nin anlatacak olması da onu bir hayli heyecanlandırmıştı.

Yoongi, eline aldığı kağıda, mürekkepli kalemle bir şema çizmeye başladı.

"Şimdi, kalemi buraya koy. Kısa sinyal aldığında aşağı ve sola, uzun sinyal aldığınızda ise aşağı ve sağa ilerlet."

Yoongi, elini piyanonun üst kısmına yaklaştırdı ve tıklatmaya başladı. Hoseok yazabildiği kadarını yazdı.

Karanlık i

"Biraz daha hızlı olman gerek. Pratik yaparak eminim ki başarırsın. Biraz dinlen. Yarın yine çalışırız."

Hoseok, kafasını salladı. O anki cesaretle, kollarını Yoongi'nin beline sardı.

"Teşekkürler."

Yoongi, değişik hissediyordu. Karnında bir şeyler geziniyor gibiydi. İlacı gördüğündeki gibi olmuştu. Eli ayağı dolaşmış, kalbi hızlanmıştı.

Hoseok, bir nevi onun ilacıydı.

Ama bu, iyi hissettiriyordu. Yoongi'nin dudakları
yukarıya doğru kıvrıldı.

"İyi uykular Hoseok."

Hoseok da ona gülümsedi ve merdivenlerden aşağıya inmeye başladı.

Yoongi, Hoseok'un düşürdüğü gözlüğü aldı ve piyanosunun üstüne koydu. Yavaşça yumuşak tabureye yeniden oturdu.

Uzun boylu, kendini saklamak için bir hayli uğraş gösteren adam yanına sessizce yaklaştı ve kalın sesiyle konuştu.

"Ona öğrettin değil mi?"

Light In The Dark | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin